![]() |
YARGI KONSEYİ
TBMM Başkanı sn. Bülent Arınç, önümüzdeki dönemde Anayasa Mahkemesi yanında yargıda reform yapılması gerektiğini söyledi. Bu istek gibi AKP, yargıda reformu gündemine almalı ve genel kabul görmüş değişiklikleri yapmalıdır. Bunların başında gelen HSYK üyelerinden Adalet Bakanı ve müşteşarın çıkarılması, hakim ve savcıları denetleyen müfettişlerin bağlı olduğu Teftiş Kurulunun Bakanlıktan ayrılması gelmektedir. Bu önerilerin hükümetin siyasi yapısıyla ilgisi yoktur ve yıllardır söylenen genel kabul görmüş doğrulardır.
Yargı kuvvetinin en üst organı olan HSYK ile Bakanlığın her türlü ilişkisinin kesilmesi gerekir. Bunun için Bakanlık bütçesi içinden çıkarılarak HSYK’ya ayrı bir bütçe verilmeli, adliye personeli dahil yargısal kurumlardaki bütün personelin Bakanlık ile ilişkisi kesilerek Kurula bağlanmalıdır. Hakim ve savcıların mesleğe alınması ve tayini gibi konulara ilişkin Adalet Bakanlığının yetkileri ve fiili uygulama tümden kaldırılmalıdır. Kurul ve Adliye adalet komisyonları, ihtiyaçları yerinde gördüklerinden pratik ve yerinde kararlar alarak bu görevleri hakkıyla yapacaklardır.
Kısaca adliye ve yargı kurumlarından Bakanlığın elinin tümden çekilmesi gerekir. Bu halde Bakanlık, uluslarası ve bakanlıklar arası ilişkiler ile cezaevleri konusu ve noterlik, avukatlık işleriyle sınırlı tutularak küçülmüş olacaktır. Yargıyı ayrı bir kuvvet olarak görüyorsak bunun yapılması gerekir. Bakanlığa sıkışmış, her türlü işlerini Bakanlığın yardımıyla yapan bir “kuvvet” düşünülemez. Eğer reform olacaksa, bu görüşlerin tartışılması ve çoğunluk sağlandığı oranda yapılması gerekir.
Yargıtay, Danıştay, Barolar Birliği gibi yargı kurumlarından gelen tepkiler, cumhuriyetin temel nitelikleri konusundaki kaygıdan kaynaklanıyor. Bu konuların siyasi olduğu açıktır ve yargı kurumlarınında görev alanına girmez. Ancak bu açıklamalar yapılmıştır ve yukarıdaki önerilerle bir ilgisi yoktur. Böylece hükümetlerin yargıyı etkilediği, yargının siyasallaştığı gibi tartışmalar tümden bitecek, hakim ve savcılarımıza yapıldığı ileri isürülen siyaset içerikli haksızlıklarda böylece önlenmiş olacaktır. HSYK kararlarına karşı yargı yolu açılarak, adalet dağıtan hakim ve savcılara muhtemel haksızlıkların giderilmesi imkanı da verilmelidir.
HSYK üyeleri, Yargıtay ve Danıştay genel kurulları tarafından doğrudan belirlenmeli, gösterilen adaylar içinden Cumhurbaşkanının seçme yetkisi kaldırılmalıdır. Kanımca bütün hakim ve savcıların katıldığı bir toplantıda seçimle belirlenmesi ve azledilebilmesi demokratik açıdan daha yerinde olacaktır. Çünkü kurul bütün hakim ve savcılarla ilgili bireysel işlem yetkisine sahiptir. Hatta yargının millet adına karar vermesi geregi HSYK üyelerinin millet tarafından seçilmesi usulü de düşünülmeli, tartışılmalıdır. Bu arada HSYK adının “Yargı konseyi” olarak değiştirilmesini öneriyorum.
Son olarak konu dışına çıkmakla beraber savcıların kürsüdeki yeri konusuna değinmek istiyorum. Savcıların duruşma salonunda hakimin yanında oturmaları sürekli eleştiri konusu yapılıyor. Gerci bazı savcılarımız bu uygulamayı savunuyorlar ancak bunu meslek duygusallığı olarak görüyorum. Tabi ki konuya avukat duygusallığı içinde de yaklaşamayız. Avrupalı hukukçular bu konuya dikkat çekerek bunun giderilmesi gerektiğini söylüyorlar. Çok sayıda düşünce suçu işlemiş sanıklarımızdan sayın Dilipak bu konunun üzerinde haklı olarak duruyor.
İddia ve savunmanın eşitliği ceza yargılamasında asıldır. Bu teorik ilkenin, yargılamanın her aşamasında pratikleşmesi ve görülmesi gerekir. Bunun için kürsüye girişin ayrı olması, savcının hakim yanında oturmaması hatta hakim ve savcıların aynı bina içinde bile bulunmaması gerekir. Bu konu hakkında hiçbir mevzuat hükmü yoktur. Tamamen fiili uygulamadan ibarettir, yani marangoz hatasıdır. Bu uygulamanın kaldırılması için değiştirilmesi gereken bir mevzuat hükmüde yoktur. Bu konu Adalet Bakanımızın yayınlayacağı bir genelge ile düzeltilebilir. Bunun için büyük bir mali külfette gerekmeyecektir, kaldı ki barolarımız bu masrafları üstlenmeye hazırdır. Ağustos ayında çıkarılacak bir genelge ile duruşma salonlarımız adli yılın açılmasına hazırlanabilir. Yeni adli yıla, basının ve toplumun ilgisini çekecek böyle bir reformla başlamak çok isabetli olsa gerek.
Hacı Ali Özhan