![]() |
ARAZİDE VERİMLİLİK
Başbakan işgal edilmiş ormanların satışını düzenleyen kanunun iadesi üzerine Cumhurbaşkanına aynen geri gönderileceğini söyleyerek kanuna verdiği önemi ve konunun takipçisi olduğunu gösteriyor. Başbakan ve Bakanın yaptıkları önceki açıklamaları da ısrarlı olunduğunu gösteriyordu, ancak konu Cumhurbaşkanının vetosuyla uzuyor. İşgal edilmiş ormanlar, hazine arazileri konusu aslında çok boyutlu sosyal bir yaradır. Sosyal demokratlar ve eğer hala öyleyse ! CHP' nin sosyal konuların çözümleriyle yakından ilgilenmesi gerekirken, çözüm çalışmalarını engellemek "sosyal kavramı" ile açık bir çelişkidir. Çevre, doğa gibi kavramlara sol kültür yanıyla bakılıp konuyu "ormanların satışı" gibi farklılaştırarak karşı çıkmak makul, ancak Hükümetinde ısrarla belirttiği gibi buralar orman vasfını yitirmiş ve vatandaşlarca işgal edilmiş, halen de işgal edilen araziler. Bu fiili sosyal durumun nasıl çözüleceği sorusuyla konuya bakmalıyız. Fiili işgal devam etsin mi ? etmesin mi ? Devam etmesin diyenler on binlerce konutun, sosyal tesisin yıkılmasını istiyorlar mı ? Bu işgalin nasıl sona ereceğini söylüyorlar mı ? Hayır. Sosyal demokratlar ve kanuna karşı çıkan CHP, mevcut işgalcilere ait binaların yıkılmasını ve haklarında suç davaları açılmasını istiyorlarsa, kendi içinde tutarlı olurlar. Ancak bunu da istemedikleri görülüyor. Önerileri çarpıtarak işimize gelen popüler demogojilerle halkı yanlış bilgilendirmek "dürüst" olmaz. Hükümetin önerisine karşı çıkar gerçek fikrinizi söylersiniz, ancak dürüst olmak da herkesten beklenir.
AK Parti hükümeti samimi olarak bir şeyler yapmaya çalışıyor. Halk da bu nedenle umutlanarak büyük oranda oy verdi ve bunu bekliyor. Hangi siyaset tercihinde olursak olalım, Hükümetin olumlu projelerine destek vermek hepimizin yararına olacaktır. Kurnaz muhalefet oyunlarıyla demogojiler yapmak hiç birimize kazandırmaz. Olumsuz eleştirilerimiz de dürüstçe, hak ve makul sınırlar içinde olursa hepimizin faydasına olacaktır. Örneğin, orman mafyasının işgal ettiği arazilerin nasıl korunacağı için öneriler geliştirelim. Ormanların, doğanın, yeşilin, çevrenin korunması yönünde yeterli, gerçekçi öneriler içeren kanun değişiklikleri yapılmasını savunalım. İşgalci durumunda olan gecekondu sahiplerinin konut sorununun çözümü için somut projeler düşünelim. Böyle düşüncelerle ormanlarımızdaki mevcut işgalin çözümü için samimi arayış içinde bulunmak Hükümeti de etkileyip yönlendirecektir.
Bu vesileyle belirtmek isterim ki; Milli Eğitim Bakanlığının şehir merkezlerinde kalmış ve büyük miktarlar tutacak okul arsaların satışı fikri de çok güzel düşünülmüş süper bir öneridir. Gerçekte Büyükşehirlerimizin merkezlerinde kalmış okullarımızın arsa değeri Hazine bütçesinde önemli bir kalem oluşturabilecek büyüklüktedir. Bu okullar merkezde bulunmaları nedeniyle sağlıklı eğitim koşullarına da uygun değildir. Kent merkezinin ulaşımını ciddi derecede zorlaştırdığı gibi öğrenciler mecburen servis araçlarıyla çevre mahallelerden ulaşım sorunu yaşarak gelmektedirler. Yine Okul etrafında bulunan işyerleri, insan kalabalıkları okulun eğitim işlevine, öğrencilerin sosyal gereklerine uyumlu olmamaktadır. Başta Ankara, İstanbul, İzmir olmak üzere bir çok ildeki bu okullar satılarak ciddi kaynaklara ulaşılabilir. Bu kaynaklarla eğitim sorunu kökünden çözülerek gerçek bir eğitim reformu yapmak mümkündür.
