hacialinin websitesi

BARAJLI SEÇİMLER

Seçim sistemi ve barajın yüksekliği sürekli tartışılmış ve yakınma konusu olmuştur. Barajın altında kalan partiler, barajı geçtikten sonra ne yazık ki seçim barajının indirilmesine karşı çıkabilmekte veya indirilmesi için gerekli katkı yapılmamaktadır.

DSP nin 1993 yılında hazırladığı anayasa değişikliği teklifinde ileri sürülen görüşlere karşın, ne yazık ki DSP iktidar olduktan sonra baraj konusunda zamanında ve yeterince katkıdan kaçınmaktadır. Teklifte hazırlanan değerlendirmelere aynen katıldığımı belirtir, DSP nin bu görüşlerini, DSP' ye ve diğer partilerin bilgilerine sunmak istiyorum.

"....Maddede seçimlerin eşit oy esasına göre yapılması ilkesi vurgulanıyor. Oysa yürürlükteki adaletsiz seçim sistemi oy eşitliğini ortadan kaldırmıştır. Öyle ki son milletvekili genel seçimlerinde bir parti ortalama 37.000 oyla bir milletvekili seçtirebilirken, bir başka partinin bir milletvekili seçtirebilmek için, bunun on katı yani 375.000 oy alması gerekmiştir.

Yine bu seçim sistemiyle oy dağılımının rast gelmesi durumunda bir partinin yüzde 25-35 arası oyla, mecliste rahat bir çoğunluk elde ederek tek başına iktidara gelebilme hatta Cumhurbaşkanını seçebilme olanağı vardır. Bu kadar düşük bir oy oranıyla tek başına iktidara gelen bir parti tarafından kurulacak Hükümetin, yasal açıdan değilse de siyasal açıdan meşruluğu tartışma konusu olabileceği gibi, böyle bir iktidarca seçilecek Cumhurbaşkanının ulusal birliği temsil edemeyeceği de denenerek görülmüştür.

Yürürlükteki adaletsiz seçim sisteminin bir gerekçesi, siyasal yaşamın iki-üç partiyle sınırlı tutulmak istenmesiydi. Oysa hiçbir yasama döneminde TBMM' de şimdiki kadar çok sayıda parti bulunmamıştır. TBMM' si parti sayısı 10' u aşmak üzeredir. Meclis dışındaki partilerin sayısı da artmaktadır. Üstelik meclis içindeki partilerin yarısı seçim sınavından geçmeksizin yasama organında yer almışlardır.

Yürürlükteki adaletsiz seçim sisteminin bir başka gerekçesi "yönetim istikrarı" sağlanmasıydı. Fakat bu gerekçeyi öne sürenler, bizce çok yanlış bir yorumla, istikrarı hükümette aramaktadırlar. Oysa istikrar hükümet de değil devlette aranmalıdır. Nitekim bazı demokratik avrupa ülkelerinde istikrarlı hükümetler hiç kurulamadığı ve sık sık hükümet değiştiği halde, devlet istikrarı sağlanabilmiştir ve bu ülkeler gelişmelerini sağlıklı biçimde hızlandırabilmiş, demokrasilerini güçlendirebilmişlerdir. Bunu kanıtlayan ülkelerin başında Finlandiya ve İtalya gelir. İtalya da sık sık, Finlandiya da ortalama her yıl hükümet değişir.

Bir başka gerekçe koalisyonların önlenmesiydi. Oysa koalisyonun çoğu kez karşıtlar arasında uzlaşma sağlanmasını kolaylaştırdığı, yine bir çok demokratik avrupa ülkelerinin deneyimleriyle görülmüştür.

Almanya, Avusturya ve İtalya, uzun totaliter rejim dönemlerinin olumsuz etkilerinden, koalisyon hükümetleriyle kurtulmuşlardır. Bu ülkelerde koalisyon hükümetleri gelenekleşmiştir ve demokratik uzlaşma kültürünü geliştirip kökleştirmiştir. Ortalama her yıl hükümet değiştiren Finlandiya genellikle iki partili değil, birkaç partili koalisyon hükümetleriyle yönetilir. Hollanda, Belçika, Danimarka da sık sık koalisyon hükümetleriyle yönetilen ülkeler arasındadır. Bu saydığımız ülkelerden hiç birinde, koalisyonlar yüzünden istikrarsızlık devlet işlerinde aksama, siyasal tıkanıklık veya rejim bunalımı görülmemiştir..."

1982 yılı koşullarında oy eşitliğine aykırı seçim sistemi ile %10 seçim barajının, 2002 yılı Türkiye gerçeklerine uymadığı, haksızlık ve mağduriyetler yaratarak demokratik sistemi zedelediği, artık çok net görülmektedir.

Bu sistemin amacına rağmen çok partili meclis ve koalisyon hükümetlerinin oluşumu engellenememiştir. Türkiye 1960 yılından bu yana çoğunlukla koalisyonlarla yönetilmiştir. 1961 yılında kurulan AP-CHP koalisyonu 8 ay, CHP-YTP-CKMP koalisyonu bir buçuk yıl sürmüş, AP-YTP-MP-CKMP koalisyonundan sonra 1974 yılında CMP-MSP koalisyonu bir yıl 4 ay sürmüştür.199l yılından sonra kurulan SHP-DYP koalisyonu 4 yıl sürmüş, 1995 seçimleri sonucu bir yıl süreli DYP-RP koalisyonundan sonra, ANAP-DSP-DTP koalisyonu kurulmuştur. 1999 seçimlerinden sonra kurulan ANAP-DSP-MHP koalisyonu 3 yıl sürdükten sonra erken seçime gidilmiştir.Her seçim döneminde koalisyon deneyimleri, koalisyonlardan kaçmayı değil aksine uzlaşma ve dayanışma gerektirdiği için faydalı sonuçlar çıkardığı için tercih dahi edilmelidir. Bundan sonraki dönemlerde de koalisyonların oluşması pek muhtemeldir.

Bu seçim sistemi ve barajı ile amaçlananı sağlayamadığından değiştirilmesi hukuki, siyasi ve toplumsal bir gerekliliktir. Avrupa Birliği sürecinde, diğer ülkelerdeki seçim barajlarıyla yakınlığı olan olan bir baraj oranının, hatta barajsızlığın ve seçim sisteminin tercih edilmesi ihtiyaçtır. Bu ihtiyacı, 3 kasım seçiminden sonraki TBMM, gündeminin ilk maddesinde yer vererek karşılamalıdır.

Av. Hacı Ali Özhan

  İnsan Hakları Mahkemesi   Any.Mah   Danıştay   Yargı   Baro   Araştırmalar   Makaleler  
ana sayfa / main page

   hacialiozhan@hotmail.com    hacialiozhan@mynet.com    hacialiozhan2000@yahoo.com