insan hakları sitesi
güzel insan akın birdal için
insan hakları tarihi-mücadelesi-makaleler-araştırmalar-raporlar

ÖZGÜRLÜĞE DOĞRU

Leyla Zana, Hatip Dicle, Orhan Doğan ve Selim Sadak'ın tahliye haberi, başta güneydoğu olmak üzere genel de ülkede mutlu bir sevinç yarattı. Şenlik havası içinde barış yeşerdi. Bunun devam etmesi hepimizin dileği. Bu dava da dostum Av. Yusuf Alataş'ın gösterdiği büyük emekler gerçekten takdire değer, umarım yakın zaman da kitaplaştırır. Avrupa Birliği sürecinde katalizör olacak bu dava ile gecikmiş de olsa önemli bir aşamaya gelindi. Kürtçe televizyon yayını ve DEP milletvekillerinin serbest kalmalarıyla gelinen bu aşama önemsenmelidir. Demokrasi, insan hakları, özgürlükler ve yasaların uygulanması konusunda, herkesin bu süreci geliştirmeye katkı sunması gerekir. Leyla Zana cümlelerini seçerek, düşünerek konuşuyordu, açıklamaları olumlu, yapıcı ve gerçekçiydi. Herkesin Leyla Zana gibi, Diyarbakır Belediye Başkanı sayın Osman Baydemir gibi yapıcı olmaya çalışması gerekir.

Hükümet hak ve özgürlüklerden yana tavır alıyor, bu çıkarılan yasalarda görülüyor. Ancak biraz daha cesur ve radikal olmaya ihtiyaç var. Hükümet anayasadan çıkarmasına karşın, DGM'lerin ne olacağı konusunda gereksiz tereddüt yaşıyor. DGM'lerin kaldırılmasının en önemli nedeni, yargıda ikilik yaratmasıdır. Her il çevresinde kurulan mahkeme ve savcılıklar bir Adalet Komisyonu ve Başsavcılıktan oluşmaktadır. DGM'ler ile ayrı bir Adalet Komisyonu ve Başsavcılık kurulmuştur. Üstelik DGM'ler her il de bulunmadığı için birden çok ili içine alan bir anlamda bölge mahkemesi şeklinde kurulmuştur. Bu konunun üzerinde durulmamakla beraber, DGM'lerin varlığı bu yönüyle yargının işini zorlaştırmakta, uzatmakta ve gereksiz kargaşalıklara neden olmaktadır. DGM'lerin birden çok ile ait yetkili kılınmış olması karışıklığın asıl nedenidir. Adliyede iki başlılık oluşturan, mevcut adli sistemi bu yönüyle değiştiren bu yapılanma nedeniyle DGM'ler, asıl bu nedenle kaldırılmalıdır. Yapılacak şey eski sisteme dönmektir. Yani her ilde kurulan ağır ceza mahkemelerinin, DGM'lerin görevlerini yapmasıdır. Ağır Ceza Mahkemeleri üzerinde bir bölge mahkemesi fikri kesinlikle yanlıştır ve bu yargıdaki ikili yapıyı sürdürmek demektir. Bazı suç grupları için ihtisas mahkemesi niteliğinde ağır ceza mahkemelerinden birisi görevlendirilebilir. Bu zaten yapılmaktadır. Örneğin basın suçlarıyla ilgili davalara 2. numaralı mahkemeler yapmaktadır. Buna benzer bir düzenleme DGM sorununun çözümü için yeterlidir ve en uygunudur.

Yasalar ihtiyaçlara göre belirlenecekse, gelinen bu koşullarda Terörle Mücadele Kanununa ihtiyaç kalmamıştır. Bilindiği üzere bu kanun 1991 yılında Özal döneminde meşhur 141, 142, 163 maddelere karşılık olarak getirildi. 1991 yılının koşulları ile şimdiki koşullar farklıdır ve kanımca TMK tümden kaldırılmalıdır. Özellikle TMK madde 5 ve 17 mutlaka değiştirilmelidir. Hatırlanacağı gibi Leyla Zana ve diğer milletvekillerinin mahkemece tahliye edilmemeleri üzerine, CHP tarafından hazırlanan infazda eşitlik içeren kanun teklifi AK Parti tarafından da olumlu görülmüştü. Bu kanun terör suçlularına uygulanan eşitsizliği ortadan kaldırmak istiyordu. Terör suçlusu olarak görülen binlerce düşünce ve siyasi mahkum bu eşitsizlik nedeniyle cezalarını üç kat fazla çekmek zorunda kaldılar. Örneğin Leyla Zana'nın suçu adli suç olarak görülseydi 4 yıl hapiste kalacaktı. Çoktan cezaevinden çıkmış olacakken, kanundan dolayı terör suçu olarak görüldüğü için, cezası yarı oranında artırıldı ve cezasının dört de üçünü yatması gerekiyordu. Cezaevinde yaklaşık yedi bin civarında siyasi suçlu bulunmaktadır. Bunlar cezalarını fazlasıyla çekmiş durumdalar. Ancak 1991 yılında çıkarılan bu kanun nedeniyle cezalarını üç misli yatmak zorunda kalıyorlar. İşte bu haksızlık ve eşitsizliğin mutlaka giderilmesi gerekir.

Bunun için TMK m.5 ve 17 hükmü mutlaka değiştirilmelidir. Leyla Zana tahliye oldu denilerek bu kanunun çıkarılmaması, cezaevinde bekleyen binlerce insanın umutlarının boşa çıkarılması doğru olmayacaktır. Bu kanun çıkarılırsa siyasi mahkumların yüzde doksanı tahliye olacağından, Leyla Zana ile başlayan barış havası daha da büyüyecektir. Topluma kazandırma kanunu sağlanamayan bu sonuç böylece gerçekleşmiş olacaktır. Diğer yandan DGM'ler kalktıktan, infazda eşitlik sağlandıktan sonra yargılama usulü de ağır ceza mahkemelerindeki gibi olduğu için TMK' nın bulunması da bir anlam taşımayacaktır. Bu nedenle Terörle Mücadele Kanununun tümden kaldırılması "özgürlük" için daha isabetli olacaktır. Böylece Avrupa Birliği sürecide önemli adımlarla hızlanmış olacaktır.

Hacı Ali Özhan

bu makale vakit gazetesinde 12 haziran 2004 tarihinde yayımlanmıştır.
 İnsan Hakları Mahkemesi  Any.Mah  Danıştay   Yargı   Baro   Araştırmalar   Makaleler  
ana sayfa / main page
   hacialiozhan@hotmail.com    hacialiozhan@mynet.com    hacialiozhan2000@yahoo.com