HacıAlinin websitesi                                 
 hacı ali özhan                                                            english site içindekiler

SOSYAL DEMOKRASİ

Mahalli seçimlerdeki yenilgiden sonra, önceki muhalif grup ve isimlerin yanında CHP tabanında da tepkiler başladı. Eski milletvekilleri, yöneticiler ile halen yönetimde bulunan isimler de eleştirileri sesli hale getiriyorlar. Parti meclisi ve merkez yürütme kurulu toplantılarında bazı eleştiriler yapılmakla beraber, genel olarak Baykal' ı destekleyen yönde açıklama yapılmıştır. Parti grup toplantısından sonra yapılan açıklamada da, partinin tam bir uyum ve söylem birliği içinde olunması istenmiştir. Yani eleştiriler dikkate alınmayacak, bildiğimizi okuyacağız denmiştir. Muhalif kişiler ise, tepkilerini büyütmeyi planlıyor. Eski milletvekili Ali Haydar Şahin, Baykal'ın muhalifleri sabun köpüğü olarak görmesine, sabun köpüğü olup olmadığını görecekler diyerek büyük yürüyüşler düzenleyeceklerini söylüyor. Bu kez umarım ilkesel muhalefet edenler ile yenilgi üzerine muhalefet edenlerin birlikteliği ile bizzat Baykal ve yönetiminden kaynaklanan sorunlar çözülme yoluna girer.

Tabandan gelen tepkilere karşı duyarsız kalan sayın Baykal, seçim yenilgisini başarı diye takdim edebiliyor. İstifa edeceklere gitmeyin demeyeceklerini söyleyerek, birliği ve eleştirileri nasıl karşıladığı görülmekte. Daha önce de önemli kopmalar yaşandığında gidenler gidebilir tavrıyla partiyi küçülten bizzat sayın Baykal olmuştur. Öyle ki Hikmet Çetin, Erdal İnönü, Altan Öymen, Cezmi Kartay, Murat Karayalçın, Aydın Güven Gürkan gibi genel başkanlık yapmış kişiler, eleştirilerini iletmek için bizzat Baykal randevu vermediği için görüşememişler ve sonrada ayrılmak zorunda kalmışlardı. Yine Fikri Sağlar, Ercan Karakaş, Seyfi Oktay gibi bakanlık yapmış, partinin vitrini olmuş kişilerin ayrılmasına "küçük olsun benim olsun" mantığı gibi küçük hesaplarla yaklaşılmıştır.

Farklı düşünenlere yaşam hakkı vermeyen, hizipçi dar bir grubun egemen olduğu parti gerçekte sosyal demokrat olabilir mi? Ertuğrul Günay gibi kamuoyunca tanınan ve sevilen bir siyaset adamını, sırf genel başkan adayı ve kendisine rakip gördüğü için milletvekili listesine koymayan bir sosyal demokrat parti olur mu? Ali Haydar Şahin, Adnan Keskin, Ahmet Güryüz Ketenci, İsmail Değerli gibi düne kadar kendilerini destekleyen milletvekillerinin eleştirilerine kapalı olmak, en azından "vefa" kavramıyla uyuşmaz. Olağanüstü kongre taleplerini ciddiye almayan sayın Baykal, bizzat kendisi Erdal İnönü genel başkan iken üç kez başkanlık yarışı için kongreyi toplamıştı. Genel başkanlığı bu kadar zor aldıktan sonra kolay kolay istifa etmeyeceği anlaşılıyor.

Yeri gelmişken belirteyim ki, AK Partinin yanında CHP' de, olağanüstü kongreyi toplama oranı son tüzük değişikliği ile yükseltilmişti. Buna göre 651 delegenin istemi gerekiyor. Kurultay için bu kadar yüksek bir oranın aranması, parti faaliyetlerini ne kadar güçleştirdiği görülmektedir. Keza beşte bir delegenin önerisiyle genel başkan adayı olabilmek, parti içi demokrasi ve çoğulculuk ilkelerine aykırı düşecektir. Abdulkadir Ateş'in Baykal'a dediği gibi, kurultayı toplayın aksi halde bu tartışma bitmez, yeni klikler ve gruplaşmalara yol açılır. Halktan gelen, tabana yayılmış bu isteğe kendisini güçlü gören bir genel başkanın karşı çıkmaması gerekir.

CHP nin seçim yenilgisinin nedenlerinden birisi de, hak bilincini kavrayamamak olmuştur. Atatürk, laiklik, cumhuriyet kavramlarının arkasına sığınarak, içi boş sloganlarla güya irtica ile mücadele edilmeye çalışılmıştır. Türban konusunda yasakçı-baskıcı anlayış yerine, aksine türbana özgürlük isteyen bir CHP' nin oyunun yükseleceği kesindir. Ki hak ve özgürlük adına ilkesel olarak böyle düşünmesi zaten gerekir. Keza hükümete müdahale sayılabilecek her davranışa ve tabi ki askeri darbelere karşı çıkmak, öncelikle sosyal demokrat partilerden beklenir. Bu konularda CHP sol bir tutumdan uzaklaşmış, hatta bizzat yasakları, baskıları, müdahaleleri savunur hale gelmiştir. Bu eleştiriler CHP' yi sosyal demokrat bir parti kabul ettiğimiz oranda geçerlidir. 1950 yıllarında CHP sol olarak tanımlanmış. Tanınmış marksistlerden İdris Küçükömer CHP'nin sağ parti, DP sol parti olduğunu söylüyor. Bugün zengin sermaye gruplarının bulunduğu bölgelerden CHP oy alıyor. Sol partiler genellikle yoksullardan oy alan partilerdir. CHP'nin hak ve özgürlükler yerine baskıcı-yasakçı politikaları tercih etmesi aslında gerçekte sol bir parti olup olmadığını sorgulamayı gerektiriyor. CHP gerçekte Sosyal demokrat mı? sorusu bence anlamlı.

Hacı Ali Özhan

*bu makale 10 nisan 2004 tarihli vakit  gazetesinde yayımlanmıştır.

  İnsan Hakları Mahkemesi   Any.Mah   Danıştay   Yargıtay   Baro  
ana sayfa   main page
         hacialiozhan2000@yahoo.com      hacialiozhan@mynet.com    hacialiozhan@hotmail.com        
   Araştırmalar   Makaleler