Cem Bediz Çaltıdere gezisi yorumları
Sevgili Caltıdere dostları ve sevgili Caltıdere fahri dostları, Haftasonu Caltı dere bulusmasinin ardindan pazar aksami izmire donerken bu yolculugun yasamimdaki en mutlu tatil donusu oldugunu dusunuyordum. Bu herkesin paylastigi duyguydu : "mutluluk". Evet inanilmaz guzeldi. Inanilmazligi herkesin paylastigi ikinci bir duygudan kaynaklaniyordu: *Saskinlik*.
1-Daha once gormedigi bir suru insani kosulsuz ve on yargisiz evine cagirip onlar icin gozle gorulen ve gorulmeyen sayisiz hazirliklar yapmis ev sahipleri;
2-birbirini daha once gormemis bir suru insanin tam olarak neyle karsilasacagini da bilmeden yüzlerce km yol gelmesi (hem de gece)
3- Yine birbirlerini tanimadiklari halde sasirtici sekilde ortak yasamin kurallarına uygun kamp yapmalari,
4-Hicbir karar alma anında sorun cikmamasi. Bunlar gercekten sasirtici seyler.
Sebo’nun bir sozu aslinda olayi cok guzel ozetliyordu: "Vosvoslar sadece bizi bir araya getirdi. Geri kalani biz yaptik". Bu gezinin boylesine mutluluk vermesinin iki ana etkeni vardi: Birincisi gelen insanlarin ortak bir ruhu yakalamis olmalari (herkes eski dosttu birbirine) ve rol yok, maske yok, kaygi yok -ama- dogallik ve guvenin olmasiydi. Yasananlar dostluk boyutunda olunca da sevgi vardi. Bunlari herkes hissetti ve mutluluk ve saskinlik duygularini beraber yasadi. Itiraf edeyim, ozellikle genc arkadaslara hayran oldum. Fatihin ekibine ve İlkere bir kez daha selam benden. (Fatih İzmirde ayrilirken el salladiginizi gordum merak etmeyin.) Ikinci etken -belki de anlatılmasi en zor sey- ev sahiplerimiz Alpgiraylardi. Bu inanilmaz insanlar neler yasattilar bize. On hazirliklarini zaten "asgari insani kosullar"dan *konfor* duzeyine cikarmislar. Sonra o yemeklere ne demeli? Boylesi olur mu, ev sahibemiz Hulya nin ikramlari karsisinda hem hayranlik hem de mahcubiyet duydum.
Her ne kadar butun dostlar ozenli davransa da sonucta 30-35 kisi ayni anda o evi, bahceyi atolyeyi kullandik. Bu az bir yuk degil ev sahibi icin. Mutfagi hic bos kalmadi. O kadar bulasik nasil gitti, nasil yikandi. Cop torbalari bir anda nereye gitti cogumuz fark etmedik bile. Herseyden onemlisi de Hulya ve Eminin hem sozleri hem devinimlerinde bizlere verdikleri dostluk ve sevgi duygusuydu. Hicbir arzumuz geri cevrilmedi. Duzenli, gizli hamarat eller hicbir seyi aksatmadi. Hepimiz yardimci olmaya gonulluyduk ama neredeyse butun ogunlerde servis ev sahiplerimizdendi. Sizlere Alpgiraylar, teşekkur ve tebriklerimizi sunuyoruz. Seneye daha kalabalık olacagiz. Sakin bu kadar hazirlik yapmayin. Yorulmaniza kiyamayiz. Bir dahaki sefere butun yukler esit tamam mı?
* * *
Ben, Cem Bediz ve esim Cigdem, ancak Cumartesi sabahı caltidereye gelebildik.
Resimlerinden de anlaşılacagi gibi iki katlı, yeşil , cok sirin bir ev. (Yeşil oldugunu görmeden biliyordum zaten. Bahcenin yanindaki zeytinlikte bir sürü kardes vosvos park etmiş. 4 tanesini zaten hemen tanidim. Işte erimin japonu, bu üstü bagajlı olan Artur, İlkerin o nefis renkli vosvosu ve fatihin izmirli vosvosu. Ayrica iki kirmizi bir de nefis bir bal kopugu 3 VW daha vardı. Evet ben en son gelmiştim anlasilan. Bizi emin hulya ve Tomris karsiladi. Iner inmez seslendim insanlara kimim ben? Tomris cevap verdi: CEM. Hemen bahceye gectik. Evin onunde agac altındaki koyu golgede 4-5 kisi rahat sezlonglara uzanmis yarı kapali gozlerle, eminin uyuklayan kedilerini taklit ediyorlardi.
