![]() |
panel haberi
hacı ali özhan
Yargı bağımsızlığı ve dokunulmazlık konulu, Türk Hukuk Enstitüsü genel merkezince düzenlenen panel 23 ocak 2004 tarihinde Ankara adliye sarayında yapıldı ve üç saat sürdü.
Paneli, Yargıtay eski başkanı sayın Sami Selçuk yönetti. Panele eski adalet bakanlarından Hikmet Sami Türk, Oltan Sungurlu ve ulaştırma bakanı Oktay Vural'ın yanında Prof. Atilla Özer ve Şeref Ünal katıldı.
Sami Selçuk; Anglo-sakson ve kara Avrupa'sı ülkelerine özgü iki yargı sistemi olduğunu belirterek, bunların kendi içinde değerlendirilmesi anlamının kavranması gerektiğini ve parça benzerlikler yapılarak şekli taklit den kaçınılması gerektiğini söyledi. HSYK yapısının bazı Avrupa ülkelerinde de bulunduğu gerekçesi söylenirken, o ülkede HSYK toplantılarının halka açık yapıldığını belirtti.Yargının yürütme tarafından kuşatıldığını söyleyen Selçuk, yargıyı oluşturan kurumların tamamen kendi içinde bağımsız bir yapıya kavuşturulması savundu. Bunun devlet içinde devlet olarak görülemeyeceğini özellikle vurgulayan Selçuk, ayrı bir kuvvet olmanın gereği olduğunu söyledi.
Hakimin kendisine karşıda tarafsız olması gerektiğinin özellikle altını çizen Selçuk, bu konuda Avrupa yüksek mahkeme üyelerince yapılan bir toplantıda bu konuda sunuş yaptığını söyledi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başkanının bu toplantıda "yargının görüntüsü" başlıklı bir tez sunduğu söyleyerek, yargının gerçekte ne olduğu bir yana, dışarıdan görüntüsünün dahi önemine vurgu yaptı. Milletvekili dokunulmazlığı konusunda, milletvekillerinin küfür ve hakaret içeren sözlerinden dolayı yargılanmalarının yanlış olduğunu söyleyen Selçuk, bu konuda Yargıtay'ın 1953 yılından bu yana uygulamasının yanlış olduğu belirtti.
Adalet eski Bakanlarından Oltan Sungurlu'da, küfür ve hakaretin geniş bir kavram olduğunu kişiye göre farklı yorumlanabileceğini söyledi. Geçmiş deneyimlerinden hareketle, milletvekillerinin küfür ve hakaret içeren sözlerinden dolayı da yargılanmaması gerektiğini söyledi.Bazı ülkelerde adalet bakanlığının olmadığını söyleyen Sungurlu, HSYK' un bakanlık içinde olmasından sürekli yakınıldığı için, Kurul için ayrı bir bina hazırlattığını, ancak kurulun bu binaya taşınmadığını söyledi. Anayasanın 69 maddesine 1995 yılında, parti gelirleri ve seçim harcamalarının kanunla düzenleneceğine ilişkin hükmün kendi gayretleri sonucu koydurduğunu ancak bu güne kadar bu konuda bir kanun çıkarılmadığını söyledi.
Adalet eski Bakanlarından Hikmet Sami Türk; HSYK içinde Bakan ve müsteşarın olması gerektiğini savunarak, yargı ile yürütme arasında bir denge unsurudur dedi. Yargının Yürütme ile ilişkisi böylelikle Bakan aracılığıyla kurulmaktadır diyen Türk, yasama organında yargı adına hesap veren kişinin Bakan olduğunu söyledi. Kurul içinde bakan ve müsteşarın bulunmasının yargının bağımsızlığını bozmadığını söyleyen Türk, mevcut yapının iyi olduğunu ancak küçük çaplı değişiklikler yapılması gerektiğini savundu. Örneğin kurulun üye sayısının artırılabileceğini, Cumhurbaşkanının tercih hakkının kaldırılabileceğini söyledi. Birinci sınıfa ayrılmış hakimler kendi aralarından seçtikleri kişilerin üye olabileceğini söyleyen Türk, kurulun adli ve idari olmak üzere ikiye ayrılması gerektiğini savundu. Bakanlığa bağlı Teftiş kurulunun hakimler hakkında soruşturma yürüttüğünü, ancak son kararı HSYK' u verdiği için bağımsızlığa aykırı olmadığı görüşünü savunun Türk, Kurulun hakimlere yönelik disiplin kararlarına karşı yargı yolu açılması gerektiğini belirtti.Ulaştırma Bakanı Oktay Vural 'da, hukukçu olduğunu belirterek dokunulmazlıklar kaldırılsın ve yargının bağımsızlığı sağlansın dedi. Vural, milletvekillerince hazırlanan kanun tekliflerinin yasalaşması önünde güçlükler bulunduğu söyledi.
Prof. Atilla Özer; Devletin ön planda, vatandaşın ikinci planda tutulduğunu söyleyerek, savcıların devletten yana değil kanundan yana olması gerektiğini söyledi. Adalet Bakanı ve Valilerin savcılara talimat verebileceğine ilişkin CMUK' daki hükmü eleştiren Özer, bu kuralın kaldırılmasını gerektiğini söyledi. İngiltere'de sulh hakimlerinin hukukçu olmadığını halktan kişiler olduğunu, avukatların 15 yıllık hizmetten sonra asliye hakimi seçildiklerini söyledi. Yine Almanya ve İngiltere'de üniversite hocalarının yüksek mahkeme üyesi de olduklarını belirterek bunun Türkiye'de de olmasının faydalı olacağını belirtti.
Sayın Şeref Ünal'da; hakimlerin halk tarafından, meclis tarafından, yürütme organı tarafından, özel kurullar tarafından veya hakimlerin hakimleri seçmesi şeklin de beş usul olduğunu belirterek, 1934 yılındaki hakimlik kanunun gerekçesinde bunun dikkate alındığını söyledi.
Hacı Ali Özhan
Paneli düzenleyen Türk Hukuk Enstitüsü yöneticilerine ve Adliye Konferans salonunu sivil örgütlere açan Ankara Başsavcılığına ve Komisyon başkanlığına teşekkür etmek isterim. hao.
hacialiozhan@hotmail.com
hacialiozhan2000@yahoo.com
hacialiozhan@mynet.com