![]() ![]() |
HAZİNE YARDIMI
Seçim nedeniyle siyasi partilere yapılacak hazine devlet yardımı, normal zamanlardaki miktarın üç katı oranında yapılmaktadır. Yardıma hak kazanan siyasi partilerden DSP, MHP, DYP, ANAP, AKP, SP, CHP ile BBP,ÖDP ve Yurt Partisine 122 trilyon hazine yardımı yapılacaktır.
Bu durumun yardım alan partiler ile yardım almadan seçime giren partiler arasında adaletsiz, haksız bir eşitsizlik yaratacağı açıktır. Anayasaya uygun düzenleme; seçimlere girmeye hak kazanmış bütün siyasi partilere, aldıkları oy oranında yardım yapılmasını gerektirir kanısındayım. Seçimlerde üç kat hazine yardımı yapılması, seçimlere giren her partiye "seçim adaleti" gereği yardım yapılmasını zorunlu kılar.
Hazine yardımına ilişkin hükümlerine baktığımızda, yardım yapılması 1984 yılında kanunla getirilmiştir. İlk haliyle seçim barajını aşmış partilere verilen yardım daha sonra, %7 üzerinde oy almış partilere de uygulandı. Sonra 10 milletvekili olanlara daha sonra da 3 milletvekili olan partileri de kapsayacak şekilde genişletilerek uygulanmaktadır. Seçim dönemindeki yıl hazine yardımı mevcut miktarın üç katı olarak verilmektedir.
Anayasada hazine yardımıyla ilgili bir hüküm yokken, 1995 anayasa değişikliği ile anayasal hüküm olarak düzenlenmiştir. Buna göre, "siyasi partilere, devlet yeterli düzeyde ve hakça mali yardım yapar. Partilere yapılacak yardımın......tabi olduğu esaslar kanunla düzenlenir" demektedir.
Anayasa böyle demesine karşın siyasi partiler kanununda önceki kanun hükümleri değiştirilmediğinden, Maliye Bakanlığı mevcut kanun hükümlerini uygulamaktadır.
Mevcut kanun hükmünün anayasanın getirdiği ölçütlere ne kadar uyduğu ciddi bir tartışma konusudur. İddiam odur ki anayasaya aykırıdır. Anayasaya aykırı kanun hükmü, uyum kanunu yapılmadığı gerekçesiyle, yürürlükte tutulmaktadır. Anayasanın üstün kanun olduğu ve sonraki kanun olması nedeniylede doğrudan uygulanacağı açıktır. Bu durumda anayasayla çelişen, aykırı bulunan kanun hükümlerinin zimmen kaldırıldığını kabülü gerekir. Meclis kanunu değiştirmezse ki yedi yıldır değiştirmemiştir bu durumda, anayasa değişikliğinin bir anlamı olmayacaktır.
Anayasanın getirdiği 'yeterli düzeyde' ve 'hakça' ölçütleri soyut olsa da, doğrudan uygulamaya elverişli bulunmasa da, mevcut kanun hükümleriyle çeliştiği görüldüğünde, Maliye Bakanlığının kanun hükümlerini uygulamaması gerekir. Anayasaya aykırı kanun zımmen yürürlükten kaldırılmıştır ve ortada somut uygulanabilir bir kanun bulunmadığından, hazine yardımını ödemeyerek kanun çıkıncaya kadar depo edilebilir.
Böylece meclisin uyum kanununu bir an önce çıkarması da sağlanmış olacaktır. 2001 anayasa değişikliği üzerine uyum kanunu çıkmadan Yargıtay ve Yerel mahkemelerin çek, mal beyanı gibi ticari konulu suçların cezalarını uygulamaması kanımca isabetlidir. Hukuken aynı değerdeki bu konuda da Maliye Bakanlığı anayasa hükmü uyarınca bir uygulama içine girebilirdi.
SPK de değişikliğin gündemde olduğu bu günlerde, Meclis 1995 anayasa değişikliğinin karşılığı olan uyumlu kanuni düzenlemeyi yapmalıdır. Meclisin hazine yardımı hakkındaki kanun değişikliğini yapmaması halinde, seçimlere girmeye hak kazanmış siyasi partilerimizin idari yargıda dava açabileceklerini düşünüyorum. 3 kasım seçimleri nedeniyle eylül-ekim ayında yapılacak ödemeler nedeniyle ihtiyadi tedbiren yardımın durdurulması dahi mümkün olabilir.
Av. Hacı Ali Özhan 28 eylül 2002 tarihli vakit gazetesinde yayımlanmıştır.
|