![]() |
ASKER GÖNDER---ME
ABD Irak işgalinin altından kalkamayacağını anlayınca, diğer devletlerden yardım istiyor. Türkiye' den de yardım talebinde bulunmasıyla konu Hükümetin gündemine girdi. Hükümet üyelerinin çoğu ve özellikle de Tayyip Erdoğan Irak savaşı
başlarken asker göndermek istiyordu. Öngörülemeyen ihmalin sonunda Meclis tezkereye küçük bir sürpriz farkla red dedi. Bu sonuçta Abdurrahman Dilipak ve Şanar Yurdatapan'ın büyük emekleri geçtiğini burada belirtmeliyim. Kabul sonucu çıkar ihtimaline binaen İskenderun Limanında bekleyen ABD askerlerinin geri dönüşleri ve ABD' nin saldırı planlarında değişiklik yapması önemli bir tarihi vakıa oldu. Bu Meclisin beklenmedik red kararı başta Avrupa ülkeleri olmak üzere bir çok ülkede olumlu karşılandı. Bu yorumlar Türkiye'nin saygınlığını, ulusal onurunu artırdı. ABD' nin yanında Irak Savaşına girilmesini ulusal çıkar adına savunanlara aksine girmeyerek ulusal onur ve ulus çıkarının savunulduğu gösterilmiş oldu.
Irak işgalinin başında asker göndermeyen Türkiye' nin, şimdi hiç göndermemesi gerekir. Bir kere ABD ve İngiltere' nin Irak'ı işgal ettiğini kabul etmeliyiz. Şu an Irakta işgalci güç olarak bulunanlar, güya Irak' a özgürlük getirecek ve insan haklarını güvenceye alacaklardı. Bu gün aksine işgal gücü olarak Irak'ta her gün herkesin insan hakkı ihlal ediliyor ve ciddi anlamda yaşam hakkı tehlike altında. Irak'ı ziyaret eden sn. Yalçın Doğan, ABD askerlerinin kendilerine saldırı yapılacağı korkusuyla herkese saldırıya hazır beklediğini bizzat yaşayarak görmüş. Milyonlarca Irak'lı ABD terörünün tehdidi altında zulüm görüyor.
ABD ve İngiltere'nin bundan sonra yapması gereken şey Irak'ı Birleşmiş Milletlere teslim ederek, BM' nin emri altında güvenlik hizmeti vermektir. İşgal eden devlet olması nedeniyle Cenevre sözleşmesinin gerektirdiği işgalci rejimine uygun davranmaktır. Türkiye' nin; asker göndererek işgalin devamını sağlamak yerine işgalin sona erdirilerek Irak'ın BM teslimine çalışması gerekir. Ancak BM kararları doğrultusunda sadece güvenlik amaçlı asker göndermeyi kabul edilebilir. Cumhurbaşkanının uluslar arası meşruiyet yaklaşımı da bunu gerektirir.
Bundan sonra asker gönderilmesi, işgale katılmak anlamına gelecek ve Irak'ta başlayan sokak çatışmalarına, gerilla tipi saldırılara girmek demektir. SHP Genel sekreteri sn. Fikri Sağlar'ın ifadesiyle, işgal ortaklığının yanı sıra işgalciyi korumak askerlerimizi şehir gerillası yapmak olacaktır. Ne zaman biteceği belirsiz, boyutları ve kapsamı büyümeye dönük böyle bir çatışma ortamına Türkiye' nin girmesi lehine değildir. Hem de haksız olan ABD' nin yanında bulunmak 'ulusal onuru' zedeleyecektir. Ulusal çıkar adına ABD' nin yanında bulunulmasını önerenler; ABD'nin dostu olmak yanında Türkmenlerin lehine kazanımlar sağlanmasını, Kuzey Irak'ta Kürdistan kurulmasını önlemek gibi faydalardan bahsediyorlar. Bu gerekçeler ahlaki olmadığı gibi konu Kürdistan ve Türkmenler değilken ABD işgalinden böyle bir sonuç beklemek "fırsatçı" bir yaklaşımdır. Asıl olan onurlu yaklaşım, Türkmenleri ve Irak Kürtlerini düşündüğümüz gibi diğer Irak'lıları da düşünerek insan hakları kavramında ahlaki bir sonuç almaya çalışmalıyız.
Ulusal çıkar duygular yerine menfaatler üzerine kurulur diyenlere, bırakınız öyle ulusal çıkarınız olmasın demek çok mu hümanist olur. Ahlaka aykırı insani duygularımıza karşı bir ulusal çıkarı kabul etmemeliyiz. Kaldı ki ulusal çıkarın menfaatler üzerine kurulduğunu sanmıyorum Milliyetçilik duygularını gizlemek için savunma amaçlı söylendiğini düşünüyorum. Başka ülkeler ulusal çıkarı menfaat üzerine kursa da biz kurmamalıyız. Ulusal çıkarın paradan, maldan, mülkten geçmediğini aksine ahlaktan, insanlıktan geçtiğini gösterelim.
ABD ve İngiltere'nin kimyasal silahlar yalanı zaten açıkça anlaşılıyordu. Şimdi kesinleşti. Irak'a insan hakları, özgürlük getirmek yalanı da zaten inandırıcı değildi. Irak halkına terör uyguladıkları da her gün görülüyor. Böyle bir işgalci güce yardımcı olmak uzun yıllar Türkiye'yi utandıracaktır. Türkiye asker göndermezse bu onurlu tutumu nedeniyle takdir edilecek, asker gönderirse sonu bilinmez kanlı bir maceraya girmiş olacaktır.
Hacı Ali Özhan
Bu makale 16 temmuz 2003 tarihli vakit gazetesinde yayımlanmıştır.
hacialiozhan@hotmail.com ı
hacialiozhan@mynet.com ı
hacialiozhan2000@yahoo.com