|
. |
- Ana menü
- Genç kızlarda ilk cinsel birleşmeye değin varlığını sürdüren, vajen girişinde ufak bir zar vardır.Bakireliğin sembolü olan bu zar ilk cinsel birleşme sırasında penisin girmesi ile beraber yırtılır.Tabii bazen cinsel birleşme olmadan da yırtılabilir. Çok ender olarak, bazen aşırı zorlanmalı beden hareketlerinde veya msturbasyon yaparken parmaklada yırtılabilir. Ne yazık ki bu zar yüzünden tarih boyunca birçok genç kızın başı belaya girmiştir.Bu zar kimi kızda kalın olduğu için yırtılması güç olabilir,kiminde ise çok ince ve küçük olduğu için cinsel birleşme sırasında yırtılmayabilir. Her genç kızın zarı farklı farklı olabilir. Normalde ilk cinsel birleşme sırasında bu zar yırtılırken ufak bir acı olabilirse de bu bazı kadınların anlattığı gibi veya bir çok kızın koktuğu gibi çok fazla bir acı değildir.
- Kendileri evleninceye kadar her çeşit cinsel ilişkide bulunurken, evlenmek için bakire kız bulma meraklısı feodal kafa yapısındaki erkekler için bu zar ne yazık ki çok önemlidir. Evlenmek için illa da el değmemiş kız bulmak isterler. Ayrıca evlendiğinde cinsel baskılar altında yetiştirilen bir kızın çok ince ve küçük bir zar nedeniyle kanama olmaması da bir çok sorun yaratabiliyor. Hatta bu yüzden cinayetler bile işlenebiliyor.Veya ertesi sabah bütün sülale toplanarak böylesi küçük zarlı bir yeni gelini "acaba bakire değil mi? diyerek doktora götürebiliyor.Tabii aslında bakire olduğu anlaşılınca evlilik devam ediyor. Ama bundan sonra öyle evliliğe evlilik denirse.
- Ben kişisel olarak kızlık zarını genç kızların başında bir bela olarak görüyorum. Adeta zar üzerinde genç kızdan başka herkesin söz ve kerar hakkı var. Oysa nasıl ki bir genç kız saçını tırnağını ister keser isterse kesmez kimse karışamaz ise, aynı şekilde zarını ister yırttırır isterse yırttırmaz kimse karışmamalı. Bazı genç kızların gelenekler diyerek evleninceye değin zarını korumak adına gerçek cinselliği yaşayamamalarını üzüntü ile karşılıyorum. Hatta, toplum tarafından yargılanırım, eleştirilirim diyerek girdiği bir cinsel ilişkiden sonra zarını diktirmeyi de sahtekarlık olarak görüyorum.Yine bazı genç kızlar sadece zarlarını koruyabilmek için gerçek cinsel birleşme dışında herşeyi yaşıyorlar. Oral seks veya anal seks herºeyi yapıyorlar ama vajenlerine dokundurtmuyorlar. Bence buda sahtekarlıktır.Ama gerek böyle kızlara, gerekse zarını diktirtenlere mi, yoksa onları bu sahtekarlıklara itenlere mi kızmak lazım karar veremiyorum.
- Ne yazık ki günümüzde feodal kafa yapısındaki bir çok erkek, hala el değmemiş bakire kızlar ile evlenmeye meraklı. Böyleleri kafalarında kızları ikiye ayırırlar.Bir yanda evlenmeye değer bakire kızlar, diğer yanda eğlenilecek bakire olmayan kızlar.Oysa gerçek anlamda el değmemiş bakire kız bulmak sanırım günümüzde çok zordur. Normal cinsel dürtüsü olan bir genç kız şöyle veya böyle cinselliğini tamamen veya en azından bir miktar yaşamağa çalışır veya yaşar.O zaman böylesi erkekler kendilerine yalan söyleyen ve aldatan kızlar ile mi evlenmek istiyorlar? Yoksa cinsel dürtülerini sosyal veya içsel etkenlerden dolayı bastırmış ve bu bastırmanın etkisi ile psikolojik sorunları olan kızlar ile mi evlenmek istiyorlar? Tabii ki ben bu tip feodal kafa yapısındaki erkeklere kızıyorum ve suçluyorum. Ama kızlara da kızıyorum.Erkeklerin bu tür eğilimlerinin devam etmesinde onların da katkısı vardır.
 
- Yüzyıllardır devam eden bu kızlık zarı düşkünlüğünün altında yatan nedir?
- Emeğin üretkenliğinin düşük olduğu zaman ve toplumlarda doğal olarak bir insanın artı değer üretmesi söz konusu olmuyordu.Ve yine doğal olarak bir insanın başka bir insanı sömürmesi de mümkün olmuyordu.Ancak zaman içinde emeğin üretkenliğinin artması artı değer üretimini ve de insanın insanı sömürebilmesine olanak tanıdı.İnsanın insanı sömüremediği bu ilkel komünal toplumlarda haliyle bütün insanlar eşitti.Kadınlar ile erkekler de eşitti. Fakat insanı insanın sömürmesi ile beraber sınıflı toplumlar da ortaya çıktı. İşbölümü gelişti. İşte bu aşamada kadının hamilelik ve çocuk bakımı gibi görevleri üstlenmesi erkeklerin ev dışı işleri almasını getirdi.Yani üretim araçlarına erkekler sahip oldu. Üretim araçlarına sahip olan erkekler bir yerde kadını da bir üretim aracı gibi gördükleri için ve mirasını kendi soyuna bırakabilmek için karılarını eve kapattılar ve başka erkekler ile ilişkilerini yasakladılar. Malinovski'nin Polinezya yerlileri üzerine yaptığı antropolojik çalışmalar bu konuda değerli bilgiler içerir. Sınıflı toplumların ortaya çıkması hemen dünyanın her tarafında erkek egemen ataerkil kadın erkek ilişkilerini getirmiştir. Dolayısıyla bu tür toplumsal ilişkilere uygun değer yargıları da tek doğru olarak benimsenmiştir. İşte kızların evleninceye değin bakire kalması ve evlendikten sonra da kocalarının dışında başkası ile cinsel ilişkiye girmemeleri doğrultusundaki değer yargıları bir kaç bin senedir dünyada egemen olan üretim ilişkilerinin doğal bir sonucudur. "Kadınların yeri evidir ve kocalarının hizmetçisidir, eğlencesidir"diyen mantık için tabii ki kızlık zarı çok önemlidir. Ama üretim iliºkilerindeki değişime paralel olarak kadınların geleneksel rolleri de değişmektedir. Kızlık zarı üzerindeki klasik görüşlerin de değişmeye başladığını söylemek sanırım en doğrusu olur.
- Başlangıç
- Ana menü
|
|