hacialinin websitesi

MİLLETVEKİLİ ADAYLIĞI

1924 Anayasası, milletvekili seçilmeye engel olan suçları; Yabancı devlet resmi hizmetinde çalışanlar, yabancı devlet vatandaşı olanlar, kamu hizmetinden yasaklılar, kısıtlılar, okur yazar olmayanlar ile hırsızlık, sahtecilik, dolandırıcılık, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas suçlarından mahkum olanlar ile sınırlandırmıştır.

1961 Anayasası bu sınırları, askerlik yapmayanları, ağır hapis cezası alanları ve beş yıldan fazla hapis cezası alanları da kapsayacak şekilde genişletmiş ve bu suçlar affa uğramış olsalar dahi milletvekili seçilemezler hükmünü getirmiştir. Affa uğramış olsalar da ifadesi 1801 sayılı kanunla anayasa metninden çıkarılmıştır.

1982 Anayasası mevcut yasaklara, hapis cezası sınırını bir yıla indirerek yasak sınırını genişletmiş, kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma, ideolojik ve anarşik eylemlere katılma ve bu gibi eylemleri tahrik suçlarını da eklemiştir. Ayrıca affa uğramış olsalar bile ifadesini tekraren getirmiştir.

1983 yılında Milletvekili seçilme kanununda, anayasadaki sınırlar zorlanarak biraz daha genişletilmiş ve 158, 159, 169, 312/2 gibi düşünce suçu diye bilinen maddelerde milletvekili olmaya engel görülmüştür.

Bu yasaklamaların olup olmaması gerektiği ciddi bir tartışmayı gerektirir. Ancak egemenliğin oluşumunda, seçmenin siyasi takdir ve tercihinin önüne hukuki engeller çıkarmak yerinde değildir kanısını taşıyorum. Dolayısıyla hiçbir engel olmadan milletvekili adayı olunabilmelidir görüşü çokta yanlış olmayacaktır.

Bazı suçların ve yasakların milletvekilliğine engel olması düşünülse bile, bu suçların mahiyeti ile milletvekilliği görevinin niteliği arasında mutlaka mantıki, siyasi ve toplumsal bir bağ olmalıdır.

Örneğin hükümete hakaret (TCK m.159) etti denilerek 1 yıl hapis cezası almış bir kişinin milletvekili seçilememesi yerinde midir ? Halkı kin ve düşmanlığa tahrik (TCK m.312/2) etti denilerek 1 yıl hapis cezası alan kişinin milletvekili olmaması ne kadar gereklidir ?

Rüşvet almış, hırsızlık, dolandırıcılık, kaçakçılık suçlarının milletvekilliği niteliğiyle ilgili olduğu açıktır. Ancak, hayatının bir döneminde bu suçları işlemiş bir kişiye, yaşam boyu bu hakları yasaklamak kanımca gerekli değildir. Bir dönem kötü hayat sürmüş kişilerin, hiç değişmeyeceklerini düşünerek sürekli hak yoksunluğu yaşaması toplumsal faydayı azaltıcıdır.

1993 yılında DSP 'nin anayasa değişikliği önerisinde "...gençlik heyecanıyla bazı eylemlere katılmış kimselerin bir çoğu, yaşları ilerledikçe yasalara saygılı ve ergin kişiler olabilmektedirler. Onlara ömürleri boyunca milletvekili seçilebilme yasağı uygulamak doğru değildir. Bu hüküm maddeden çıkarılmalıdır" denmiştir. Ayrıca affa uğramış olsalar bile ifadesi 1961 anayasasından çıkarıldığı gibi tekraren maddeden çıkarılmalıdır.

Bu nedenle yüz kızartıcı suçları işleyen kişilerin milletvekili olamayacaklarına ilişkin yasaklar suçun bir defa işlenmesi, tekerrürü ve suç müptelası olma hali gibi ayırımlar yapılarak yasaklamada derecelendirme yapılmalı ve yasaklama mutlaka belirli bir süreye tabi tutulmalıdır. 158, 159, 169, 312/2 gibi düşünce suçları yasak kapsamından çıkarılmalı ve affa uğramış olsalar bile ifadesi anayasadan çıkarılmalıdır.

Av. Hacı Ali Özhan

  İnsan Hakları Mahkemesi   Any.Mah   Danıştay   Yargı   Baro   Araştırmalar   Makaleler  
ana sayfa / main page

   hacialiozhan@hotmail.com    hacialiozhan@mynet.com    hacialiozhan2000@yahoo.com