Evin arkasında birkac kisi cadır kuruyordu. Erimin "buble" cadirini hemen tanidim. Benim yagmurlugum kadar biseydi. Ama onun rengi daha guzel . Bahcenin en sonunda, domateslerin onundeki dev bir zeytin agacinin altına bizde cadirimizi kurduk. Herkesle merhabalastık. İstanbullular zaten beraber gelmisler ve iyice samimi olmuslardi. ıtiraf edeyim bir iki saat kendimi bir kolejin ayni yil mezunlarinin toplantisina kalitmis gibi hissettim am kisa surdu. Ogleye dogru biz de o kolejli olmustuk zaten. Eski dostlarla yeni tanıismanin verdigi zaman mekan uyumsuzlugu duygusu hemen kayboldu. Aslında hemen de kaybolmadi cunku gece gelip sonrada sabaha kadar sohbet edenler, veya butun gece direksiyon sallayip sabah ulasanlar bizim geldigimiz saatte uykusuzluk davranışlari gostermekteydiler.
Cadirini kuran bir agac altina dosegini serip agustos bocekleri ve cekirgelerle yarisa giristi. Bu yarista en sansli olanlar ise hamakta hamanlardı tabiki. Bu horultu içinde durmak zorlasti birden. Neyse efendim ayilabilenler Fatih-Ozgur ve Aslı ve Sebogillerin onculugunde denize girmeye karar verdiler . Jeepi ile eminin rehberliginde YeniSakran denen bir mevkiye vosvoslarla intikal ettik ve belediye plajina konuslandık. Butun israrlarimiza ragmen belediye otoparkcisini indirim yapmaya razi edemedik. Ama yinede bize bir jest yapamamanin ezikligi icinde adamcagiz "siz cikarkene verirsiniz" dedi. Boylece bu jestle cepimizdeki 1 milyon lira 3 saat daha "cep içi repodan" kazanma sansi elde etti (kar kardir). Erimler, Aslılar 3 saat denizden cikmadilar. Kubilay ve Nilufer anne plajda tente altında onların havlularının yurumemesi için gayret gosterirken bu asil gorevden kacan vatan haini Bedizler ve Sebogiller yol kenarındaki bir bufeye kapagi attilar, Fatih ve delikanlilari da bize katildi. Boylece bu derin sohbette Sebo gillerin aslinda pismistavukgillerle akrabaliklari oldugu ortaya cikti. :-) . Zaten onlar da bu akrabaligi yeni ev aldiklarinde ogrenmişler.
Derken efendim, Deniz, gunes, sohbet.... eeee yavas yavas aciktik dimi? Aman efendim ne gam!.. Emniyetteyiz, hic kaygi yok. Ev sahibemiz siki siki tembihlemiş bizi onceden: "sakin haa disarda birseyler yemeyin bak darilirim vallahi. Donuste kisir ve borek var" . Ama seytan da durtuyor "yaw burada 30 kisimiyiz neyiz, bu kadıncagiz ne kadar borek yapmis olabilirki" "biz bir ekmek arasi atiştirsak mi?" Karar verildi hepberaber donuyoruz. Da o da ne ? bedizlerin vosvosuyla gelen İlkeri o kadar saat plajda unutmuşuz. Eee gunes de saat ilerledikce yer degistirmis ama nezaketen de olsa ilkere haber vermemis. Cocugun bacaklari olmus domates gibi. Canim benim iki gun acisini cekti. Aci cektigi tek sey de gunes yanigi olmadi zaten.... .... Evimize kurt gibi ac donduk. Aman efendim aman o ne borek, o ne kisir.... evin onundeki self servisten tabagini dolduran dogru agacalti sohbetine. (kisirin uzmani Hulyanin kardesi Selahattinmis ona da sonsuz tesekkurler). Sabahin uykuculari da uyanmislarmi. Mahmur mahmur geldiler... Mahmurluk birinciligi oybirligi ile Sibele verildi. Ozgur (Pyrz) butun itirazlarina ragmen ikinci oldu.
