BİR DÜNYANIN KADINLARI | |||||
|
Türkiye'de
Tanzimat'tan günümüze, 'nasıl bir müslüman kadın' sorusunu Kur'ani
söyleme daha yakın, gerçeklerimizle daha uyumlu bir zaviyeden
cevaplamaya çalışan düşünürlerin sesi çoğu kez modern ya da
muhafazakar seslerin buyurgan ve tehdit dolu tonları arasında kaybolup
gitti" "Geçmiş, bütün büyüsü, güzellikleri ve yanlışlarıyla engin bir tecrübe ve birikim şimdi. Zaman ve mekanları tekrarlamak, onlarda yaşamak mümkün değil. Zamanla ve mekanla kayıtlı olmayan ilkeler, ışıklarını tekrardan üzerimize salıyor." Yazarın Londra, Tahran, Kahire, Nürnberg ve İstanbul'da dünya müslüman kadınlarıyla birlikte olduğu toplantılardan izlenimlerini aktardığı bu kitap, kendilerini gelenek ve modernlik arasında susturulmuş hisseden kadınların konuşmaya başladıklarına da tanıklık ediyor. |
||||
İSLAMİ DİRENİŞ | |||||
|
Bu
kitap, Batı Şeria ve Gazze'de faaliyet gösteren iki İslami yönelimi
incelemektedir. Bu yönelimler, İhvan-ı Müslimin ve İslami Cihad
hareketleridir. Bu araştırmada iki İslami yönelimin doğuşu, gelişimi,
her birinin temel kalkış noktaları, bu iki hareketin anlaştığı ve
ihtilaf ettiği noktalar, Filistin sorununa yaklaşımları, FKÖ ve bu örgütün
şemsiyesi altında bulunan diğer ulusal hareketlerle ilişkileri, 1987 yılı
Aralık'ında Batı Şeria ve Gazze'de alevlenen halk intifadasında oynadıkları
roller ve tüm bu konularla yakından alakalı bir takım meseleler ele alınmaktadır. Yazarın temel hedefi, İslami hareketin Batı Şeria ve Gazze'de gelişimini gözlemlemek ve Filistin'le alakalı bazı konulara yönelik tutumlarına ve tezlerine ışık tutmaktır. Bu araştırma, gizli bilgilere değil, bizzat yazarın biraraya getirdiği, bir çok kaynakta yayınlanmış bilgilere dayanmaktadır. Yazar, çalışmasını İslami hareketin yayınlarına, bildirilerine, belgelerine, ulusalcı hareketlerin açıklamalarına, Arap ve batılı ikincil kaynaklara başvurarak gerçekleştirmiştir. |
||||
DEHRİYYUNA REDDİYE | |||||
|
Yayınevimiz
19. Yüzyıl İslami uyanış ve direniş öncüsü ve taşıyıcısı
olan Cemaleddin Afgani'nin, Batı emperyalizminin fiili saldırısı ve
zihinsel kuşatması ile karşı karşıya kalan müslümanları bilinçlendirmek
amacıyla kaleme aldığı "Dehriyyun'a Reddiye" kitabını, anısına
katkı olarak ölümünün 100. Yıldönümünde Türkiyeli okuyucuya
sunmaktadır. Afgani, İslam ümmetinin dünkü çözülüşünü, Moğol ve Haçlı saldırılarından önce, İslam dünyasında ortaya çıkan batıni hareketlerin inanç yapısında açtığı tahribatlara dayandırır. Bugün ise müslümanların önündeki en ciddi tehlikelerden birinin, insanımıza pozitivist inançları aşılamaya kalkışan ve müslüman kisvesine bürünen doğaperestler/dehriler ile gündemimize taşınan modern-muharref fikirler olduğunu vurgulamaktadır. Bu kitapta ayrıca, toplumsal değişimin ve sahih bir uygarlık oluşturmanın şartlarına dikkat çekilmekte; vehimlerden kurtulmanın, akletmenin ve inançta zanniliği aşmanın Kur'ani yolu gösterilmektedir. |
||||
DİLİME GERİLİ PANKART | |||||
|
Özgürlük
ve onur; direnişin çocuğu, ilkeli, erdemli yaşama cehdinin armağanıdır.
