 |
|
 |
"İnsanlar bir gün Tanrı katına çıkmışlar. 'Sana artık ihtiyaç kalmadı ey Tanrı. Biz insan bile yapabiliyoruz'.
'Öyle mi, yapın da görelim' demiş Tanrı.
İnsanlardan biri eğilmiş yerden insan yapmak üzere bir avuç toprak almış.
'Hoop' demiş Tanrı, 'kendi toprağınızdan, kendi toprağınızdan..."
****
"Bir akşam arkadaşlarım bize oturmaya geldiler. Yanlarında Fransız bir kız. Kız, üniversitede ihtisas yapmak için ailesinden destek istemiş kabul etmişler. Yalnız, "mirasından düşeriz" demişler. Kiz bunu çok normal görerek anlattı, biz gözlerimizi Singapur maymunları gibi açarak dinledik!
O yüzden bazen söylüyorum; o insanların öğretileri, felsefeleri ve kitapları bana pek bir şey anlatmıyor. Kendi değerleriniz üzerinde düşünmeniz ve onları belirlemeniz, benliğinizi fark etmenizi ve hayatınızla ilgili karar vermenizi kolaylaşırır."
****
"Ayvalık'tayim, 2003 yazı. Kıyıda, bizi dalışa götürecek tekneyi bekliyoruz. Üç genç kız yanımıza kadar geldi. Kızlardan biri topallıyor, ayağının birini hep sürümek zorunda.
Durdular, bize Belediye Plajının olduğu yeri sordular. Biz de gösterdik; bir kilometre ötede bir yer... Kızlardan sağlam olan ikisi: 'Yaaa hadi geri dönelim, oraya kadar bu sıcakta yürünmez' diye fısıldandılar.
Engelli olan kız, 'Ne var bunda? Yürürüz' dedi...
Şaka gibi bir şey! Yürüme engelli olan kız, bizim gözümüzün önünde öbür ikisini ikna etti, bize teşekkür etti ve devam ettiler. Biz gözlerimiz dolu dolu onları seyrettik. Sizce hangisi daha engelli?
Hayatınızın zor anlarında güçtür mücadele ruhu. Ona sahipseniz hiç korkmayın. Mücadele ruhunuz yoksa anlattığım her şeyi unutun, çünkü boştur sizin için."
****
"Bir gelin kaynanasıyla hiç geçinemiyor. Araları o kadar kötü ki gelin aktara gidip durumu anlatiyor: 'Onu mutlaka zehirlemeliyim ama bana öyle bir zehir ver ki, kimse fark etmesin'
Yaşlı aktar geline bir toz vermiş. 'Bunu her gün yemeğine çok az karıştır, fakat aranı çok düzgün tut, gülümse, iyi davran ki kimse senden şüphelenmesin' demiş.
Kızgın gelin kaynanasının her yemeğine muntazam o beyaz tozdan karıştırıp, bir ay ömrü kalan kaynanasına çok iyi davranmaya başlamış.
Aradan bir ay geçince tekrar aktara gelmiş gelin: 'Bu zehrin panzehirini istiyorum. Zehirlediğimi anlamasın diye kayınvalideme farklı davranmaya, gülümsemeye ve saygı göstermeye başladım. Bu sefer onun da bana tavrı değişti, çok iyi bir insan oldu. Şimdi benim en iyi dostum. Onun ölmesine müsaade edemem.'
Yaşlı aktar cevap vermiş: 'Panzehire ihtiyaç yok. Sana verdiğim zehir sadece tuzdu. O bir parça tuz, bugüne kadar kaç insanın arasını düzeltti anlatamam."
****
"Bir genç kız bilge adamı şaşırtmak istiyor. İki elinin arasına bir kelebek koyacak ve bilge adama, 'avucumun içinde bir kelebek var, canlı mı ölümü?' diye soracak. Ölü derse kelebeği salıverecek, canlı derse avucunu bastırıp kelebeği öldürecek, bilge adam her ne derse tersini ispat etmiş olacak. Kız kapalı tuttuğu ellerini bilgeye doğru uzatıyor:
'Avucumun içinde bir kelebek var: Canlı mı, ölümü?'
Bilge adam cevap vermeden önce uzun uzun kızın gözlerinin içine bakıyor ve cevap veriyor:
'Canlı da olması, ölü de olmasi senin ellerinde kızım, senin ellerinde'...
****
"Orman müthiş bir hızla yanarken küçük bir serçe yolundaki gölden gagasına su alıp ormanın üzerine bırakıyor ve tekrar göle uçuyormuş. Ormanın yanışını çaresizlikle izleyen hayvanlardan biri gülümseyerek bağırmış:
'Ne o, ormanı birkaç damla su ile mi söndüreceksin?' Serçe cevap vermiş:
'Benim elimden gelen bu'...
Etrafinızda her şeyi para ve başarıya bağlayan bir sistem var. Oysa değerli olan doğru bir amaç uğruna harcanan çabalardır."
****
Vehbi Koç, oğlu Rahmi Koç'a iki mektup verir; 'birini ben ölünce aç, ikincisini de beni defnettikten sonra açarsın' der. Vefat ettiğinde Rahmi Bey ilk mektubu açar. Mektupta, 'Oğlum, senden tek bir isteğim var; beni çoraplarımla gömsünler'.
İmam tüm israrlara rağmen bu talebi kabul etmez. Rahmetli Vehbi Koç ister istemez çorapsız defnedilir. Defin işlemi bittikten sonra Rahmi Koç ikinci mektubu açar:
'Bak oğlum bir çift çorap bile götüremedim'.
"Ahmet Şerif İzgören'in, "Avucunuzdaki Kelebek" isimli kitabindan"
Sayfa Başı
|
|
 |