Sosyalist ve sosyal demokrat arkadaşların bazıları, vakit gazetesine yazı göndermemin yanlış olduğunu söylüyorlar. Gerekçeleri hepimizin bildiği şeyler. Şeriatçılar demokraside samimi değiller, hak istemeyi hak etmiyorlar, gazetelerin de yazmak onları meşrulaştırır, onların özgürlük hakları yok, çünkü ülkeyi ortaçağa götürmek istiyorlar. Kısaca, şeriat düşüncesi yanlıştır, kötüdür dedikten sonra, biraz utanarakta olsa çekinerek, bu düşüncenin demokratik haklardan faydalanamayacağı anlatılmaktadır.
Bu anlatımda, şeriat düşüncesine karşı çıkmak ile şeriat isteyenlere karşı nasıl davranılacağı karıştırılmaktadır. Bu karışıklık ile faşist duygular sonucu, karşıtlarımızın (şeriat isteyenlerin) demokratik hakları olmamalı denilmektedir.
Yukarıdaki bakış açısıyla karşıtlarımıza yaklaşım, aslında toplumun her kesiminde mevcut. Bu düşünce faşist ideolojinin tipik özelliğidir. Kendisini mutlaklaştırmak, tek doğru görmek. Yıllarca resmi, egemen düşünce altında ezilmiş bir fikrin savunucuları olan sosyalistlerin, başkalarının karşıt fikirleri karşısında faşistleşmesi traji komiktir. En çok söyledikleri demokrasi, hak, özgürlük kavramlarını içselleştirememiş olmaları sosyalizm adına üzücü bir kayıptır.
Şanar Yurdatapan ile Dilipak, güzel bir birliktelik kurdular. Türkiye'nin ihtiyacı bu. Bu diyalogun tek başına varlığı, sorunların çoğunu çözecek güçtetir. Şanar ve Dilipak'ın dediği gibi, "...merhaba karşıt, nasılsın, sağlığın iyimi, ne yiyip ne içiyorsun ? lütfen kendine iyi bak..." sözünü samimi ve dürüstçe söyleyebilelim.
"Kırmızı ile Yeşil / Yeşil ile Kırmızı" isimli çok anlamlı, bu güzel kitabı okutmaya çalışalım. Rehberimiz olsun ve Diyaloğ çağrılarımızı türküleştirelim ve her zeminde söyleyelim.
Değerli dostum, ağabeyim sayın Selami Çekmegil ile ben "Beyaz ile Mavi" ismiyle yazılarımızı bir kitapta toplamayı düşünüyoruz. Selami Çekmegil'i Hukukçu ve entellektüel camia iyi tanırlar. "Tilki tuzağı", "Kendimizi Tartışmak" , George Orwell'den Seçmeler" ve diğer kitaplarıyla makaleleri, anıları ve gözlemlerini sade ve akıcı uslupla bizimle paylaşan sayın Çekmegil, gerçekten bir "mümin". İslam ve Kuran üzerine farklı yorumlar ve ilginç tespitler yapıyor. Zevkle dinlenen anlatımlarını gerçekten ateist, müslüman veya başka din mensubu herkesin dinlemesini isterim. Hak verirken herkese eşit davranan sayın Çekmegil bana tam bir "iyi karşıt". Dini konularda akıl ve mantığı ile ulaştığı sonuçlar ve yarı dindar camianın içinde bulunduğu çelişkilere işaretleri gerçekten düşündürücü.
Ben ise bildiğiniz üzere sosyalist ve ateist. Dilipak ve Yurdatapan'ın birlikteliğini kurduk. Sohbetlerimiz çok zevkli, öğretici ve faydalı. Birbirimizi ikna etmek, kendimize benzetmek değil bu. Karşıtlarımızı anlamaya, öğrenmeye ihtiyacımız var. Özelliklede resmi egemen görüşün mağdurları arasındaki karşıtların. Hem de yan yana durarak. Birbirimizi birbirimizden dinlemeliyiz artık. Kırmızıyı, yeşili, beyazı, maviyi bütün renklerle örelim yaşamı.
Hacı Ali Özhan.....................
Bu makale vakit gazetesinde 7 aralık 2002 tarihinde yayımlanmıştır.
Selami Çekmeğil' in çoban tefsiri isimli websitesi