hacialinin     YÜRÜTME SİTESİ

BANKA TEMİNATI

Başbakan sayın Erdoğan, bankalara verilen hazine güvencesinin kaldırılacağını açıkladı. Halkın kızgınlıkla beklediği bu kanun değişikliği nihayet bu yasama döneminde yapılabilecek. En son İmar Bankası ile el konulan diğer bankalara devletin ödediği miktar 56 milyar doları bulmuş. Bu miktar bütçeyi sarsacak büyüklüktedir. Dış borçların yaklaşık dörtte biri büyüklüğünde bir miktar. Önemli ve çok sayıda yatırıma yetecek büyüklükteki bu miktar sonuçta banka sahibi 50 aileye servet olarak verildi. Hem de yoksulluk sınırı altında yaşayan memuruna yüzde 13 den fazla zam veremeyen bir devlet tarafından. On milyondan fazla işsizin istihdam beklediği bir ülkenin devleti tarafından. Adalet hizmetleri için binde 7 ---ki Adalet Bakanı bütçeden yüzde 3 istiyor--- gibi küçük oranlarda ki bütçeyle adalet hizmetleri veren devlet tarafından. Kısaca aç, açık, yoksul bir devletin 56 milyar dolar gibi bir miktarı adeta çöpe atma savurganlığı, milletin moralini bozuyor, devlete güveni azaltıyor, millet dayanışmasını azaltıyor. Hatta millet bütünlüğünü zedeleyip parçalayıcı etki yapmaktadır.

Parasını rastgele harcayan devletin yöneticileri, ABD den alınacak 8.5 milyar dolarlık kredi için yoğun çalışmalar yapıyorlarmış. Bu kredi dört taksit halinde ve ilk taksidi olan 2.1 milyar dolar gözden geçirme dönemi sonunda verilecekmiş. Bu kredi ABD ve dış finans kuruluşlarına olan borçlara öncelik verilerek, yalnızca devletin borçlarını ödemek için kullanılacakmış. Keza Türkiye'nin Irak için ABD ile işbirliği yapması şartına bağlıymış. Üstelik bu bir kredidir ve faiziyle birlikte geri ödenecektir. Bu şartlar içinde kredi bulup borçlanarak ayakta duran devletin, 56 milyar doları fuzuli bir işlemde harcaması ne kadar basiretlidir.? Ne kadar ülke yararınadır ? Adalet Bakanı sayın Çiçek, "bankaların içi boşaltıldı, bu boşaltma sonucu hepimiz gelirlerimizden 56 milyar doları ödüyoruz. Kime? Bankanın içini boşaltan bir avuç insana" diye haklı olarak yakınarak isyan ediyor.

Bankanın müşterisine olan borcuna devlet neden güvence olmaktadır. Mali tablosu bizden çok iyi olan Avrupa ülkelerinde böyle bir güvence yoktur. Zaten kapitalist sistemde böyle bir güvence sistemin ruhuna aykırıdır. Banka özel bir ticari kuruluştur, çalışma koşulları, gelir ve giderleri de piyasa kurallarına göre işlemesi gerekir. Doğaldır ki sisteme ayak uyduramayan bazı bankalar iflas edebilecek, pazardan elenebilecektir. Banka kavramına adeta kamu düzeni gibi nitelikler yükleyip bunu güvenceye almak yanlış, yersiz ve gereksizdir. Nitekim bazı banka yöneticileri mevduata devlet güvencesi verilmesine gerek olmadığını açıklamışlardır. Bu uygulama Türkiye'de yaklaşık on yıldır var. Bu uygulamanın kanunlaşmasını isteyen kişileri belirleyip, bankalarla nasıl bir ilişkileri olduğunu araştırmak ve kamuoyuna açıklamak çok yerinde olacaktır. Yine batık bankaların içini boşaltan banka sahipleri ve hakim ortakların tamamının isimlerinin ve tahsilat miktarının düzenli olarak kamuoyuna açıklanması yolsuzlukla mücadele açısından yerinde olacaktır. Maliye Bakanı da artık üçkağıtçıların yükünü çekmek zorunda değiliz diyerek batık bankacıları üç kağıtçı olarak nitelemiştir. Bunların kamuoyunca bilinmeleri ile ticari ilişkilere girecek kişiler de uyarılmış olacaktır.

Maliye Bakanı yüzde yüz olan devlet güvencesinin kademeli olarak kaldırılabileceğinden bahsediyor. Konu kademeyi gerektirecek özellikte değildir. Kaldı ki güvence verilmesi zaten gereksiz ve yanlış olduğu için bunun kademeli kaldırılması da uygun değildir. Bankalara verilen devlet güvencesi tümden kaldırılmalıdır. Devlet artık borç almayı da bırakmalı kendi alacaklarının tahsili için yeterli çözümleri bulmalıdır. Kanuna eklenecek geçici maddelerle 56 milyar doların tahsili için özel düzenlemeler getirilmelidir. Çünkü üç yıldır ancak bir milyar dolar civarında tahsilat yapılabilmiştir. Mevcut icra iflas kanunu bu tür alacakların yerinde ve hızlı şekilde tahsilatına müsait değildir. Bu nedenle bankaların içini boşaltanların aile ve akraba çevreleri ile dolaylıda olsa ilgili bütün iş, gelir ve servetlerine el konularak kısa zamanda tahsilat yapması gerekir. ABD'den alınacak 8.5 milyar dolar için onur kırıcı şartlarla muhatap olan bir devletin, 56 milyar dolar büyüklüğündeki kendi alacağının tahsilatı için her yolu denemesi gerekir ve beklenir.

Hacı Ali Özhan

Bu makale 20 eylül 2003 tarihli vakit gazetesinde yayımlanmıştır.


  aihm   any.mah.   yürütme   yargı   araştırmalar   makaleler         main page / ana sayfa   
hacialiozhan@hotmail.com  ı   hacialiozhan@mynet.com  ı   hacialiozhan2000@yahoo.com