hacialinin websitesi

TEZKERE SAVAŞI

Tezkerenin kabul edilmemesinden sonra, basının bir kısmı, 'hayır' ın karşılığı olan zamları ve reddin kayıplarını sıralayarak, ikinci tezkerenin getirilmesini tahrik ettiler. Hiçbir koşulda değişiklik olmamasına rağmen, sn. Erdoğan' da ikinci kez getirilebileceğini açıkladı. Şimdi ikinci tezkere bekleniyor. Önlenemeyecek olunduğu iddia edilen savaşa destek verenlerin, bekledikleri olacak gibi.

Tezkere yeniden gündeme geleceğine göre, yeterince tartışılmasına karşın, mecburen üzerinde durmak gerekiyor. İki tarafın anlaşılabilmesi için tartışmaya bazı sorularla bakalım. 'savaş mutlaka çıkacaksa masada yer almak için girelim' diyenlerin gerekçeleri biliniyor. Gerekçelerin başında yer alan, Kuzey Irakta Kürtlerin ve Türkmenlerin bulunmadığını varsaydığımızda, Amerika' ya yardım etmek gerekir mi ? Kürdistan devleti kurulması gibi bir konu yoksa, Türkmenlerle ilgili bir kaygı olmadığında, yani Irak'ta yaşayan Kürt ve Türkmen hiç olmadığı takdirde, Türkiye' nin tavrı ne olmalıdır ? Bu gerekçeleri yok varsaydığımız da, Türkiye' nin Amerika' ya yardımı savunulabilir mi ? Savaşa destek verelim diyenlerin elinden bu gerekçeler alındığında, bir kısım evetcilerin oyları değişecektir.

Bu değişikliğe neden olan bu iki konu üzerinde biraz duralım. Kuzey Irak'ta ilan edilmiş bir Kürdistan devleti zaten varsa veya Amerika ileride böyle bir devleti kurmak isterse ve buda önlenemeyecekse, güya Kürdistan'ın kurulmasını önlemek için, savaşa girmek nasıl gerçekçi görülebilir. Sn. Mustafa Erdoğan hocamın Tercüman gazetesindeki makalesinde belirttiği üzere, Türkiye'deki demokratik düzey gelişmiş olsaydı acaba Kuzey Irak'ta Kürdistan'ın kurulmasına nasıl yaklaşılırdı ? Türkiye' nin Türkmenlerle ilgisi 'insani' içerikte ise, bunu savaşa bağlamanın ne ilgisi olabilir ?

Başka bir ülke sınırlarındaki halkın kendi kaderini tayin hakkı, bizi doğrudan nasıl ilgilendirebilir, üstelikte savaş sebebi sayabilir. ? Kuzey Irakta taki Kürtlerin kaderini tayin hakkına karşı çıkan Türkiye, Türkmenlerin kaderini tayin hakkını savunduğunda, dürüstlük açısından demokratik çelişkiye düşmüş olmaz mı ? Ulusal çıkar bu çelişkide midir ?

Amerikanın dünyayı yeniden dizayn etme çabaları, Irak'tan sonrada başka ülkelere saldırması planları, Amerikan sermayesinin savaş isteyen ihtiyaçları ve petrol hedefleri biliniyorsa, Amerikanın gerçekten Saddam'la sınırlı amacı olduğuna inanılabiliyor mu ? Dünyayı kimyasal silahlardan arındırmak ve Irak'a demokrasi getirmek kim Amerika kim ? Her halde cevap vermeye bile gerek yok.

Amerika, Dünya Bankası ve İMF aracılığıyla ekonomimize müdahale edip, piyasası sarsıcı olabilir korkusu yanında, faizsiz kredi verilecek beklentisinden bahsedilmesi, her halde ayıplanacak bir gerekçedir. Savaş gibi insanların öleceği bir konuda, para hesabı yapmak veya ülke çıkarı gibi maddi değerlerle yaklaşmak, insanı utandıracak bir şeydir. Kaldı ki yardım diye bahsedilen miktarlar, savaş gibi bir konuyla parelellik kurulacak miktar olmaktan da uzaktır. Toplumsal onur ve özelliklede Türk toplumunun onuru kaç parayla değiştirilebilir ? Bu tezkerede toplumsal onurun satılığa çıkarılmasına izin verilip verilmemesi oylanacaktır. Sn. Erdoğan tarihte iz yapacak bu konuda, her halde yanlışı tercih edecek.

Hacı Ali Özhan

Bu makale vakit gazetesinde 15 mart 2003 tarihinde yayımlanmıştır.

  İnsan Hakları Mahkemesi   Any.Mah   Danıştay   Yargı   Baro   Araştırmalar   Makaleler  
ana sayfa / main page

   hacialiozhan@hotmail.com    hacialiozhan@mynet.com    hacialiozhan2000@yahoo.com