|
HOSGÖRÜ MÜ, ZILLET MI?
Muaz Özyigit
"Ey iman edenler benim ve sizin düsmanlarinizi dost edinmeyin..."[1]
Bu hitapla baslayan Mumtahine suresi küffara karsi tavizsizligin, onlara
karsi alinacak tavrin açiklandigi suredir. Maalesef Allah teala'nin necis
dedigi müsriklere, Allah'in düsmani olan kefereye "hosgörü" adi
altinda, "milli birlik ve kardeslik" gibi cahili retoriklerle
yumusak ve sürekli alttan almaci tavirlarin gösterildigi günümüzde
Mumtahine suresini dikkatle okumakta fayda var. Iste Allah (c.c.) takinilacak
tavir konusunda kimleri örnek almamiz gerektigini bildiriyor:
"Ibrahim ve onunla beraber olanlarda, sizin için uyulacak güzel
bir örnek vardir. Onlar kavimlerine söyle demislerdi: Biz sizden ve
Allah'dan baska taptiklarinizdan uzagiz. Sizin dininizi reddediyoruz.
Bizimle sizin aranizda yalniz Allah'a inanmaniza kadar ebedi düsmanlik ve
öfke basgöstermistir." Mumtahine 4 [2]
Biz Müslümanlarin bugünkü halinin bu ayetteki örnege benzer bir
tarafi var midir? Itiraz olarak, Mumtahine suresi Medenidir, Mekke'nin
fethinden az önce, Hatib b. Ebi Beltea hakkinda inmistir, Müslümanlarin güç,
kudret sahibi olduktan sonra takinmalari gereken tavra isaret ediyor
denemez. Bir kere sebebin hususiligi hükmün umumiligine mani degildir.
Ayrica bize verilen örnek Hz. Ibrahim'dendir. Bilindigi kadari ile Hz.Ibrahim'in
devleti, ordulari olmamistir. Dahasi tek kisilik bir tevhid mesalesi olarak
müsriklerin inançlarina meydan okuyan, atese atilan bir peygamberin
tavrinin ayette örnek olarak verilmesi çok manidardir. Benzer sekilde mü'minlerin
imani üstünlügü daha Mekke döneminde barizdi. Henüz güçleri olmadigi
halde Müslüman olan bazi zevatin Kabe'de inançlarini haykirip müsrikler
tarafindan fena halde hirpalandiklarini hatirlayiniz. Üstelik üstünlük
duygusu mü'mine elindeki maddi güçten, kudretten degil, imandan gelir:
"Gevsemeyiniz, üzülmeyiniz, inanmissaniz üstünsünüz."
Al-i Imran 139
ferman-i ilahisi üstünlügü asker, polis kuvvetine degil imana bagliyor.
Nasil olmasin ki müminler dünyada ehl-i hak olan tek ümmet degil mi? Müminlerin
haricindekiler sirk ve cahiliyye batakliginda yüzmüyorlar mi? Gerçekten
de kafirlerin hali acinacak, tiksinecek, hatta nefret uyandiracak
derecededir. "Müsrikler necistir" Tevbe 28 ayet-i celilesi
onlarin bu feci durumuna isaret ediyor. Evet, keferenin en güçlüsü, en
asil olani bile müminlerin en perisan ve en zayifinin kesip attigi tirnagi
olamaz.
"Ebu Süfyan içlerinde Selman, Suheyb ve Bilal olan bir topluluga
geldi. Dediler ki: Vallahi Allah'in kiliçlari Allah'in düsmaninin
boynundan alacagini henüz almadi. Bunun üzerine Ebu Bekir dedi ki:
Kureys'in büyügü ve efendisine bunu mu söylüyorsunuz? Sonra Ebu Bekir
Rasulullah'a geldi ve olani anlatti. Peygamber dedi ki: Belki onlari (Selman
ve digerlerini) kizdirdin? Eger onlari kizdirdiysan Rabbini kizdirdin
demektir. Hemen Ebu Bekr onlara gitti ve dedi ki kardeslerim sizi
kizdirdim mi? Hayir, Allah seni magfiret etsin kardesim dediler."
Müslim, Kitab-u Fadail-is-Sahabe
Allahuekber! Simdi su manzarayi bir düsününüz: Selman ve Bilal gibi
sahabe o günkü sosyal sartlara göre bir hiç olan insanlar. Kölelikten
gelme, asiretsiz, kimsesiz insanlar. Ebu Süfyan ise Arab yarimadasinin en
itibarli, en asil kabilesinin reisi. Ebu Süfyan'in bu özellikleri, o üç
muhtesem insanin (r.anhum) umurlarinda bile degil. Sadece onun boynuna çok
ilgi duyuyorlar(!). Arada anlasma ve eman olmasa isini hemen bitirecekler!
