hacialinin websitesi

SERBEST SEÇİM

Anayasada, seçimlerin serbest oy ilkesine uygun yapılması belirtilmiştir. Serbest oy ilkesi, adayların serbestçe tespitini, özgür propaganda yapılmasını ve seçmenin dilediği milletvekilini seçebilmesini gerektirir. Bu üç aşamadaki her türlü engel seçimlerin serbest olmadığı anlamına gelir. İnsan Hakları Mahkemesi de serbestlik oy ilkesini, aday olmak, oy kullanmak, propaganda özgürlüğü kapsamında değerlendirmektedir. Bu kuralın istisnaları olması gerektiği savunulabilirse de bunun makul, meşru, amaçla orantılı ve hakkın özünü zedelemeyecek sınırda olması gerekir. Milletin kendisini yönetecek vekilleri seçerken, sınırlamaları bizzat milletin kendisine vermek gerektiğinden, işin niteliği gereği bu konudaki her türlü mevzuat sınırlamasının "egemenlik ve milli irade" kavramına aykırı olduğu kanısındayım.

3 kasım seçimlerinin "serbestlik ilkesine" uygun olduğunu söylemek zordur. Serbest oy ilkesi konusunda Anayasa Mahkemesi "seçmenin hiçbir yasadışı el atmaya, baskıya, tek yanlı etkiye kapılmadan oyunu kullanmasını, oy kullanmayı etkileyecek, seçmenin özgür iradesini saptırabilecek her tür etkileme dolaylı da olsa, olumsuz tek yanlı etkiye açık tutacak her girişimin baskı olacağından önlenmesi gerekir" değerlendirmesini yapmıştır. Seçimlerde adayların, hiçbir ceza yaptırımına uğramadan her türlü düşüncelerini söylemeleri bu ilkenin kapsamı içindedir. İyi, kötü, zararlı, faydalı, tehlikeli vb. gibi nitelemelerle bazı adayların düşüncelerini yasaklamak, cezai yaptırıma bağlamak adayların propaganda özgürlüğünü sınırlamaktadır.

3 kasım seçimlerine giderken, partilerimizin tamamı milletvekili adaylarının büyük çoğunluğunu ön seçimle değil, merkez yoklaması ile tespit etmişlerdir. Yani parti genel merkezlerinin sundukları listedeki sıralara göre adaylar seçime girmektedir. Yani adayların tespiti serbestçe oluşmamıştır. Diğer yandan seçmen oyunu ancak bir partiye verecek, her hangi bir adayı tercih edemeyecektir. Adaylar yaptığı genel merkez sırasına seçmenin müdahalesi kabul edilmeyecektir. Demokrasiye uygun olan tercihli sistemdeki, seçmenin doğrudan adayı tercih imkanı bu seçimlerde verilmemiştir. Dolayısıyla seçmen serbestçe oyunu kullanarak istediği adayı isim olarak seçememekte, ancak bir parti tercihinde bulunabilmektedir.

Anayasa Mahkemesi bir kanun maddesini yorumlarken, "...önseçimin yasaklanması yurttaşların oy hakkını olumsuz yönde etkileyecektir. Seçmenin siyasi partiyle birlikte temsilcisini de seçmek konusunda sahip olduğu yetkiyi kısıtlamak, demokratik olmayan bir yöntemle saptanmış adaylara oy vermek zorunda bırakmak, daha demokratik saptama yöntemi için seçenek tanımamak oy hakkını zedeler. Milletvekillerini seçmenin ilk koşulu adayları saptamak olduğuna göre ön seçimin yasaklanmasıyla oy hakkının zedelenmesi kaçınılmazdır. Bu durumun anayasanın seçme ve seçilme hakkına açık bir aykırılık oluşturduğu ortadadır..." gerekçesiyle iptal kararı vermiştir.

1920 den 1931 yılına kadar üç seçim için, CHP'nin milletvekili sayısı kadar tek listeli adaylar ile 1931-1946 yılları arasında uygulanan dört seçim için CHP tek listesinden milletvekili sayısından fazla aday gösterilerek seçim yapılmıştır. Mevcut sistem ile tek partili dönem arasında, yalnızca parti sayısının çokluğundan başka bir fark yoktur.

Önseçim ve tercihli sisteminin, halkın katılımını artırıp, çoğulculuğu sağlayacağından demokrasiye daha uygun olacağı açıktır. Uygulamadaki yanlışlar, bu esaslardan vazgeçmeyi değil aksine olumsuzlukları önleyici tedbirlerle daha da geliştirmeyi gerektirir. Adayların tespiti, özgür propaganda ve istenilen adayı isim olarak seçme hakkı bulunmadığından anayasanın aradığı serbest oy ilkesinden uzak bir seçim yaşayıp, ne yazık ki liderlerin vekillerini seçerek demokrasicilik oyununa devam edeceğiz.

Av. Hacı Ali Özhan

  İnsan Hakları Mahkemesi   Any.Mah   Danıştay   Yargı   Baro   Araştırmalar   Makaleler  
ana sayfa / main page

   hacialiozhan@hotmail.com    hacialiozhan@mynet.com    hacialiozhan2000@yahoo.com