HacıAlinin websitesi  
 hacı ali özhan           english site içindekiler

SİLAHSIZ TERÖRİSTLER

Terörle Mücadele kanunu, 1991 yılından önce "siyasi suç" olarak tanımlanan suçları terör suçu olarak tanımladı. Yani ceza kanununda 10 madde de düzenlenmiş suçlar, kanunla terör suçu sayıldı. Emniyetteki siyasi şube, terörle mücadele şubesi, siyasi suçla mücadele, terörle mücadele haline dönüştürüldü. Siyasi mahkum, terör mahkumu, cezaevlerindeki siyasi koğuşlar terör koğuşu haline getirilerek "terörizm" yeniden keşfedildi.!

Terör suçlusu denilince silahlı eylem yapmış, silahlı çatışmaya girmiş, adam öldürmüş, bombalar patlatmış kişi olduğu düşünülüyor. Ancak kanun terör suçunu öylesine geniş tanımlıyor ki, silahlı eylem yapmamış, hiçbir şiddet olayına karışmamış hatta eline silah almamış kişiler dahi "terörist" kabul edilmiştir. Örneğin hepimizin zevkle dinlediği Ahmet Kaya kanuna göre terör suçlusudur. Geçen gün tutuklanan Ferhat Tunç terör suçlusudur. Yakından tanıdığımız Şanar Yurdatapan, Akın Birdal, Nurettin Şirin, Fikret Başkaya, Eşber Yağmurdereli, Haluk Gerger gibi toplumca önemsenen kişiler terör suçlusudur. Yine aczimendiler, islami veya sosyalist dergi çevreleri, terör örgütü sayılarak çevreleri terör suçlusu olarak yargılanmışlardır. Silahlı bir iki eylem yapmış küçük siyasi gruplar, silahlı örgüt kabul edilmiş, bunların dergilerini okuyanlar, bildirilerini dağıtanlar, bu örgütün adını duvarlara yazanlar, örgütle ilgili slogan atanlar, örgütün adıyla propaganda yapanlar, bu örgütle ilgili konuşanları da kapsayacak şekilde genişletilerek herkes "terörist" kabul edilmiştir. Kısaca cezaevlerinde terör suçlusu denilen şu an cezaevindeki sekiz bin kişinin yüzde doksanı eline silah almamış, hiçbir şiddet eylemine katılmamış kişilerdir. Davaları devam eden veya yakalanamamış kişilerle terör suçluları elli bin civarına kadar çıkabilmektedir. Altıncı uyum paketindeki "terör tanımı" yapan maddenin değişmesi bu nedenle doğru bir tespittir ve önemli görülmelidir.

Bu arada yeri gelmişken belirtmek isterim ki, bizim vakit gazetesi sık sık "Cumhurbaşkanı bir teröristi daha affetti" şeklinde haber yapıyor. Bu terörist sayılan kişilerin çoğu hiçbir eyleme katılmamış kişiler oldukları gibi, terör eylemi yapmış olsalar dahi sağlık sorunları cezaevinde kalmaya elvermiyorsa affedilmelerine itiraz edilmemelidir. Eğer Cumhurbaşkanı af yetkisini kullanırken hep sol kesimden olanları affediyor gibi eşitsizliğe işaret etmekse, bu af edilecek başka kesimden mahkumların durumunu açıklayıp, onlarında af edilmesini istemeyi gerektirir. Bir terörist, bombacı daha affedildi şeklinde haberlerle, bu ayırıma itiraz edilmiş olunmadığı gibi gereksiz yere sol siyasal mahkumların tepkilerini doğurur. Üstelikte çoğu bombacı, eylemci olmadıkları halde açlık grevleri sonucu bedenleri özürlü hale gelmiş insanlar affedilmesin gibi ayırımcı faşist yaklaşıma düşülür.

İHD genel başkan yardımcısı değerli hukukçu sn. Av.Yusuf Alataş açıklamasında şöyle diyor; "...Hükümet "Topluma Kazandırma (?) Yasası" adı altında yeni bir PİŞMANLIK yasa tasarısı hazırladı. Öyle anlaşılıyor ki, başta Adalet Bakanı olmak üzere Hükümetin "yeni bir sayfa" açmak istedikleri yönündeki beyanlarının aksine, "ESKİ", kapsamı genişletmek suretiyle yeniden denenmek isteniyor...Yapılan düzenlemede ülkemizde son 20 yılda yaşananların sadece bir boyutu öne çıkarılmakta, olayların asıl belirleyici nedenini oluşturan, bu dönemin siyasal, sosyal ve hukuki sorunları göz ardı edilmektedir...Toplumsal barışı amaçlayan bir Hükümetin önünde 2 önemli görev bulunmaktadır. Bunlardan birincisi 20 yıldan fazla süren bir çatışma döneminin tüm alanlarda yaptığı tahribatları hızla onarmak ve yaraları sarmaktır. İkincisi ise; "Kürt Sorunu"nun çözümünde baskı ve şiddetin her türlüsünü reddedip, ülkenin bütünlüğü içerisinde ve çoğulcu demokrasi ilkeleri doğrultusunda idari, siyasi ve hukuki reformlar yapmaktır.. "Pişmanlık Yasaları" ile sonuç alınmasının mümkün olmadığı, bu güne kadarki uygulamalardan açıktır. Aynı yaklaşımla ve sadece isim ve kapsamı değiştirilerek yapılacak yeni bir düzenlemenin de toplumsal barışa katkı yapmayacağı bellidir. Hatta, fırsatların bu şekilde heba edilmesi ile, yeni gerilimlere yol açılacağı da göz önünde bulundurulmalıdır. Toplumsal barışın ilk adımı, tutuklu, hükümlü ve ülke dışında kaçak konumunda olan tüm siyasi suçlar için hiçbir ayırım yapılmadan KOŞULSUZ ve GENEL BİR SİYASİ AF çıkarmaktır..."

HADEP camiasından ve uygulamanın içinden birisi olan Av. Yusuf Alataş'ın İHD adına yaptığı bu basın açıklaması ile Güneydoğu il Barolarınca yayımlanan bildirinin üzerinde önemle durulmalıdır. Bu nitelik ve kapsamda bir kanun ile insanları topluma kazanmak mümkün olabilir. Keza "eşitlik" ilkesine aykırı hiçbir istinai ayırıma gidilmemeli ve "ayırımsız-genel" kapsamı titizlikle korunmalıdır.

Hacı Ali Özhan

Bu makale vakit gazetesinde 12 temmuz 2003 tarihinde yayımlanmıştır.

          hacialiozhan2000@yahoo.com      hacialiozhan@mynet.com    hacialiozhan@hotmail.com        
  İnsan Hakları Mahkemesi    Any. Mah    Danıştay    Yargıtay    Baro    
ana sayfa   main page
  Araştırmalar   Makaleler