hacialinin     hukuki haberler sayfası                       

sempozyum haberi

hacı ali özhan

İnsan Hakları Sözleşmesi ve anayasa yargısı konulu toplantı, 20-21 şubat 2004 tarihinde Anayasa Mahkemesi toplantı salonunda yapıldı. Adalet Bakanlığının katkılarıyla düzenlenen sempozyum, Anayasa Mahkemesi, Avrupa Konseyi, İnsan Hakları eğitimi on yılı ulusal komitesi, Türkiye Barolar Birliği tarafından düzenlendi.

İki gün süren sepozyuma yerli yabancı çok sayıda bilim adamı yanında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başkanı Luzuis Wildhaber ve mahkemenin türk hakimi Rıza Türmen'de katıldı. Katılımcılar, ifade özgürlüğü, din özgürlüğü yanında siyasi partilerin kapatılması konuları üzerinde bildiri sundular.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkanı Luzuis Wildhaber, bir açıklamaya atfen Karataş/Türkiye davasında, konuşmanın şiddete çağrı niteliğinde olduğunu kabul ettiklerini, ancak hapis cezası ve para cezasının fazla olduğunu, dolayısıyla orantılılık ilkesi nedeniyle ihlal kararı verdiklerini söyledi.

AİMH üyesi Rıza Türmen, sözleşmenin 9 maddesi kapsamına giren din ve vicdan özgürlüğü konusuna, mahkemenin uygulamaları ışığında örneklerle açıklamalar getirdi. Sn. Türmen, din özgürlüğünün din dışı inançlarıda kapsadığını belirterek, dinini açıklamama özgürlüğününde bulunduğunu vurgulayarak, nüfus cüzdanlarında din hanesinin bulunmasının sözleşmeye aykırı olduğunu söyledi. Keza, sözleşmenin 9 maddesinin dini konularda kişilerin ibadet, dua gibi pratik uygulamalarının da yasaklanamayacağını söyledi. İnançtan esinlenen pratiklerin ise "kamusal alanın tarafsızlığı" ölçüsüyle sınırlanabileceğini belirtti. Müslüm Gündüz davasında Türkiyenin mahkum olduğu davada muhalefet şerhi yazdığını söyleyen sn. Türmen, dinsel duyguları incitici konuşmaların sınırlanması yanında, laik duyguların incitilmesininde sınırlanması gerektiğini söyledi.

Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu, siyasi partilerin kapatılması yerine hazine yardımının kesilmesi yaptırımının, uygulamadaki sorunlarını örneklerle degerlendirdi. Hazine yardımı almayan partilere karşı nasıl bir müeyyide uygulanacağının kanunda boşluk bıraktığını, keza hazine yardımı alan partinin yardımdan mahrum edilmesinin eşitsizlik yarattığını söyledi. Siyasi Partileri denetleyen Yargıtay Savcılığının bu görevinin kanunla kaldırıldığını söyleyen sn. Eminağaoğlu, pirtilerin yalnızca izlemek göreviyle yetindiklerini söyledi.

Sayın Eminağaolu, insan hakları mahkemesi kararlarına göre bir partinin adından, tüzük ve programından dolayı kapatılamayacağına yönelik karar verdiğini söyleyerek, parti kapatma müeyyidesinin ilk akla geldiğini, aslında son akla gelen yaptırım olması gerektiğini söyledi.

Şu an tüzel kişiliği devam eden 48 parti bulunduğunu, bunun 22 tanesinin seçimlere girme yeterliliği bulunduğunu söyleyen Sn. Eminağağlu, partileri denetleyememekten yakındı. Şu ana kadar 25 siyasi partinin Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatıldığını, bunlardan 12 tanesinin Avrupa İnsan hakları Mahkemesine gittiğini, burada 4 davanın sonuçlandığını diğerlerinin beklediğini söyledi. Sn. Eminağaoğlu, bir partinin toplantılarındaki çay, pasta gibi giderlerini yabancı bir kuruluşun karşıladığını söyleyerek, bunun kanuna aykırı olduğunu ancak miktarın küçük olması nedeniyle kapatma davası açmayarak takipsizlik kararı verdiklerini söyledi. Siyasi Partiler kanununun 121 maddesinin sözleşmeye aykırı olduğunu söyledi.

Yargıtay 8 Ceza Dairesi üyesi Hamdi Aktan Yaver, konuşmacıların düşünce özgürlüğü ile düşünceyi açıklama özgürlüğünü ayırmaları üzerine, kişinin açıklamadığı, kendisinde kalan bir anlamda hayalleri hukuk düzenini nasıl ilgilendirebilir sorusuna yeterli cevap verilemedi.

Avukat Hacı Ali Özhan, insan hakları mahkemesinin ihlal kararı verdiği kural bizzat kanundan kaynaklandığı hallerde, yasama organı kanunu değiştirmediğinde Yargıtay Savcılığı, kanunu ihmal ederek uygulamama tercihinde bulunabilir mi ? sorusuna karşılık, Sayın Eminağaoğlu, bunun ancak Anayasa Mahkemesinin yetkisinde olduğunu, Başsavcılık olarak kanunu ihmal yöntemeni uygulayamayacaklarını söyledi.

Hacı Ali Özhan

*22 şubat 2004 tarihli vakit gazetesinde yayımlanmıştır.

* Düşünce özgürlüğü iye düşünceyi açıklama özgürlüğü ayrımının anlamsız olduğunu ve maksatlı yapıldığı görüşüm ile Hamdi Yaver Aktan bey'in sorusuna aynen katılıyorum.

* Adalet Bakanlığının katkılarıyla bu sempozyumu düzenlenen, Anayasa Mahkemesi, Avrupa Konseyi, İnsan Hakları eğitimi on yılı ulusal komitesi, Türkiye Barolar Birliği'ne naçizane teşekkürlerimi bildirmek isterim. hao.

anayasa mahkemesi   insan hakları mahkemesi   yargıtay   daniştay   baro       main page / ana sayfa
hacialiozhan@hotmail.com   hacialiozhan2000@yahoo.com   hacialiozhan@mynet.com