Stanley Kubrick. Bir sinema dehası. Üç yıl kadar önce üstadın 10 yıl kadar bir aradan sonra Cruise ve Kidman çiftinin oynadıkları Eyes Wide Shut isimli bir film çekmekte olduğunu duyduğum andan beri bugünü bekliyordum. O günden beri bu filmi düşünmeden geçirdiğim gün sayısı azdı doğrusu. Filmin gösterime girdiği ilk gün, ilk seans sinema salonuna koştup filmi izledikten sonra anlıyorum ki bir süre daha aklımdan çıkmasına imkan yok.
Hemen her filminde değişik bir konuya ve türe el atıp o türün başyapıtını veren Kubrick bu kez de kadın erkek ilişkileri ve cinselliğin gizemli labirentleri arasında dolaştırmış o büyülü kamerasını. Filmde bay ve bayan Harford'un (aslında çoğunlukla bay Harford'un) iki gün ve gece içinde yaşadıkları sıradışı olaylara tanık oluyoruz. Kubrick'in izleyicinin film hakkında önceden hiç bir şey bilmemesi isteğine saygı duyarak konu hakkında çok fazla detaya girmek istemiyorum. Sadece reklamlarına bakarak erotik bir film bekleyenlerin filmden uzak durmalarını salık vermekle yetineyim. Eyes Wide Shut cinsellikle yoğun bir biçimde ilgili ama kesinlikle erotik bir film değil. Yine de yazının ilerleyen kısımlarında bazı karakter ve olaylardan bahsetmeden duramayacağım, bu yüzden ben olsam eğer henüz filme gitmemişsem yazıyı okumaya burada bir son verirdim.
Filmde, Tom Cruise'un canlandırdığı Dr. Bill Harford karakterini izleyerek değişik ortamlara girip çıkıyoruz. Dr. Harford da tıpkı bizim gibi bir seyirci konumunda tüm bu olaylar boyunca. Zaten filmin her bölümünde onun bir eylem adamı olmadığını hissediyoruz. Aşırı doz almış bir genç kızı tedavi ederken bile yaptığı tek şey "beni duyuyorsan başını oynat" demek. Dr. Harford aslında o ortamlara izleyici olarak bile katılması mümkün gözükmeyen bir kişi ama o çok güvendiği karısı kendisine ondan duymayı hiç ummadığı hayallerini anlatınca ve ölen bir hastasının kızından yine hiç ummadığı bir yaklaşım görünce belki de o ana kadarki tüm değer yargıları alt üst oluyor. Aslında doktorun karısı da hiç bir zaman bir eylem içinde değil, onun da kocası ile yaşadıkları dışında cinsellikle ilgili tek yaptığı hayal kurmak ve rüya görmek. En azından anlattıklarının tamamen doğru olduğunu kabul edersek. Dr. Harford, bu gizemli yolculuğu boyunca hemen her mekana iki kez uğruyor ve hayat dolu bir fahişenin, kızını koruyan bir babanın ve geniş katılımlı bir zevk aleminin aslında hiç de ilk görüşte algılandığı gibi olmadığını anlıyor. Bunun üzerine kafasının daha da fazla karıştığını söylemek yanlış olmaz herhalde.
Filmin her karesinde Kubrick'in alışılmış mükemmelliyetçiliği hissediliyor. Her kamera hareketinin, her ışık kaynağının, dekordaki her rengin, aktörlerin tüm jest ve mimiklerinin hatta adım atışlarının bile çok ince bir şekilde planlandığından eminim. Tam da bu nedenden dolayı bazı sahnelerin 50'nin üzerinde tekrarla çekildiğini biliyoruz. Yine bu mükemmelliyetçilik sebebi ile, doktorun hastasının kızı Marion rolü ile filmde çok kısa bir sahnede yer alan Marie Richardson'ın oynadığı tüm sahneler daha önce Jennifer Jason Leigh tarafından oynanmış ve sonradan Kubrick'in bazı anları beğenmemesi üzerine filmden tümüyle çıkartılmıştı. Eminim ki Kubrick, Cruise ve Kidman'ın oyunlarından da memnun kalmasa idi, filmi bir kez daha çekmekte tereddüt etmeyecekti.
