hacıalinin websitesi
yargı sayfası

CEZA KANUNU

Yeni kanunun yürürlüğü ertelenmesine rağmen, geçen iki aylık sürede önemli değişiklikler yapılmayacağı anlaşılıyor. Adalet Bakanı ve Hükümet, eleştiri ve yakınmalara katılmadığına göre, kanunu ertelememeleri gerekirdi. Teknik açıdan gerekli çalışmaların yapılacağı gerekçesiyle bir kanun ertelenemez. Ertelemenin böyle bir ihmalkarlığa dayanması devlet ciddiyetine yakışmaz.

Ceza kanununa yapılan eleştiriler ve yakınılan konularda, sn. Erdoğan ve sn. Çiçek ikna edilemiyor. Eleştirilere katılmamaları, farklı düşünmeleri normal. Ancak bununda açıkca söylenmesi gerekir. sn. Başbakan ve sn. Bakan'ın özellikle düşünce özgürlüğü konusunda baskıcı ceza hukukundan yana oldukları anlaşılıyor. Komisyon danışmanlarından sn. Adem Sözüer hocamız, en az değişikliğin düşünce özgürlüğü konusunda olduğunu her fırsatta söylemiştir. Baskıcı hukuk anlayışını gizlemek için Bakan ve Başbakan, CHP ile uzlaşma sağlanamadı gerekçesini bahane etmektedirler.

Yüzde 45 seçmenin oyu meclis dışında kalmışken, CHP ile uzlaşmanın toplumla uzlaşmak anlamına gelmeyeceğide açık. Diğer yandan 350 maddelik bir kanunun her maddesinde mutabakat sağlamak zaten mümkün olmaz. CHP ve AK Partinin anlaştıkları maddeler mutabakatla çıktıktan sonra, anlaşılamayan diğer maddeler içinde oy çokluğuyla karar alınması gerekir. Yoksa yapıldığı gibi ceza kanunu gibi bir kanunun yapımında uzlaşma adına karşılıklı yanlışlara tahümmül etmek olmamalıdır.

AK Partinin CHP ile uzlaşma adına olması gereken değişikliklerden kaçınması doğru bir yaklaşım değildir. Mutabakatı, uzlaşmayı aramak kuşkusuz olumlu bir anlayıştır, ancak uzlaşma sağlanamadı gerekçesiyle yanlışı yapmak doğru değildir. Kanunu AK partinin, muhalefet ile anlaşma adına yanlışı yapması anlaşılır olmaktan uzaktır. Bu durumu bizzat sn. Bakan'ın bahanesi olarak görüyorum.

Konu hakkında çok şey yazıldı ancak kendilerine tekraren şunu hatırlatmak isterim ki, 312 nin karşılığı olan 216 maddeye göre sn. Tayyip Erdoğan yeniden yargılansa yine mahkum olacaktır. Bu madde ile Hasan Celal Güzel, Fikret Başkaya, Akın Birdal, Necmettin Erbakan yeniden yargılansalar yine mahkum olacaklardır. Yani sn. Erdoğan kendisini ve başka siyasetçileri mahkum eden maddeyi bile değiştirmemiştir. Diğer yandan hükümetin manevi kişiliğimi olur diye haklı olarak soran, bu maddeden onlarca davada yargılanan sn. Hasan Celal Güzel'i ve yüzlerce gazeteci, siyasetçi ve aydıınımızı mağdur eden 159 madde aynen korumuştur.

Bazı kişilerin örneğin Doç. Ahmet Gökçen hocamızın yorumladığı gibi, kanunda tanımlanan suçun var olması gerektiğini düşünüyor ve sorunu uygulamadan ibaret olarak görüyor. Uygulayıcının eline tanımı yapılmamış, soyut tartışmalı kavramları verdiğinizde, uygulayıcıdan yakınmaya da hakkınız olmaz. Bu nedenle 312 madde 216 olarak, daha çok tartışılacak ve ne yazık ki Avrupa Birliği sürecinde gündemi hiç gereği yokken bir süre daha meşgul edecek.

Sayın Çiçek, ceza kanununu meclis yaptı, meclisin kanunu diye övünerek söylüyor. Meclis Adalet alt komisyon üyeleri ceza hukukunda uzman olsalar da, temel ve teknik bir kanunu yapabilecek yeterlilik ve birikimde görülemezler. Üç kişilik akademisyenin danışmanlığında yapılması kesinlikle yeterli görülemez. Üyelerin ve uzmanların büyük emek ve özveri gösterdiğini biliyorum ancak temel bir kanunun başka şekilde yapılacağı malumdur. Bu tarzda bir çalışma belki de Türkiye'de ilk ve tek olmuştur. Bu övünülecek bir şey değil, aksine eksiklik olarak görülmelidir.

Ceza kanununu değiştirme isteği ve iradesi için sn. Bakan'ı takdir etmemek mümkün değil. Ancak istenilen ve yapılabilecek değişikliklerden uzak bir yenileşme çabasıyla, bu emekler yerini bulmamıştır. Toplum reform niteliğinde değişiklik bekliyordu ki, bunu pekala yapmak mümkündü. Kanunun dilinin yaşayan türkçeye dönüşerek anlaşılır olması, gereksiz ve işlevsiz çoğu maddeden arınması çok yerinde olmuştur. Ancak eleştirilerimiz bu sürede daha iyisini yapmak mümkünken ve yapılabilirken yapılmamış olmasına yöneliktir. Yeni ceza kanununun kamu düzeni, adalet, insan hak ve özgürlüklerini sağlaması dileğimizle hepimize hayırlı olsun.

Hacı Ali Özhan

bu makale vakit gazetesinde 31 mayıs 2004 tarihinde yayımlanmıştır.

anayasa mahkemesi     insan hakları mahkemesi    yargıtay    daniştay    baro      main page / ana sayfa
hacialiozhan@yahoo.com