Nefislerde olanın değişmesi için öncelikle kuvvetli ve "her alanı
ayağa kaldıran" bir aydınlanmanın, zihni ve ameli bir arınmanın
eşliğinde vahyin klavuzluğuna ulaşmak kaçınılmaz ve ertelenemez bir
zorunluluktur. İslami uyanış; fikirde derinliği, direnç ve mücadelede ölçüsü ve sürekliliği, yaşayışta anlam bütünlüğü ve inkılapçılığı olmayan her türlü tutumdan sıyrılmalıdır. Kendi ilke, hedef ve yöntemleri eşliğinde sunduğu güzel örnekliklerle özgürleşmeli, hayatı seyretmekten uzaklaşarak şahitliğini ikame etmelidir. Bu kitaptaki denemeler, edebi bir tat ve zenginlik içerisinde, "günlerin biriktirdiği" çeşitli olaylara, gelişmelere, duyarlılıklara bağlı olarak yazılmışlarsa da hep hayatın içinde durma ve yaşadığı zamana "tanıklık" etme gayretinin ürünü olarak ortaya çıkmışlardır. |
||||
DİRENİŞ GÜNCESİ | |||||
|
Müslümanlar
olarak, yaşadığımız her an bir direniştir. Kimi kez hurafelerden
kurtarmak için mesajı, kimi kez modern diye sunulan sözler örtmesin,
bulandırmasın diye inancımız. Direnişi önce içimizde gerçekleştiririz
arınmak için; sonra topluma döneriz, dönüştürmek ve adaleti, özgürlüğü
hakim kılmak için. Direniş kutlu bir sözdür; hayatımızın her anını
kaplayan. Ve güncelerimiz hep olur, kağıtlarla paylaşmak için
duygularımızı; hep notlar düşülür unutulmayacak zamanların anısına. Direniş güncesi, başörtüsü zulmüne karşı yükseltilen seslerin ortak bir ifadesidir. Direnişi başlatan, öncülüğünü yapan arkadaşlarla yakılan ateşin ışığıdır. Yorgun döndüğümüz akşamlarda öğrenci evlerinde yaşanan heyecanın coşkusunu paylaşalım, kuşandığımız onuru sunalım istedik. Hislerimizi, yaşadıklarımızı bir bir anlatarak kurduk cümleleri. Bu yüzden günce hepimizin. Günler yeni direniş günceleri için aksın ve zafer direnenlerin olsun. |
||||
DÖNÜŞTÜRME BİLİNCİ VE İSLAMİ HAREKET | |||||
|
Kabul ederiz ki her çağrının, her yönelişin, her dünya görüşünün üzerinde yürüdüğü bir yol vardır. Bu yol üzerinde oluşacak birikim ve hareketlilik, istikametin karakteriyle şekillenen bir gelişim seyri ve tedrici bir anlayışla kristalize olan bir "eğitim, yapılanma ve mücadele modeli2 meydana getirecektir. İşte Fetih suresinin 29. Ayetinde yer alan "ekin meseli"ni odağa olarak yazılan bu inceleme; Kur'an merkezli düşünsel ve sosyal değişimin nasıl bir yol takip etmesi gerektiği hususuna vurguda bulunuyor. İslami hareketin, küçük bir billurlaştırılmış bir çerçevesini sunan "ekin meseli"; evrensel, eskimez ve canlı bir örnekliğe işaret etmektedir. Birey ve topluluk olarak güzel yaşamak da bu tür Kur'an merkezli, örnek ve dinamik bir hareketliliğin, çok yönlü ve inkılapçı bir çalışmanın hasılası olarak karşımıza çıkmaktadır. |
||||
DÜNYADA ALİ ŞERİATİ | |||||
|
"Türkiye'de, İran
İslam Devrimi'nden itibaren Ali Şeriati çevirileri, genellikle devrimin
hamasi yansımalarıyla bütünlük arzeden bir mantığa sahipti. Şeriati'nin,
ne devrime giden yolda yaptığı düşünsel ve pratik katkılar, ne İran
ve diğer islam coğrafyalarındaki gençlik üzerindeki etkisi, ne de
onun pek çok konuda ileri sürdüğü farklı metodlar, hakettiği oranda
inceleme konusu yapılmadı. Şeriati'nin pek çok eseri Türkçe'ye çevrilmesine
rağmen, ne yazık ki hakkında ciddi ve doyurucu makaleler kaleme alınmadı. |
||||
|
Kim tarafından yapılırsa
yapılsın, bütün yarar ve zorunluluğuna rağmen tefsir, sonuçta vahiy
ile okuyucu arasına bir aracının girmesi demektir. Bu aracı, bir insan
olduğundan, onun masum olması düşünülemez ve bu nedenle tefsir
ameliyesinde birtakım hataların vuku bulması kaçınılmazdır. Bu yüzden
asıl olan tefsir değil, Kur'an'ın kendisi ve ona ulaşmaktır. Bir
tefsirin büyüklüğü de birtakım eksik ve kusurlarına rağmen,
okuyucu ile Kur'an arasında bir köprü olmasında, onu Kur'an'a ulaştırmadaki
başarısındadır. 7-cilt |
||||
|
Statükoyu rahatsız
eden tarafta olmak, doğru bir zemin, doğru bir seçim üzerinde olduğumuzu
gösterir. Temsil edilmeyenlerin yanında yer almak bir onurdur. Yeryüzündeki
varlığımız ilahi hakikati gereği gibi temsil etmekle bir anlam
kazanacaktır. İbadetlerimiz, itaatimiz, sadakatimiz, kulluğumuz, yönelişimiz,
bağlılığımız yalnızca şanı çok yüce Rabbimize yöneliktir. Hiçbir
güç, bizi ebedi değerlerin, ebedi iyiliklerin ve güzelliklerin kaynağından
uzaklaştıramaz. Kullara kulluk ve itaat insanı küçültür, hor ve
hakir kılar. Biz müslümanlar, insanlık tarihi boyunca var olan bir
anlamlar sisteminin bağlılarıyız. Yarın da var olmaya ve bu sistemi
temsil etmeye devam edeceğiz. |
||||
|
Filistin mücadelesi,
İslam ümmetinin kimliğini yeniden kazanma mücadelesidir. 70 yıldan
fazla bu topraklar üzerinde süregelen savaş İslam ümmetinin küfür
ve zulümle girdiği çatışmanın sembolleştiği bir savaştır.
Filistin, Fethi Şikaki'nin dediği gibi, mihenk taşıdır: Zalimle
mazlumu, mustazafla müstekbiri ayıran bir mihenk taşı. |