![]() |
MEMURUN HAKKI
Devletin kamu yönetimi anlayışı değişiyor, böylece merkezi devletin yetkileri, yerel yönetime dağılıyor. Kamu yönetimindeki bu değişikliğin yanında, memurlarla ilgili bazı değişikliklerinde yapılması yerinde olacaktır. Örneğin mesai saatleri, memurların kılık kıyafeti sorunu. Bu iki konudaki sıkıntıyı memurluk yapmayanlar bilemez, çünkü yaşanmadan hissedilmesi zor, bir dönem memurluk yapmasaydım bende göremeyecektim. Sorun küçük gibi görülse de üzerinde durulması gereken boyuttadır.
Bilindiği üzere Türkiye'nin her tarafında devlet memurları için tek tip kıyafet ve mesai zorunluluğu bulunmakta. İki milyona yakın memur, işçi ve sözleşmeli personel sabah 8.30 -17.30 arasında mesai yapmaktadır. Hafta içi her gün aynı saatler arasında yıllarca aynı yer ve zamanda bulunmak zorunluluğu, psikolojik sorun yaratacak şekilde insanın duygularını zedelemektedir. Takvim ve zaman dilimlerinizi peşinen sınırlamış durumda olmanın getirdiği karamsarlık az bir şey görülmemelidir. Yine bütün resmi daireler aynı saatlerde çalıştığı için, bir memurun diğer resmi dairelerdeki özel işlemlerini takibi ayrı güçlük oluşturmaktadır. Ancak amirlerinizden izin alarak yapabilirsiniz, izin isteme mahcupluğunu yaşayanlar iyi bilir. İzin süresi kadar memurun görev yapamaması da ayrı bir kayıptır.
Resmi dairelerdeki mesai sorunu için başka sakıncalar da söylenebilir. Aslında vatandaş açısından tek tip uygulama kolaylık da sağlamaktadır. Ancak mevcut mesai sistemi sakıncalarının daha fazla olması nedeniyle değiştirilmelidir. Örneğin, her kurum kendi mesai programını kendisi belirleyebilir. Bakanlık düzeyinde veya genel müdürlük düzeyinde, il veya bölge düzeyinde bir mesai programı yapılabilir. Hizmetin niteliği itibariyle yapılacak programlar, o kurum için daha verimli olabilecektir. Keza aynı kurum içinde farklı servislerin farklı saat ve gün olarak çalışma programları ayarlanabilir. Böylece hafta içi bir gün bütün memurlar izinli hale getirilebilir. Avrupa ülkelerinin bazılarında böyle uygulamalar bulunmaktadır. Ülkenin coğrafi büyüklüğü de farklı mesaiyi gerekli kılmaktadır. Yine mesai saatleri sabah saat 06'ye ve akşam 20'ye kaydırılarak iki grup vardiyalı çalışma halinde uygulama da düşünülebilir. Böylece mevcut kadrolar verimli çalışmaya yöneltilmiş olacaktır. Hatta bazı kurumlar için eleman ihtiyacı olacağından işsizliği önleyici de olacaktır. Böylece bir günde sekiz saatlik çalışma yerine,16 saatlik çalışma ile ülke ekonomisi canlanacak ve milli üretim artırılmış olunacaktır.
Memurlar için getirilmiş tek tip kılık kıyafet uygulaması psikolojik sorunlar yaratacak düzeydedir. Devlet memurları yönetmeliğinin 5 maddesin de Kadınlar için; "...Görev mahallinde baş daima açık, elbiseler sade, ayakkabılar normal topuklu, tırnaklar normal kesilmiş olur. Pantolon, kolsuz ve çok açık yakalı gömlek, bluz veya elbise giyilmez. Etek boyu dizden yukarı ve yırtmaçlı olamaz. Terlik tipi ayakkabı giyilmez..." demektedir. Erkekler için; "..Bina içinde ve görev mahallinde baş daima açık bulundurulur. Kulak ortasından aşağıya favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir... Her gün sakal tıraşı olunur ve sakal bırakılmaz. Bıyık tabii olarak bırakılır, uzunluğu üst dudak boyunu geçemez, üstten alınmaz, yanlar üst dudak hizasında olur, alt uçları dudak hizasından kesilir. Kravat takılır...." demektedir.
Bayan memurların pantolon giyemeyeceklerine dair yasak, Sayın Ecevit'in yasağı anlayamadığını söylemesi üzerine değiştirildi. Ancak diğer yasaklar ne kadar anlamlı acaba ? Hizmetin gerekleri için getirilen kıyafet zorunluluğuna kimsenin itirazı olamaz. Ancak hizmet gerekleri dışında getirilmiş tek tip giyim davranışı artık Avrupa ülkelerinin de terk ettikleri bir uygulamadır. Böyle bir zorunluluk çağdaşlık, uygarlık adına savunulamaz. Erkek memurlar boğazlı kazak, mont, ütüsüz pantolanlar giyememek ve saç-sakal bırakamamaktan gerçekten rahatsızdırlar ve hafta sonunu iple çekmektedirler. Gerçi bu yasaklar sıkı uygulanmıyor, uygulanacak olsa bir çok memur disiplinlik olacaktır. Her gün kravat takma, sakal kesme zorunluluğu önemli derecede rahatsız edicidir. Saç, sakal bırakamamak, istediğini giyememek hem de yıllarca, bu sıkıntıyı yaşayanlar iyi bilirler. Çok önemli değil gibi görülse de yakınınızdaki bir memuru dinleyin bu sorunun boyutunu anlarsınız. Konu bir zevk, beğeni meselesi olmaktan da öteye insan hakkı sayılan vücut bütünlüğü ile de ilgilidir.
Kamu yönetimi sistemi değiştirilirken devlet memurları içinde yeni anlayışlar getirilmelidir. Kılık kıyafet yönetmeliği değiştirilerek, memurların saç, sakal, kılık kıyafet serbestisine kavuşturulmalıdır. Bu özgürlükçü yaklaşımla kördüğüm haline gelmiş türban konusu da çözülebilir. Yönetmelikteki "baş daima açık olur" yasağı kaldırılmasa dahi, "yalnızca devlet memurları için geçerlidir" şeklinde bir ekleme ile, zorlama yorumla öğrencileri de kapsar şekilde yapılan uygulama önlenmiş olunacaktır.
Hacı Ali Özhan
Bu makale 3 ocak 2003 tarihli vakit gazetesinde yayımlanmıştır.
hacialiozhan@hotmail.com ı
hacialiozhan@mynet.com ı
hacialiozhan2000@yahoo.com