![]() |
MGK KALDIRILMALI
Avrupa sisteminde, seçilmişlerin görev alanına, sivil iradeye etkileyici müdahale sayılabilecek veya bu çağrışımı yapabilecek kurumsal yapılar aykırı olarak görülmektedir. Nitekim AB yetkilileri bu konuda çok sık hatırlatmalar yapmışlardır. Nihayet Avrupa Birliği Parlamentosu, beklenildiği gibi MGK'nın uzun vadede kaldırılması yönünde karar aldı. MGK' nın statüsü tartışmaları artık ertelenmemeli, demokratik açıdan ve Avrupa sistemi yönünden objektif olarak değerlendirilmelidir. Bu konuda anayasa değişikliğinin bir an önce yapılması artık somut ve acil ihtiyaç haline gelmiştir. Gerek TSK, gerekse Hükümet bu konudaki önerileri değerlendirip, Avrupa sürecine uygun bir karar almalıdır.
Cumhurbaşkanlığının başkanlığında, en üst komuta heyeti ile Başbakan ve bakanlardan oluşan MGK' ya; demokratik açıdan haklı bazı eleştirilerin getirilmesi çok normaldir. Bir kere sivil üyeler ile asker üyelerin bir arada bulunduğu böylesine yüksek bir kurulun varlığının, demokratik sistem içinde görülmesi zordur. Milli güvenlikle ilgili alt derece ve teknik kurulların bulunması normal görülebilir, ancak en üst derecede MGK gibi bir kurul oluşması demokrasilerde normal kabul edilmez. Diğer yandan Cumhurbaşkanı ile Başbakan'a bağlı olan ve bu makamlarca seçilip atanan kişilerle birlikte, eşit oya sahip bir kurulda bulunması Yürütme kuvveti sistemine uygun düşmeyecektir.
Yine MGK, Hükümete tavsiyelerde bulunan bir kurum olarak kurulmuştur. Tavsiyede bulunmak, bir üst organ olmayı gerektirir. Tavsiyede bulunabilmek, muhatabı olan kurumun aşağıda olduğunu mantıken kabul etmeyi gerektirir. Ayrıca kim kime tavsiyede bulunuyor. MGK üyesi sivil üyeler; zaten Hükümetin başı ve üyesidirler. Hükümet kendi kendine tavsiyede bulunamayacağına göre, pratik olarak ancak Cumhurbaşkanı ve asker üyelerin tavsiyeleri Hükümete iletilmiş olmaktadır. Tavsiye edilen konular Hükümetin ve hepimizin benimsediği öneriler olsa da, bu görüntü demokratik sistemle çelişmektedir.
Anayasa madde gerekçesinde MGK' nın görevi, ülkenin genel siyaseti ve milli güvenlik siyasetinin tayini ve tespiti olarak belirtmektedir. Savunma siyaseti, milli güvenlik gibi konular siyasi kavramlarla yakın ilişki içindedir. Ancak bu kavramlar, ülkenin yönetim sistemi ve siyaset tercihlerinden ayrı bir alana denk düşerler. Konu kendine özgü teknik bir konudur ve demokraside askerlerin görevi, diğer kamu kurumlarının görevlerinden farklı değildir. TSK, iç ve dış güvenlik konularında, askeri amaç ve stratejilerinde, silahlı kuvvetlerin ihtiyaçları gibi teknik konularda, önerilerini usulü çerçevesin de, üst amiri bulunan Başbakana ve Milli Savunma Bakanına iletebilir. Zaten bu konularda görevli kurul, silahlı kuvvetlerin en üst komuta heyetinden oluşan 24 üyeli Yüksek Askeri Şura' dır.
Bu nedenlerle MGK' ya sistem içinde teorik ve pratik bir ihtiyaç yoktur. Kaldırılması bir yönetim boşluğu doğurmayacaktır. Başbakan'ın başkanlığında oluşan ve Milli Savunma Bakanının bulunduğu Yüksek Askeri Şura toplantısında askeri konularda ki ihtiyaç ve tespitlerini dile getirip önerilerde bulunmaları mümkündür.
2002 yılında yapılan anayasada yapılan, Başbakan yardımcıları ve Adalet Bakanı kurala dahil ederek sivil üyelerin artırılması, öncelikle dikkate alınır yerine "değerlendirilir" denilmesi ve kararların tavsiye niteliğinde olduğu vurgusundan ibaret değişiklikler yeterli değildir. Demokrasi yönünden itiraz edilmesi yanında, Avrupa'ya girişte uzun vadede mutlaka kaldırılacağına göre, şimdiden kaldırılması ülkemize zaman kazandıracaktır. Asker üyelerin, bu konuda Avrupa sistemine uygun karar verilmesini kolaylaştırmaları ülke yararına olacaktır.
Hacı Ali Özhan
Bu makale 7 haziran 2003 tarihli vakit gazetesinde yayımlanmıştır.
hacialiozhan@hotmail.com ı
hacialiozhan@mynet.com ı
hacialiozhan2000@yahoo.com