Sosyalist camianın ve islami kesimin yakından tanıdığı, sevdiği ve itibar ettiği bilim adamı sayın Fikret Başkaya, hakkında açılan iki davayla ilgili özgür üniversite sitesinde şöyle diyor:
"...Son bir ayda hakkımda iki dava birden açıldı: Davalardan biri 13 yıl önce yazdığım bir kitap için, diğeri 10 yıl önce yazdığım bir makaleden....Bir kitap yazmak neden bir 'terör eylemi' sayılıyor? Kavramların bir içeriği olması gerekmiyor mu? Bu dünyada yazı yazmak kadar terör eyleminden uzak bir insan faaliyeti mümkün müdür? Devletin istemediği bir şey söylediğinizde, resmi ideolojinin tabu saydığı, tartışılmasını yasakladığı bir konuda fikir beyan ettiğinizde, bunun bir terör eylemi sayılıp, Terörle Mücadele Kanununa göre cezalandırılması mantıksız ve hak ve hukuk kavramlarının inkarı değil mi? ...Bütün bunlarda mantık, hak, hukuk, adalet nerede? Onca hukuk adamı-kadını neden ...ses çıkarmaz, bu durumu veri alıp sessiz ve tepkisiz kalır? Koskoca barolar neredesiniz? Bu dünyada meslek etiği denilen bir şey yok mu? Öyleyse sizin hukuk dediğiniz nedir ?...
Düşünce ancak ifade edildiğinde düşüncedir. Çocuğun doğduğunda çocuk sayılması gibi... Yıllardır düşüncenin suç olmaktan çıkarılacağı söyleniyor. Demokratikleşme deniyor, yasalar değiştiriliyor, 'uyum yasalarından', 'uyum paketlerinden' söz ediliyor... değişen bir şey yok...Düşünceyi yasaklayan bir rejim kısa vadede 'durumu kurtarsa da' orta ve uzun vadede çürümekten ve yıkılmaktan kurtulamaz....
Düşünce özgürlüğü tüm özgürlüklerin anasıdır. Eğer düşünce (ifade) özgürlüğü yoksa, başka özgürlükler de gerçekleşemez. Dolayısıyla özgürlükler bir bütündür. Özgürlüklerin bazılarına karşı olmak, bazılarından yana olmak mümkün değildir. Düşüncenin yasaklanması ya da aynı anlama gelmek üzere sansüre tâbi tutulması, dar anlamda bu yasağın ötesinde sonuçlar doğurur. Zira, sansür belirli bir eşikten sonra oto sansürü beslemeye başlar. İnsanlar 'başlarına bir iş gelir' korkusuyla ve savunma "içgüdüsüyle" kendi kendilerini sansür etmeye başlarlar. Bu, sansürün içselleşmesidir. Sansürün icselleşteği, oto sansürün yaygınlaştığı bir toplum artık bilimsel, estetik, entellektüel kısırlığa mahkum olmuş bir toplumdur. Böyle bir rejim, 'sorunları çözme yeteneği' dumura uğramış bir rejimdir...
Eğer siz, ait olduğunuz, üyesi olduğunuz bir toplumun veya topluluğun sorunları hakkında fikir beyan ettiğinizde cezalandırıyorsanız, bu sizin henüz 'yurttaş' sayılmadığınız anlamına gelir...Oysa, insanı insan yapan onun haysiyet bilincidir. Özgürlük mücadelesinden vazgeçmek haysiyetsizliğe razı olmaktır. Bu da insanlığınızın gerçekleşmemesi, ya da 'eksik insan' olmaktır. Rosa Luxemburg' un dediği gibi, 'özgürlük başkasının özgürlüdür.' Eğer başkaları özgür değilse siz de özgür değilsinizdir. Velhasıl, burada söz konusu olan senin özgürlüğün, senin haysiyetin, senin insanlığındır...."
diyerek devam ediyor Fikret hoca.
Fikret Başkaya 'Pradigmanın iflası' isimli yoğun ilgi gören kitabının 1991 yılı birinci baskısından dolayı yargılanıp mahkum olduğu için 20 ay hapis yattı. Dava konusu olan aynı kitabın 6 baskısına dava açılmamışken, 8 baskısı için aynı gerekçe ile dava tekrar dava açılmıştır.
Avrupa İnsan hakları Mahkemesi, bu davada Türkiye' yi mahkum etti. Karar gerekçesinde
"...kitapta ler alan bazı değerlendirmelerin sert ifadeler olmakla birlikte Türkiye' nin sosyo-ekonomik gelişmesini ve uygulanan politik ideolojisini tarihi açıdan inceleyen akademik bir çalışmada dile getirilmiş olduğu, kullanılan ifadelerde şiddete teşvik söz konusu olmadığı, şiddete çağrı anlamında bir anlatım tarzı da benimsenmediği..." gerekçesiyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.
"öteki" lerin haklarına sahip çıkılmadığında tereddütsüz ve kararlı şekilde herkesin özgürlüğünü savunan Fikret hocayı ve diğer siyasetçi, gazeteci ve aydınlarımızı cezalandıran başta TMK m.8, ceza kanunu 312 ve 159 olmak üzere düşünce suçlarını kaldırmanın zamanı gelmiştir. AK Parti bu mağduriyeti yakından tanıyor. Bu haksızlıkları gidermek AK Partinin boynun borcudur.
Hacı Ali Özhan
özgür üniversite için basınız
Bu makale vakit gazetesinde 10 mayıs 2003 tarihinde yayımlanmıştır.