Barışı gerçekten isteyenler kazandı. Meclis' te sürpriz de olsa tezkere reddedildi. Red kararı veren milletvekillerini, barış adına tebrik etmek gerekir. Red oyu veren Başbakan yrd. Ertuğrul Yalçınbayır'ı, Bakanlardan Mehmet Aydın'ı, Beşir Atalay'ı, Erkan Mumcu'yu, Zeki Ergezer'i, Güldal Akşit'i, Reçep Akdağ'ı gerçekten kutlamak gerek.
Abdurrahman Dilipak'ın son bir aydır sürekli bu konuyu anlatan makaleleri ile Dilipak ve Şanar Yurdatapan' ın emekleri, meclis ziyaretleri, sonucu değiştirmekte önemli derecede etkili oldu. Bu arada Tercüman' dan Gülay Göktürk ile Radikalden Nuray Mert'inde barış isteyen güzel ve etkili yazılarını da belirtmek gerekir.Vakit gazetesindeki bütün yazarların barış isteyen çığlıkları ve birinci sahife başlıkları, sonucu etkileyen ağırlığa sahip oldu. İslami kesimin protesto gösterileri, sosyal demokrat ve sosyalist sol kesimin gerçekten barışı sahiplenmesi ciddi bir kamuoyu yarattı. Ankara mitingi gerçekten muhteşemdi. Barış için savaşanlar, gerçekten kutlanmayı hak ettiler.
Barış isteyenler deyince, sanki savaş isteyen varmış gibi diyerek itiraz edilmekte. Aslında savaşı isteyen kimse yok. Barışı az isteyenler ile çok isteyenler diye ayırmak mümkün. Her iki kesimin gerekçeleri, iddiaları yeterince söylendi. Bu tartışmalar eskide kaldı. Bundan sonra olacaklarla, ileri sürülen tahmini iddia ve gerekçeleri, yeniden test etmek faydalı olacaktır. Savaşa yardımcı olalım diyenlerin bu teste ihtiyaçları var. Özellikle bazı gerekçelerin, ABD merkezli üretilip, kurgulandığı iddiaları şimdi bir kez daha düşünülmelidir.
AK Parti hükümeti yaralandı. Parti yönetiminin grup kararı almaması ve red sonucunu demokratik olgunlukla karşılaması önemli görülmelidir. Sonuca saygılı olmak, aynı koşullarda, aynı tezkereyi yakın tarihlerde yeniden gündeme getirmemekle mümkün olur. Nitekim AK Parti yönetimi yakın tarihte tezkerenin gündeme gelmeyeceğini açıklamıştır.
Konuyla ilgili olmasa da, Bakanlar Kurulunun oy birliği şeklinde karar almak zorunda olması, gerçekten hukuki, siyasi, ahlaki bir sıkıntıya neden olmaktadır. Öneminden dolayı kısaca değinmek istiyorum. Anayasada, kanunda Bakanlar Kurulunun oy birliği şeklinde karar alması zorunluluğu yoktur. Bir kurul çalışmasında her konuda oybirliği sağlamak gerçekten zordur. Bazı konularda farklı görüşler, doğal olarak çıkacaktır. Hükümetin tek başına hukuki sorumluluğu yoktur. Ancak Başbakan' la ilgili Bakan' ın birlikte sorumluluğu vardır. Dolayısıyla Hükümetin çoğunluğunca benimsenen bir metne, karşı çıkan bir Bakan'ın, mutlaka imzalamak zorunda olması, gerçekten kabul edilemez bir uygulamadır. Bu tezkerede bir kez daha görülmüştür ki, barış isteyen Bakanlar, tezkereyi imzalamışlar ancak Mecliste 'hayır' oyu vermek zorunda kalmışlardır. Bakanlarımızı 'ahlaken' zorlayan bu uygulama, kanuni bir ihtiyaçta olmadığından değiştirilmelidir.
Hacı Ali Özhan
Bu makale vakit gazetesinde ........ 2003 tarihinde yayımlanmıştır.