![]() |
Savaş'a eleştiri
hacı ali özhan
Vural Savaş, başsavcılık görevine seçilmediği açıklanınca, adeta Cumhurbaşkanı 'na tepki göstererek, önemli açıklamalar yapacağını duyurdu.
Sayın Hulki Cevizoğlu' nun programında görevden ayrıldığı gün 4 saat değerlendirmelerde bulundu. Bilinen görüşleri tekrardan ibaret açıklamaları, genellikle sayın Sezer üzerinde yoğunlaşıyordu.
Sayın Sezer, Cumhurbaşkanı seçilmeden önce bazı yetkilerin parlamenter demokrasiyle uyuşmadığı yolundaki, görüşleriyle çelişkiye düşerek, başsavcılık görevine en yüksek oyu almasına rağmen atanmadığı eleştirisi yapılmıştır.
Gerçekte sayın Cumhurbaşkanı, yargı organlarıyla ilgili seçimlerde,
en yüksek oyu alan Kişiyi, atayacağını bir ilke kararı atarak uygulaması yerinde olurdu. Yine yenileme, seçiminde eski başsavcıya öncelik verilmesi görüşü de pek haksız değildir. Ancak, sayın Savaş' ın bu eleştirileri getirebilmesi için, şimdiye Kadar uygulanan Anayasa hükümlerini eleştirmesi ve bunların değişmesi yolunda açıklamalar yapması gerekirdi.
Sayın Başsavcı; Yusuf Öztürk' ün Anayasa Mahkemesi Raportörlüğü'nden uzaklaştırılmasını, Haşim Kılıç'ın Başkan vekilliği için sayın Sezer' in oy vermesini, kendisince sonuçlar çıkararak eleştiriyor. Bunlar kendi şartları içinde yapılan görev uygulamalarıdır. Görev koşullarından farklı sonuçlar çıkarıp, eleştiri konusu yapılması doğru bir yaklaşım değildir.
Yine DKP ve HADEP davalarında yalnızca sayın Sezer' in kullandığı oyu tartışmaya açarak, dosya kapsamı içinde hukuki değerlendirmeler dışında siyaset kavramlarıyla eleştirilmesi bir hukukçunun yaklaşımı olmamalıdır
.Konuşmasında, her zaman olduğu gibi aydınları suçlayarak, 200 bin hain olduğunu ileri sürmüştür. Sayın Hulki Cevizoğlu' nun üzerinde durarak tekrar sorularına karşılık da, yeterli açıklamadan kaçınarak, soyut, bildik cümlelerle suçlamalarını devam ettirmiştir
.İslamcı ve Kürtlerin birleştirilmeye çalışıldığını, örnek olarak da Mazlum-Der ve İH D arasındaki yakınlaşmayı göstermiştir. Hatta bu kuruluşlara, dış kaynaklarca devlet bütçesi kadar yardım yapıldığını söylemiştir. Bu iddiaları ciddiye alıp üzerinde durmaya, bile gerek yoktur
.Asıl üzerinde durulması gereken kendisinin Atatürkçü olduğunu ve görevini Atatürkçü olarak yaptığını, yeni başsavcının da Atatürkçü olduğunu çalışmalarını da Atatürkçü şekilde yapması gerektiğinin söylenmesidir.
Başsavcılık bir yargı kurumudur. Kamu hizmetinde herkes, görev gereklerini liyâkat ve ehliyet içinde yapmakla yükümlüdür.
Dolayısıyla siyasi görüşlerini makamına karıştırmadan görev yapmalıdır. Atatürkçülük siyasi alanda karşılığı olan bir ideolojidir. Atatürkçü olan da olmayan da görevini hakkıyla yapmalıdır.Kamu görevlisinin Atatürkçü olup olmaması önemli değildir. Herkesin en azından çok büyük çoğunluğunun Atatürk'ü sevdiği bir ülkede Atatürkçüyüm demenin de aslında bir anlamı yoktur.Bir kamu görevlisinin siyasi görüşlerine göre işlem yapacağını bırakın açıklamayı, siyasi görüşünü açıklaması dahi kanuna aykırıdır.
Bir hakim ve savcının her türlü işleminde kendi siyasi görüşleri de dahil, tam bir bağımsızlık içinde görev yapması gerekir. Hatta bağımsız olması yetmez, kamuoyunca da bağımsız ve tarafsız olduğuna inanılması gerekir.Hacı Ali Özhan
9 şubat 2001 akit gazetesinde yayımlanmıştır.
|