Yine okul gibi, cezaevleri, askeri kışlalar, resmi dairelerin satışı da düşünülmelidir. Örneğin Ankara'daki Merkez Kapalı Cezaevinin arsası büyük miktarlarda kaynağa dönüşebilir. Bu miktarın onda biriyle ulaşımı rahat, standartlara uygun bir cezaevi yapılabileceği gibi kalan onda dokuzluk oranla da adalet hizmetinde ciddi yenilikler yapılabilir. Böylece hem cezaevleri hizmetin gereklerine uygun kalite yüksekliğine kavuşacak hem de adalet hizmetinin kalitesi yükselecektir. Türkiye'deki bütün cezaevleri bu yönden incelenip yenileşme sağlamak mümkündür. Çankaya ve Kızılay civarında bulunan çok sayıda resmi kuruma ait binalar satılabilir. Elde edilen kaynağın küçük kısmıyla binalar yapılarak hizmet daha kaliteli olarak çevre semtlere yayılacak, hem de önemli oranda kent ulaşımı rahatlayacaktır. Bakanlıklar ve Anıttepe bölgesinde bulunan askeri kışlaların arsa değeri Hazine bütçesinde büyük bir kaynak oluşturacaktır. Bu arazilerin üzerinde çok sayıda binada bulunmadığından önemli bir israfta yapılmış olmayacaktır. Şehir merkezinde askeri kışlaların bulunması hizmetin gerekleri açısından yerinde olmadığı gibi böylelikle standartlara uygun yeni modern kışlalar inşa edilmesi imkanı doğmuş olacaktır.
Ayrıca Türkiye arazisinin yüzde otuzu tarıma elverişli, yüzde on kadarı da yerleşim olarak kullanıldığında geriye kalan yaklaşık yüzde altmış oranındaki büyük bir arazi kitlesi dağlık, taşlık, tepelik, kıraçlık olarak tamamen boş bir şekilde bulunmaktadır. Önemle belirtmek isterim ki; bu alanlar bölge köylülerine veya istekli vatandaşlara, buraların tarıma elverişli hale getirilmesi şartıyla uzun yıllar kiralanarak projelendirilebilir. Örneğin 49 yıllığına bir dağlık-tepelik-taşlık boş duran bir arazinin tarıma açılma projesi dahilinde sosyalleşmesi ülke için bir kazanç olacaktır. Atıl bekleyen hiçbir getirisi olmayan dağlar, kayalıklar, kıraç alanlar toprağa uygun türde işlenebileceği gibi çok sayıda dinlenme tesisleri, büyük parklar, çiftlikler, spor tesisleri, sosyal tesisler hatta ticari, sanayi işletmeleri kurularak ekonomik değere dönüştürülebilir. Bu proje işsizliği azaltacağı gibi, dağlık alanların toprak örtüsüne göre ağaçlandırılması, çevre güzelliği ve doğa zenginliği de sağlayacaktır. Tabi ki hayvanlar dünyası içinde yeni yaşam alanları olacaktır.
Kısaca Türkiye genelinde şehrin merkezinde kalmış kamuya ait binalar tespit edilerek, tarih, kültür ve sanatsal yapılar dışında satışının yapılmasıyla hizmetin kalitesi artırılabilir. Bu yolla temin edilecek kaynakla, yaklaşık 200 milyar dolar civarındaki dış borç-faiz ve 100 milyar dolar iç borç-faiz sarmalından çıkılabilir. Türkiye'nin belini büken borçlardan tümden kurtularak ekonomik bağımsızlık sağlanabilir. AK Parti de bu çapta bir canlanma-dirilme isteği var. CHP ve parlamento dışı diğer partilerde bu canlanma-dirilme isteğine katılmalıdır. Hatta öncülük ederek AK Partiyi zorlamalıdırlar.
Hacı Ali Özhan
Bu makale 23 ağustos 2003 tarihli vakit gazetesinde yayımlanmıştır.
hacialiozhan@hotmail.com ı
hacialiozhan@mynet.com ı
hacialiozhan2000@yahoo.com