Peygamber (s.a.v) efendimiz de Ebu Süfyan'in kizip kizmadigi ile degil
sahabe-i kiramin kizip kizmadiklari ile ilgileniyor. Dahasi, onlari
kizdiranin Allah'i kizdirmis olacagini söylemekle o sahabilerin Allah teala
katindaki kiymetine isaret ediyor.
Peki bugün Islamla alay eden, her firsatta kendi vücutlarindaki kan
bile Allah'in kanunlarina göre dolastigi halde seriata dil uzatan ahmak ve
necis kefereye gösterilen hösgörü ve alttan alir tavra ne demeli?
Halbuki Allah teala söyle buyuruyor:
"Muhammed Allah'in rasuludur. Onun beraberinde bulunanlar
inkarcilara karsi sert, birbirlerine merhametlidirler." Feth 29
Peki küffara karsi daima sert ve küçümser bir tavir içinde mi olmaliyiz?
Islama düsmanlik göstermeyen hatta Müslümanlarla hos geçinen kefereye
de mi böyle davranacagiz? Bunun cevabi yine Mumtahine suresinde mevcut:
"Allah din ugrunda sizinle savasmayan, sizi yurdunuzdan cikarmayan
kimselere iyilik yapmanizi ve onlara karsi adil davranmanizi yasak kilmaz.
Dogrusu Allah adil olanlari sever. Allah ancak sizinle din ugrunda
savasanlari, sizi yurtlarinizdan çikaranlari ve çikarilmaniza yardim
edenleri dost edinmenizi yasak eder. Kim onlari dost edinirse iste onlar
zalimlerdir." Mumtahine 8-9
Demek oluyor ki Islama ve Müslümanlara karsi düsmanca tavir almayan küffara
iyi davranilabilir. Ama bu zillet derecesinde olmamalidir. Onlara karsi olan
tavrimiz bir hastaya veya bataklikta bogulmak üzere olan birine yardim
edenin izzet ve üstünlügü dairesinde olmalidir. Diger bir deyisle onlara
uzattigimiz davet eli onlari pislikten temizlige, dalaletten hidayete çekmek
için uzatilmis üstün bir eldir.
Süphesiz bu asirda Müslümanlar büyük yikintilar geçirdiler, maglup
ve perisan oldular. Belki biraz da bundan biz Müslümanlarda bir müddet
eziklik ve asagilik kompleksi bas gösterdi. Ama maddi zayiflik imani üstünlügü
nefy edemez. Bu ezikligi, alttan alir tavri birakmanin, üstün oldugumuzu
hissedip, hissettirmenin zamani gelmistir.
Elbette sert olmaktan hoyrat ve kavgaci bir tavir kasdedilmiyor. Ayrica Müslümanlar
dinleri hakkinda hala bir çok yönden kisitlama ve baskilara maruzdur. Ama
bütün bunlar vakur, serefli, izzetli bir tavir takinmaya, Allah'in düsmani
necis kafirlere layik olduklari gibi muamele etmeye mani degildir. o
- [1]
- Bu surenin ilk ayetinin tefsirinde Ibn-i Kesir merhum nuzül sebebi
olarak Bedir ehlinden olan Hatib b. Ebi Beltea'nin (r.a.) Rasulullah'in
(s.a.v.) hazirlandigi seferi müsriklere bildiren gizli bir mektup göndermesi
olayini anlatiyor.
- [2]Bu
ayetin devaminda "yalniz Ibrahim'in babasina 'andolsun ki senin
için magfiret dileyecegim. Fakat sana Allah'dan gelecek bir seyi
savmaya gücüm yetmez" sözü bu örnegin disindadir' ifadesi
vardir. Yine Ibn-i Kesir'in bildirdigine göre bazi Müslümanlar sirk
üzere ölen babalari için dua ve istigfar ediyorlardi. Hz. Ibrahim de
babasi için istigfar etmisti diyorlardi. Bunun üzerine Allah teala müminleri
müsrikler için istigfar etmekten men eden su ayetleri indirdi: "Cehennemlik
olduklari anlasildiktan sonra akraba bile olsalar müsrikler için
magfiret dilemek peygambere ve müminlere yarasmaz Ibrahim'in babasi için
magfiret dilemesi sadece ona verdigi bir sözden ötürü idi. Allah'in
düsmani oldugunu anlayinca ondan uzaklasti. Dogrusu Ibrahim çok içli
ve yumusak huylu idi." Tevbe 113-114
|
|