Sonra aksama kadar sohbet .... Eminin dostu Selcuk bey 13. VW olarak katıldı aramiza . Sonra Eminin ustasi geldi Rasim usta . Nam-ı diger Japon usta. Ozellikle gencler ustanin sohbetinden ayrilmadilar. O da bizi kirmadi ve Zeytin otoparkındaki vosvoslarimizin hepsini muayene etti. Hatta kendii tutamadi bir de orta kara ayar cekti. Bu arada sadece bir vosvosa iltifat etti. (galiba Aslininkineydi emin degilim). Zaman su gibi akıp gitti . Hava karamaya basladiginda saat 9 olmustu. Özgurx2 , erim ve sibel alişveriş ekibi zaten nevale destegini saglamislardi. Yine birileri kasla goz arasinda etleri getirdi, harika gencler mangallari yakti, Tomris ve Goktug mangal basina geçti. Yine gorunmez eller bir meze ve içki sofrasi donatti. Acik bufe basladi. Bilmiyorum kac kisiydik ama nefis yedik.
Herseyin kendiliginden onune gelmesinden dolayi yemek yemegi haketmedigi duygusuna kapilan Cem, Tavuk mangalinin basinda sanki hepsini kendi yiyecekmis gibi istahla atesi yelleyen Tomrise evin damini gosterip "aaa kusa bak !..." klasik numarasiyla mangal masasini kapti ve pisirme isini devraldi. 3-5 kanattan sonra duman ve sicaktan pes etti ama o da ne.. Tomris hic orali degil almis tabagi onune bu tarafa bakmiyor bile. Umutsuzca etrafa bakiniyor Cem Bediz ama ulan o kalabalikta bir kisi ile gozusemiyor. Gozunu bir yakalasa anında masayi devredecek ama .nerde.. herkes akilli. Sonunda erimin flasi patliyor oh beee.. Artik mangal basi isim resim ile belgelendi. Birakiyorum gerisini... Ama bir dakka siz bana kac dakka goz goze gelmeme eziyeti yasattiniz dimi ben de sizden intikam almazsam. "Emiiin neredeydi senin slayt gostericin?" iste simdi yandiniz.
....Evet gecenin mustesna bir saatinde alkol seviyem henuz konusmami tamamiyle anlasilmaz seviyeye getirmeden 1998 Ordu senliği slaytlarini gosterdim. Bitisinde yogun alkis aldim ama slaytlara mi yoksa sonunda bitti diye mi emin degilim. Bu arada konu acilmisken : Ben slaytlarimi anlatirken havuz kenarindaki agac altinda o rahat sezlongda UYUKLAMA cesaretini gosteren beyaz tisortlu arkadas (ismini soylemiyorum o kendini bilir) seni gormedim sanma, bir dahaki sefere sen bittin. Hadi esnemeyi affederim zaten ben dahil herkes esnedi de , bunu affetmem. Bir dahaki sefere elimdeki projektoru gozune gozune tutup seni uyutmuycam. Sabahin 4 une kadar suren mini oturuma katılan Sebo, Selahattin, Emin (ben gozu acik uyuyordum bu yuzden mevzulari ve diger gece kuslarini hatirlamiyorum. Sonunda gun bitti. Yarın: Foca gezisi...., Aslinin vosvosu neden oksuruyor........, Kadir Ustayla tele tamir........Aslinin vosvosunu kim bozdu.............Focanin parklarinda bir avuc VW ci gocmen.............Sibel cabriolesine laf atanlara ne dedi.......... Focanin WC sorunu nasil cozulur..........Sibel Focadan Bursaya yola cikarken onu ugurlayanlar arkasindan neler dediler........Seboyla Cem arasinda gozlerden kacmayan samimiyetin kaynaği neydi.....Ilkerin sanssizligi neydi..Son gece alpgiraylardaki yanginin perde arkasi......vs.....vs......