Parti
kapatma ayıbı bitmeli
Meclis, Siyasi Partiler Yasası'nda
sayılan parti kapatma nedenlerini ortadan kaldırmalı; çünkü bu
maddelerin her uygulaması, Türkiye'nin AİHM'de mahkûmiyeti ve
tazminat ödemeye mecbur bırakılması ile
sonuçlanacak
21/07/2001 (225 defa okundu)
HACI ALİ ÖZHAN
Anayasa Mahkemesi, Komünist
Partisi'ne (KP) bir partinin isminde 'komünist' kelimesini
taşıyamayacağı nedeniyle ihtar kararı verdi. KP, altı ay
içinde adından 'komünist' ibaresini çıkarmazsa bu kez hakkında
kapatma davası açılacak.
Parti, ismini kanunda yer alan
'Komünist adı kullanılamaz' yasağını kaldırmak amaçlı aldığı
için, muhtemelen adını değiştirmeyecek. Sonuçta Anayasa
Mahkemesi kararıyla bir parti, adında 'komünist' ismini
taşıdığından dolayı kapanmış olacak.
Mahkûmiyet
kesin
Bu parti Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi'ne (AİHM) başvurduğunda da Türkiye aleyhine
mahkûmiyet kararı çıkacak. Çünkü, daha önce TBKP'nin adında
'komünist' ismini taşıdığı nedeniyle kapatılması üzerine
verilen karar AİHM'ye götürülmüştü. Bu mahkeme de, 'Bir
partinin adı ne olursa olsun tek başına kapatma nedeni olamaz'
gerekçesiyle Türkiye'yi mahkûm etmişti.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi bir kanun değişikliği yaparak yeni ihlalleri
önlemesi gerekirken, değişiklik yapmayarak ihlallerin
tekrarına neden oluyor.
Mecburen
'ihsası rey'
Ayrıca özellikle belirtmeli
ki, ihtar davalarında ihtar kararı veren mahkeme ile kapatma
kararı veren mahkemenin aynı olması da, hukukun genel
ilkelerine uygun değildir.
İhtar kararını veren
mahkemenin, ihtara uyulmadığında açılacak kapatma davasına da
bakması, açıktan 'ihsası rey' niteliğinde beyanda bulunmuş
durumuna düşmesidir. Dolayısıyla şeklen bir yargılama yapılmış
olsa da, davanın reddi yönünde karar veremeyecek, mutlaka
kapatma kararı vermek zorunda kalacaktır. Bir mahkemenin
kararının önceden biliniyor olması halinde bir yargılamanın
yapıldığından bahsedilemez.
'Bağımsızlık'
ilkesine aykırı
Bu durumda 'bağımsız bir
mahkeme ve bağımsız bir yargılamadan' bahsedilemeyeceği gibi
'etkin yargılama' ilkelerinde aykırılık oluşacaktır.
Sözleşmeye göre 'tarafsız' bir mahkemenin (m. 6) etkin
yargılama usulünü uygulayarak (m. 13) karar vermesi halinde
adil yargılama yapılmış olacaktır.
KP'nin kapatılması
davası açıldığında hukuken
tartışmaya muhtaç ve ilginç bir
dava olacak. KP'nin kapatılması davasında, Anayasa Mahkemesi
özgün ve özgürlükçü bir karar vererek, topluma ve siyaset
adamlarına yol gösterebilir. Yargıtay Başsavcılığı'nın
'komünist' ismine rağmen KP hakkında 'sınıf ve zümre
diktatörlüğünü veya herhangi bir diktatörlüğü savunmayı ve
yerleştirmeyi amaçlama' yasağına aykırılık oluşturmadığı
tespiti özgün ve özgürlükçü bir yorumdur.
İhmal
edildi
Siyasi Partiler Kanunu'ndaki parti
kapatma nedenlerinin bir kısmının 1995 yılındaki Anayasa
değişikliği ile çelişki içinde olduğunu ve kanun yürürlükte
olsa da 'İHMAL' edilerek uygulanmaması gerektiği
değerlendirmelerini yapan, KP davasında karara muhalefet eden
üye sayın Haşim Kılıç ve üye sayın Naci Adalı'nın
yorumlarının, gerçekten içtihat niteliğinde özgünlük
taşıdığını belirtmek isterim.
Yüksek
mahkeme ve AİHM
KP davasında, sözleşmeye
aykırılıktan yasa Anayasa ve Anayasa Mahkemesi ile AİHM karşı
karşıya gelecek. Meclis'in yasa değişikliği yaparak tartışmayı
önlemesi, yargı kurumlarını da sözleşmeyi ihlalden kurtarmış
olur. Aslında Anayasa Mahkemesi'nin özgün yorumlarla
konuya hukuki kesinlik verebilmesi de mümkün. Maalesef özgün
yorumlar şimdilik ancak muhalefet şerhlerinde kalmaktadır.
Konuya değinmişken belirtmek isterim ki Siyasi Partiler
Kanunu'nda sayısı 20 olan parti kapatma nedenlerinin tamamı
sözleşmeye aykırıdır. Sözleşme ihlali önlemek isteniyorsa
Meclis'in bu maddelerin tamamını kaldırması zorunludur. Aksi
halde kamuoyunu bıktıran parti kapatma davaları, daha çok
tartışılır, daha da çok bıktırıcı olmaya devam eder. Türkiye
de mahkûm olmaktan ve tazminat ödemekten kurtulamaz.
Hacı Ali Özhan: Avukat
Bu habere
kaç puan verirdiniz? |
1 |
2 |
3 |
4 |
5 |
6 |
7 |
8 |
9 |
10 |
Geçerli her oy için kayıtlı
kullanıcılarımız 2 Radikal Puanı
kazanırlar. |