Hacialinin websitesi

e-Öneriler

Y.C. Başsavcılığının siyasi saiklerle -veya öyle sanılması- dava açması halinde anayasa mahkemesince takdir edilmekle beraber davanın incelenip karar bağlanmasından başka seçenek yoktur. İktidar olmuş RP'si iktidarda ve sn. Erbakan Başbakan iken dava açılmıştır. Büyük bir kitle partisine karşı kapatılma davasının açılmış olması bile çok boyutlu öneme sahiptir. SPK' nu değişikliğinin gündemde olduğu bu günlerde naçizane bir önerimi belirtmek istiyorum.

Bilindiği gibi, SPK 'nun 100. Maddesin de Bakanlar kurulu kararı üzerine Adalet bakanı ve bir siyasi partinin istemiyle başsavcılıktan kapatılma davası açılması talep edilebiliyor. Başsavcılık kapatma istemindeki delilleri yeterli bulunca davayı açıyor, yeterli bulmasa dava açamayacağını talep sahibine bildiriyor. Bu halde dava açılması kararına karşı şikayet olunan partinin itirazı düzenlenmemiş olmasına karşın dava açılmama kararma karşı talep sahipleri "siyasi partilerle ilgili yasaldan inceleme kuruluna" itirazlarını düzenlemiştir.

Bu madde isabetli olarak hiç uygulanmamış, en nitelikli hakimlerden oluşan Yargıtay ceza daire başkanlarından oluşan bu kurulu düzenleyen 90 ve 100 maddeler hükmü kıyasen. 98 maddeye uygulanarak başsavcının resen dava açmayı düşündüğünde hazırladığı iddianameyi bu kurulan onayından geçirdikten sonra (oy çokluğuyla) dava açabilir olası değişikliği günümüz gerçekliğine uygun düşecektir. Burada CMUK gereği savcının takipsizlik kararı verdiğinde, itiraz halinde ağır ceza mahkemesince itirazın kabulü durumunda, takipsizlik hükmü kalkmakta ve başsavcı dava açmak zorunda olduğu hükümlerini hatırlatmak isterim.

En azından iddianamenin hazırlamışı üzerine davalı partice itirazen "kurulun" incelemesi ve itirazın reddi halinde davanın açılması da düşünülebilir. Uygulamanın gösterdiği bu gereklilik ve 1983 tarihli SPK'nun 99 ve 100 maddeleriyle amaçlananın günümüz içinde 98 maddeye kıyasen uyarlanması yerinde olacaktır kanısındayım.

Genel yargıda ve bütün mahkemelerde kararlara karşı, temyiz karar düzeltme, yargılamanın yenilenmesi, yazılı emir, itiraz gibi kanun yolları açık iken siyasi parti kapatma davalarında anayasa mahkemesi kararlarının kesin olması hukuken haklı ve anlaşılır değildir. En yüksek mahkemenin kararına karşı hangi m akamın incelemesi amaçlı itiraz, temyiz edilebilir pratik güçlüğünden söz edilebilirse de bu durum hukuki değil fiili bir sorun olup pekala giderilebilir.

Kanun yolunun açık olması, kararların bir kez daha düşünülmesini, yapılmış hatalardan düşünülebilmesini, karan temyiz edenlerin karar ve gerekçesi hakkındaki düşüncelerinin ne olduğunun öğrenilebilmesi, tarafların kararı benimsemesi yanında yalnızca bir üre gecikmeye neden olmasından başka olmuşuz bir yanı yoktur.

Toplumsal yaşamındaki öneminden, milli iradenin oluşumundaki rolünün ve anayasadaki vazgeçilmez unsur özelliklerinden dolayı siyasi parti kapatma davalarında kanun yolunun açık olması her yönü ile faydalı ve gerekli olacaktır.

Mevcut kanun yollarından sisteme en uygun olanı, karar düzeltme dediğimiz temyiz yolu olup, kararın düzeltilmesini, isteyen davalı partice (doğal olarak davanın reddi halinde başsavcılıkça) aynı hayata yeniden kararlarını incelemek üzere temyiz hakkı verilmesi kanımca uygun olacaktır.

Böyle bir hak verilmiş olsaydı, 1961 yılından bu yana kapatılan 25 siyasi partiden kaç tanesi (kararların bir kısımda muhalefet şerhi vardır) muhalefet şerhleri de dikkate alındığında kapatma karan temyizen karar düzeltme yoluyla düzeltilebilirdi, sanıyorum düşünmeye değer bir sorudur.

Kısaca; iddianame, savunma ve karar özetlerinde/görüleceği üzere, 9 madde gereği bir uyan yapılmadan ilgili ve bilgili olanlar dinlenilmediği gibi kapatmaya neden olanlar -fail- dinlenilmeden, geçici 15 maddeyi bütün zamanları kapsayacak şekilde anayasa gücünde katı şekliyle uygulayarak, duruşmasız kağıt yığınları arasında bir siyasi partinin kapatılması gerçeği ile karşı karşıyayız.

Çağımız demokrasi ve siyasi partiler çağıdır. Siyasi partiler istisnasız, mutlak anlamda vazgeçilemez olup demokrasinin ekmeği suyu gibi özdeşi kurumlardır. SPK'nun değişikliği tartışmaların yapıldığı bu günlerde umarım bu eksiklikler giderilerek anayasa mahkemesinin diktatör uygulama usulünü aratmayacak katı yorumla-n ile yarattığı uygulama ve mevzuatımızın siyasi partilerimizi bir taraftarı öven yanı bir taraftan ona layık gördüğü çağdışı, ilkel yargılama yöntemi giderilmiş olur.

Hacı Ali Özhan----------------------------------------------------ana sayfa

Not: Bu site adresine atıf yapılmak şartıyla, tarafıma ait değerlendirme, önsöz, özetler ve not bilgilerinden alıntı yapılabilir. İstek halinde karar, savunma, iddianamelerin tam metni gönderilebilir.

...........................................................hacialiozhan@hotmail.com

NOT. BU ARAŞTIRMA <‘PARTİ KAPATMA DAVALARI VE TÜRKİYE’ > BAŞLIĞI İLE MİLLİ GAZETEDE 27 EYLÜL 3 EKİM TARİHLERİ ARASINDA 8 GÜN DİZİ YAZI OLARAK YAYIMLANMIŞTIR.