Kubrick daha önceki filmlerinde de defalarca kanıtladığı gibi bir görüntü ustası. Bu filmde de karakterlerin etafında zarifçe dolaştırdığı kamerasına takılan görüntülerin her biri birer sanat eseri. Kubrick yine uzun ve simetrik koridorlarından vazgeçmemiş. Farklı mekankanlarda farklı renkleri baskın kullanmış, hemen her mekan mavi, kırmızı ya da turuncunun tonlarının hakim olduğu mekanlar. Yine daha önceki filmlerinden biliyoruz ki, Kubrick müziğe de en az görüntüye olduğu kadar önem verir, herhangi bir Kubrick filminden müziği çıkaramazsınız. Burada da, üstad müziği mükemmel bir şekilde kullanmış, o ayin müziğinden, tek bir nota ile tüm sinema salonunu huzursuz eden o müziğe kadar her şey yerli yerinde ve ölçülü. Filmdeki hiç bir an diğerinin önüne geçmiyor, her an eşit derecede önemli. Bir vesile ile Mehmet Açar'ın da belirttiği gibi Kubrick filmlerinde her sahneye eşit önem verir. O duyguların gitgide artığı bir zirve anı kullanmaz genellikle filmlerinde.
Filmin sonu da yine çoğu Kubrick filminde olduğu gibi belirgin bir finale ulaşmıyor. Olayların ardında nelerin olduğunu tam olarak anlayamıyoruz. Zaten 2001'inin sonu da 1968'dan beri tartışılmaya devam ediyor ve çok farklı yorumlar üretiliyor. Ayrıca, Dr. Harford'un gözlemci olarak katıldığı olayların hemen hepsi de ayrı birer film konusu olabilecek konular. Hatta biri Lolita'nın farklı bir versiyonu olabilecek bir öykü gibi gözüküyor.
Gelelim, seyircinin çoğunu sinema salonuna çekecek olan oyunculara. Kubrick'in o titiz yönetiminden geçen oyuncuların her biri çok iyiler. Cruise belki de kariyerinin en zor ve riskli rollerinden birini üstlenmiş. Daha önce oynadığı karakterlerin hepsi çok enerjik ve heyacanlı iken ilk defa bu kadar pasif bir karakteri canlandırıyor. Perdede bir manken edasıyla dolaştığı Top Gun'dan bu yana giderek oyunculuğunu geliştiren Cruise bu rolde gerçekten iyi. Ama filmde asıl hayran kaldığım oyuncu bir kez daha Kidman oldu. Hayalini ve rüyasını anlattığı o iki sahnede inanılmaz bir oyun çıkarmış. Zaten Dead Calm'dan beri Kidman'ın iyi bir oyuncu olduğunu düşünürdüm, To Die For ile zirveye çıkmıştı, burada da o zirveden inmeye niyetli olmadığını kanıtlıyor (aradaki Practical Magic'i unutalım isterseniz). İrili ufaklı diğer rollerdeki tüm oyuncular hakkında da aynı şeyleri söylemek mümkün.
Eyes Wide Shut'ı ilk seyredişimden geriye kalanlar bunlar, ama eminim ki üçüncü, beşinci, onuncu seyredişimde çok daha yeni noktalar yakalayacağım. Tıpkı 2001'i, Otomatik Portakal'ı, Dr. Strangelove'ı ve diğer Kubrick filmlerini her yeni seyredişimde olduğu gibi. Eyes Wide Shut belki üstadın en iyi filmi değil ama, onun en az iyi filmi bile yüzlerce yönetmenin en iyi filmlerinden daha iyi olduğu için mutlaka izlenmeli. Eyes Wide Shut'ı seyrettikten sonra diyorum ki, umarım Kubrick'in A.I. ve Napoleon projelerini hiç bir yönetmen çekmez de onlar sadece birer proje halinde kalırlar. Kubrick usta, eğer bir yerlerden beni duyuyorsan önünde tekrar saygıyla eğiliyorum.
Resmi site
- Yönetmen:
- Stanley Kubrick
Oyuncular:
Tom Cruise |
Dr. Bill Harford |
Nicole Kidman |
Alice Harford |
Sydney Pollack |
Victor Ziegler |
Marie Richardson |
Marion Nathanson |
Rade Serbedzija |
Milich |
Leelee Sobieski |
Milich'in Kızı |
Vinessa Shaw |
Domino |
Julienne Davis |
Amanda 'Mandy' Curran |
Alan Cumming |
Otel Görevlisi |
Todd Field |
Nick Nightingale |
Sky Dumont |
Sandor Szavost |
- Yapımcı:
- Stanley Kubrick
- Yardımcı yapımcı:
- Jan Harlan
- Senaryo:
- Stanley Kubrick ve Frederic Raphael
- (Arthur
Schnitzler'in Traumnovelle romanından)
- Görüntü Yönetmeni:
- Larry Smith
- Kurgu:
- Nigel Galt
- Müzik:
- Jocelyn Pook
- Sanat yönetmeni:
- Leslie Tomkins
- Roy Walker
- Kostüm:
- Marit Allen
Hasan Nadir Derin
|