hacıalinin websitesi
yargı sayfası

KANUN SAYISI

TBMM nin çok çalıştığını göstermek için, bazı siyasetçiler kanun sayılarını örnek gösterirler. Kanun sayısı tek başına meclisin çok çalıştığını göstermeyeceği gibi bazen bunun hiç anlamı bile olmayabilir. Örneğin ceza kanununu değiştiren kanunlar böyle olmuştur. Daha kanun yürürlüğe girmeden üç kez değişmiştir. Yürürlükten sonrada ceza kanununu değiştiren çok kanun çıkaracağız anlaşılan.

İhtiyaç tespit edildiğinde olayın niteliği gerektirdikçe kuşkusuz değişiklik yapılacaktır. Ancak bir ayın içinde bir kanunu iki kez değiştirmenin anlamı var mı ? Bunu yapan aynı komisyon, aynı meclis bunları birleştirip çıkaramıyor mu ? Meclisin mesaisi, emekleri boşa heba edilmek bir yana, kanunu uygulayacak hukukçuların hali hiç mi düşünülmüyor. Kanunun her defasında bir iki maddesini değiştirerek, bir kanunu on kez, yirmi kez değiştirmenin anlamı var mı ? Üstelik aynı yıl içinde bir kanun üç kez, beş kez değiştirilir mi ? Hukukçular bile kanunları takip edemez hale gelmiştir.

Daha öncede yazdığım gibi ceza kanunu, ceza muhakemeleri kanunu, medeni kanun gibi büyük çaplı temel kanunlardan sonra bir de bu kanunun uygulama ve yürürlüğüne ilişkin ayrı bir kanun çıkarılıyor. Buna hiç gerek yok iken aynı anlayış hale devam ettiriliyor. Yürürlük kanunlarının ayrı bir kanun olmayı gerektirecek bir içeriği, kapsamı yoktur. Ortalama on - on beş maddelik geçici halleri düzenleyen bu hükümler, pekala asıl kanun içinde geçici maddeler şeklinde düzenlenebilir.

Değiştiren kanunlar, önceki kanunun adı yazıldıktan sonra, onu değiştiren ibaresiyle adlandırılmakta. Birden çok kanunda değişiklik yapmak gerektiğinde, o zaman da "bazı kanunlarda değişiklik yapan kanun" ismi verilmekte. Son zamanlarda da "çeşitli kanunlarda değişiklik yapan kanun" ismi verilmektedir. Bu isimlerin bir iki kez verilmesi her neyse, yüzlerce kanun bu isimlerle anılıyor. Konuyu takip edecekler, ilgililer, araştırmacılar, uygulayıcılar aradığını bulmak için adeta bilmece bulmaca doldurur gibi kanun aramak zorunda kalmaktadırlar. Aradan yıllar geçtikten sonra bunların bilinmesi, hatırlanması, takibi gerçekten güç oluyor, olmakta.

Belirtmeye değer bir konuda kanunları basan hukuk yayınevleri, her ay aynı kanunu değişik haliyle tekrar yayınlamak zorunda kalıyor. Doğal olarak önceki basılan kanunlar elde kalıyor, satın alanlar son değişik halini tekrar satın almak zorunda kalıyor, binlerce kitap küçük bir değişiklik için israf ediliyor. Bunlar bir yana kanunun asıl uygulanacağı vatandaş bunları nasıl takip edecek. Kanunu bilmemeyi mazeret saymıyorsak ve kanunlar vatandaş için yapılıyorsa siradan vatandaşı ölçü almak zorundayız.

Yukarıda anlatıldığı üzere temel kanunu yürüten ve uygulayan kanun çıkarılmasından vazgeçilip, temel kanuna geçici maddelerle ekleme yapılarak konu düzenlenmelidir. Böylece uygulayıcılar açısından önemli bir kolaylık sağlanmış olacaktır. Diger yandan uluslararası sözleşmeleri onaylayan kanunlar ayrı bir tasnife tabi tutulabilir. Kanunların yaklaşık üç de birini oluşturan bu işlemler için "sözleşme 1,2,3" gibi numaralar verilebelir. Hatta sözleşmeler kendi içinde teknik bir konu olduğu için Meclis dışında ayrı bir onaylama usulü bile düşünülebilir. Örneğin Meclis, yetki kanunuyla çerceve sınırlar çizerek, sözleşmeleri onaylamakla görevli bir organ tespit edebilir.

Sn. Hasan Celal Güzel'in köşesinde yazdığı bir önerisini burada hatırlatmak isterim. Bir kanunu değiştiren kanuna ayrı numara verilmesin, eski kanun numarası üzerinden ayrıca numaralandırılsın. Örneğin geçen eylülde çıkarılan 5237 sayılı kanunun adı Türk Ceza Kanunudur. Ceza kanunu 5200,5300, 5357 sayılı kanunlarla değiştirilmiştir. Öneriye göre, birinci değişiklikte 5237-1, ikinci değişiklikte 5237-2, ücüncü değişiklikte 5237-3 şeklinde aynı numara üzerinden ek numara verilebilir. Böylece kanunun kaç kez değiştiğide rahatça anlaşılır ve bunların takibi içinde ciddi kolaylık sağlanır.

Ayrıca belirtmek gerekir ki TC döneminde çıkarılan kanun sayısı on beş bini bulmuştur. Bunların yüzde doksanı söylediğimiz bu yakınmalardan dolayı ortaya çıkmış kanunlardır. Kanun tekniği içinde düşünülmesi gereken bu yakınmalara dikkat edilmesi artık dayanılmaz bir ihtiyaç olmuştur. Bu konuda tartışma açılırsa sn. Hasan Celal Güzel ve bendenizin önerisi gibi çok sayıda öneri gelecektir. Bunların içinde en uygun, pratik, kolay olan tercih edilerek şu kanunların adı ve numarası kargaşasından hep birlikte kurtulalım. Bu sorun anlamında tekraren belirtmek isterim ki, çalışmaları devam eden Türk Ticaret Kanunu beş ayrı kanun şeklinde yapılmazsa, yüzden fazla değişiklik kanunlarıyla takipte ciddi güçlük yaşanacaktır.

Hacı Ali Özhan
Vakit gazetesinde yayımlanmıştır.


anayasa mahkemesi     insan hakları mahkemesi    yargıtay    daniştay    baro      main page / ana sayfa
hacialiozhan@yahoo.com