hacıalinin      YASAMA SAYFASI

Meclis' in yargısal görevi

hacı ali özhan

Mesut Yılmaz hakkında, gecen yasama döneminde başlatılan soruşturmalar reddedilirken, bunlardan SEKA arazisinin FORD' a bedelsiz devri nedeniyle görevini kötüye kullandığı iddiası komisyonda kabul edildi. Altıya karsı 9 oyla kabul edilen Komisyon karan üzerine başta sn. Yılmaz olmak üzere ANAP grubu beklenmedik aşırı tepki göstererek konuyu Hükümet sorunu haline getirmeye çalışmakladır. Nitekim Ecevit’ in açıklaması da, bu yöndedir.

Komisyonun MHP’ li üyelerince 'kabul oyu' verilmesi, gerek üyeleri. gerekse de MHP 'yi 'siyasi' davranmakla suçlayıp, Hükümetin bozulabileceği tehdidiyle kararlarını değiştirmeleri istenilmektedir.

Sn. Bahçeli, haklı olarak Komisyonun ve Hükümetin farklı çalışma alanları olduğunu Meclis ve Hükümetin karıştırılmaması gerektiğini belirtmiştir.

Konu Hükümetin bozulmasını etkileyeceği için sıcak tartışmalara neden, olmuş genel kuruldaki oylama gününe kadar da yoğun şekilde tartışılacaktır. Siyaset ağırlıklı görülse de aslında hukuki bir konu olan Meclis soruşturması hakkında bazı tesbit ve değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.

Meclis soruşturması; Başbakan ve Bakanların göreviyle ilişkili konularda cezai sorumluluğu gerektiren bir suç işlemeleri halinde açılır. Oluşturulan soruşturma komisyonu; Ceza usul hükümlerine göre delil toplama, şahit dinleme, bilirkişi, keşif, arama yaptırma gibi hakimlere verilen yetkileri ve konuyla ilgili her türlü bilgi ve belgeyi toplama yetkisine sahiptir. Ayrıca bir hakimin davadan çekilmesi veya hakimin reddi gereken hallerde, milletvekilinin komisyona üye seçilemeyeceği koşuluda getirilmiştir.

Bir suç iddiasında bulunulmasından sonra oluşturulan komisyon; konuyu inceledikten sonra kanuna göre bir suç olup olmadığına karar vermektedir. Suç var denildiğinde, komisyon kararı bİr anlamda 'iddianame' niteliği ve kazanmaktadır. Genel kurul komisyon kararını benimsediğinde bu komisyon kararı bir iddianamenin sonuçlarını doğurmaktadır. Bu yönüyle komisyon 'savcılık' görevi yapmaktadır. Kısaca komisyonun görevi, yetkisi, soruşturma usulü, kararın iddianame özelliği yargısal görev niteliği kazandırmaktadır. Bununla Meclis' e denetim görevleri içinde kendine özgü bir yargısal görev verilmiştir.

Parti gruplarında Meclis soruşturması ile ilgili görüşme yapılamaması ve görevin niteliği komisyon üyelerinin bir hakim gibi, savcı gibi hukuk adamı bilinçi ve vicdanı ile karar vermelerini gerektirir.

Ancak, komisyon üyelerinin hukuk bilinci ve vicdanlarıyla karar verip vermedikleri her zaman tartışma konusu yapılmaktadır. Geçmiş örnekler, üyeleri böylesi bir zan altında bırakmaktadır. Nitekim MHP’ lı üyelerin kararları bu anlamda tartışılmakta, hatta adeta suçlayıcı eleştiriler yapılmaktadır.

Yine ANAP konuyu hükümet meselesi haline getirerek genel kurulda kararın değişmesini sağlamaya çalışmakladır. Özellikle belirtmek gerekir ki, sn. Bahçeli' nin ifade ettiği gibi Hükümet, yürütme organı olup, Meclis' in çalışmalarından ayrı tutulmalıdır. Hem de bir suçlamayı soruşturan komisyon çalışmasıyla da hiç ilgili değildir. Bir suçun varolup olmamasıyla, koalisyon ortaklarının birbirine güvenip güvenmemesi ilgilendirilemez. Bu hem kuvvetler ayrılığının bir gereği, hem de yasama organının yürütme organını denetlemesi görevinin de tabii bir sonucudur.

Ancak, sn. Yılmaz' ın belirttiği gibi, kuskusuz bir suçlama yapılırken yeterli delil ve gerekçeye sahip olmak gereklidir. Geçen dönemde sn. Yılmaz ve sn. Çiller hakkında siyaset amaçlı soruşturma önergeleri verildiği ve bu dosyanın da onlardan biri olduğu bilinmektedir.

Yine muhalefette iken soruşturma isteyen partilerin, iktidara gelince aynı dosyalara red kararı verdikleri görülmüştür. Meclis soruşturma yetki ve usulünün aslında sadece 'hukuki' olan bir konunun siyaseten kötüye kullanılmasına çok müsait olduğu açıktır.Meclis' in siyasi bir organ olması, partiler arasındaki siyasi çekişmeler Meclis' in yargısal görevine her zaman siyaset gölgesini düşürmektedir.

Sorun anayasanın bizzat kendisinden Kaynaklanmaktadır. Bu nedenle anayasada yapılacak değişiklikle, komisyonun görevi hukukçulardan oluşacak bir yargısal makama verilmelidir. Konu cezai bir alanda olması nedeniyle, suçlamaya konu ceza maddesini incelemeye yetkili Yargıtay Ceza Dairesi'nce yapılıp, Ceza Dairesi'nce hazırlanan iddianame üzerine dava açılabilir.

Bu durumda Meclis' in siyasi karar vermesi tartışmaları biteceği gibi hem de cezai bir konuda daha isabetli karar verilmesi sağlanabilecektir. Gerçekte, suç isleyeni bir Bakan'ın veya Başbakan' ın siyasi nedenlerle hakkında soruşturma açılmaması, veya suçsuz bir Bakan veya Başbakan hakkında siyasi nedenlerle soruşturma açılması 'hukuken' kabulü mümkün olacak şey değildir. Vicdanen de, insani olarak da kabul edilemez.

Ayrıca belirtmek isterim ki, Yüce Divan görevi Anayasa Mahkemesi'nden alınmalıdır. Cezai konularda en uzman heyet, Yargıtay Ceza Daire Başkanlarından oluşan bir kuruldur. Anayasa Mahkemesi içinde ceza hukukuna yabancı üyeler olduğu gibi hukukçu olmayan üyelerde bulunmaktadır.. Üstelik Yüce Divan görevi, Anayasa Mahkemesi'nin asli işiyle de hiçbir ilgisi, yakınlığı olmayan dava türüdür. Uzmanlık isteyen bu tür davalarda hem de bir Bakanı, Başbakan' ı yargılayan bir mahkeme, doğru seçilmelidir. Meclis' in yargısal nitelikteki bu görevi, siyaset tartışmalarından kurtarmam isteniyorsa, en doğru ve gerçekçi çözüm komisyon görevinin Yargıtay Ceza Dairesi'ne verilmesi, keza Yüce Divan görevinin de Anayasa Mahkemesi'nden alınarak Yargıtay'a, Ceza Daire Başkanları Kurulu' na verilmesidir.

8 haziran 2000 akit gazetesinde yayımlanmıştır.

Hacı Ali Özhan