hacıalinin websitesi

Sosyalistlere dair

hacı ali özhan

28 Şubat'tan sonra Islâmi kesim özerine yoğunlaşan baskılara karsı çıkıp çıkmama konusunda, sosyalistler arasında görüş ayrılığı oluştu. Hâlâ da devam eden tartışmalar, sosyalizmi kavrayış noktasında nitelik sorunu olarak boyuttandı. Demokrasi, özgürlük, eşitlik, adalet, insan hakları kavramları islami kesim tarafından kullanılmaya başlanınca, istisnalara sığınılarak çelişkili zorlama görüşler üretildi.

Her zaman varolan demokrasi sorunu, günümüzde büyük çoğunluğun mağduriyeti ve yakınmasına neden olmakta, demokrasi ve özgürlük taleplerine dönüşmektedir. Bu talepler,'"çoğulculuk" ve "katılımcılık"ı sağlayıp, hak arama bilincini geliştirmektedir.

Demokrasi ve özgürlük isteyen her talep, sosyalizmle uyuşur, hatta sosyalist karşıtı güçlerce talep edilse dahi bu böyledir. Burada talep sahibinin kimliği değil, talebin niteliği esas alınmalıdır. Demokrasi ve özgürlük isteyenler, kendi mağduriyetleriyle sınırlı isteyebilir, bunu hiç hak etmemiş olabilirler, hatta, sosyalistlerin mağduriyetinde, haksız yanda yer almış do olabilirler.

Demokrasi ve özgürlük ilkesel bir konu olup, sosyalizmin yapı taşıdır. Bu talepler nerede, her kim tarafından talep edilirse edilsin, sosyalistler orada olmalıdır. Aksi halde çelişkiye düşmek kaçınılmaz olacağı gibi, sosyalizme özünden zarar verici olacaktır.

Örneğin, Refah Partisi'nin kapatılması davasında, demokrasilerde hiçbir parti kapatılmamalı, Refah Partisi de kapatılamaz denilebilmelidir. Kapatma davalarının birinci derecede mağduru olan sosyalistler, kendi ilkeleri ve doğrulan adına RP'nin kapatılmasına karşı gür bir sesle karşı çıkmalıydılar.

Yine, Islâmi kesimin yaşadığı "türban" mağduriyetine; "kılık kıyafet özgürlüğü", "kendini ifade özgürlüğü", "din ve vicdan özgürlüğü" gerekçeleriyle hiç tereddüt göstermeden Islâmi kesim yanında sosyalistler yer alabilmeliydiler. Toplum kesimlerinin demokrasi talepleri ve siyasal haklarına özgürlük talepleri hiç tereddüt edilmeden desteklenebilmelidir.

Klâsik demokrasinin işleyişini bozan müdahalelere karşı çıkmak, demokrasiyi savunmak, sosyalistlerin görevidir. Hukuka aykırı bir işlemin mağduru kim olursa olsun, hukuku savunmak, herhangi bir haksızlığa karşı mağdurun kimliğine bakılmaksızın karşı çıkmak, sosyalist tavrın gereğidir.

Burada çoğulculuk, birey kimliğini öne çıkaran özgürlük kavramı, halkın katılımcılığını geliştiren demokrasi kavramı korunmaktadır. Nitekim sosyalizm, bu kavramlar üzerine inşa olabilmekte, bu kavramlarla var olabilmektedir. Bu kavramların talebi, toplumsal gelişmeyi ve ilerlemeyi sağlayarak, bilinçli halk kitleleri oluşturarak, "sosyalizmle tanışma ve etkilenme meydana getirecektir.

Özellikle karşıtlarımıza haksızlık yapıldığında buna karşı çıkmak, başkalarının demokratik hak kayıplarında yanında olmak, başkalarının özgürlük taleplerini desteklemek, demokrasi ve özgürlük isteğimizdeki samimiyeti göstereceği gibi, karşıtlarımızı gerçekte demokrat ve özgürlük taraftarı yapabilmek için, çok etkili ve yapıcı özelliğe sahiptir.

Kaldı ki, burada önemli olan demokrasi ve özgürlük kavramlarının kitle bilincinde gelişmesidir.

Bu bilinç, insani duyarlılığı ve toplumsal gelişmeyi sağlayacaktır. Kısaca, kapitalizm merkezli ve resmi ideolojiden kaynaklanan her soruna karşı gösterilen muhalif tepki, sosyalistlerce desteklenmeli, yaşamın çeşitliliği ve bütün renkleri kavranılmalıdır.

Güncel, somut konularda eylem birlikleri yanında, uzun vadeli ilkesel tavırlar, sosyalistlerce alınmalıdır. Karşı çıkan sosyalistlere, 28 Şubat'ın dördüncü yılında yeniden düşünmelerini öneriyorum.

"Bu makale, Cumhuriyet ve Radikal gazetelerine gönderilmiş, ancak yayımlanmamıştır."

Hacıali özhan hacialiozhan@hotmail.com

5 nisan 2001 akit gazetesinde yayımlanmıştır.