3 kasım seçimleri, 28 şubatın yenildiğini açıkca göstermektedir. 28 şubat uygulayıcıları ve fikri destekçilerinin bu ağır yenilgi üzerine 'derin' düşünmeleri gerekir. Tehlikede dedikleri laiklik, rejim ve ilkelerin nasıl korunacağı tartışmalarını yeniden hatırlamalılar. Yekta Güngör Özden, Vural Savaş, Cevik Bir, Doğu Perinçek gibi sosyal demokrat ve sosyalist aydınların bu sonuçları değerlendiren bir muhasebeye ihtiyaçları var. Baskıcı ve yasakçı yöntemlerin ne sonuç verdiğini gördüler. Özgürlükçü yöntem ve yaklaşımların değerini şimdi daha iyi anlayacaklarını sanıyorum.
Aslında 28 şubatın sunulan gerekçelerinden ziyade görünmeyen, gerçek nedenlerini iyi tespit etmek gerekir. Ekonomik, sosyal ve siyasal boyutlarıyla gizlenen nedenleri üzerine hepimiz tekrar düşünmeliyiz. Doğruya ulaşmak için gerçek nedenleri görmemiz gerekir.
28 şubat uygulamalarını benimseyen CHP içinde, seçim sonuçları başarı değildir. %30 gibi CHP ye gelebilecek sol oyların 19'nu alabilmesi Baykal'a olan kişisel tepkidir. Sandığa gitmeyen sol oyların yanında AK Partiye giden oylarla Baykal'a solda yer verilmek istenmediği görülmüştür. Partiye emeği geçen bütün genel başkanların CHP'den ayrılmasına neden olan, Ertuğrul Günay'ı aday göstermeyen ve emekleriyle kıymetler üreten kamuoyunun tanıdığı ve sevdiği sosyal demokrat kadroları dışlayan sn. Baykal'a, CHP delegeleri fatura çıkarmalıdır.
28 şubatın sonucu oluşan yeni Meclis ve Hükümetin, anti demokratik müdahaleleri ve askeri darbeleri önleyici yasaları çıkarmalıdır. Yaşanılan mağduriyetlerin nedeni olan anayasa ve kanun değişikliklerini yapmak, AK Partinin tarihi görevidir. Sandıkta tepki oylarını alan AK Partiye bu görevi halk vermiştir. Egemenlik yetkisini temsil eden Meclis, başta anayasa olmak üzere bütün anti demokratik kanunları yürürlükten kaldırarak, demokratik hukuk devleti sistemini kurmalıdır.
Egemenlik yetkisi, milletin gerçek iradesini temsil etmeyi gerektirir. Çoğulcu halk katılımı sağlanarak, demokratik yöntemler ile belirlenecek tespitler, hukuk alanına geçirilmelidir. Hükümet konularına göre, karşıtta olsa her görüşten sivil örgütlerle, her fırsatta ortak çalışmalar yürüterek, halk desteğini ve katılımcılığı sağlayabilir. 28 Şubat sürecinde kararlı ve yılmaz bir demokrasi ve hukuk mücadelesi veren sn. Hasan Celal Güzel' in, sn. Sami Selçuk'un derin, bilgi ve birikimlerinden faydalanmak Hükümete ciddi bir kazanım sağlayacaktır. Halkın her kesiminde oluşan umudun boşa çıkmaması için, Hükümetin ve AK Partinin, halk katılımını sağlayan projeleri yaşama geçirmesi gerekir.
Hacı Ali Özhan
Bu makale vakit gazetesinde 23 kasım 2002 tarihinde yayımlanmıştır.