|
. |
Ana menü
Erkeklerin büyük çoğunluğu sessiz bir umutsuzluk içinde yaşamlarını sürdürüyor. Klinik olarak depresyon tanısı alması gereken milyonlarca erkek zayıflıklarını ve sıkıntılarını gizliyorlar. Ancak son zamanlarda depresyon tanısı alan erkek sayısı artmakta. Bunun nedeni hastalığın yaygınlaşması değil, daha çok sayıda erkeğin hastalığını kabul etme cesareti gösterip hekime başvurması.
Örneğin 1970'lerde depresyon tedavisi gören kadın sayısı erkeklerin 3 katı iken bugün bu oran 1.7 de 1'e düşmüş durumda.
Son çalışmalar depresyonun biyolojik bir kökeninin olduğu yönünde kanıtlar ortaya koyuyor. Beynin alın bölgesinin kabuk kısmı mizac ve duygu bölgemiz olarak bilinir. İşte bu bölge depressif kişilerde belirgin olarak tembellik gösteriyor.Üstelik normal kişilere göre daha küçük kalmış durumda.
Son yıllarda depresyonu iyileştiren mucizevi ilaçların popülerleşmesi de erkeklerin hekimlere daha sık gelmesine yol açıyor. Psikoterapi ile birlikte kullanıldıklarında bu ilaçlar %80-90 oranında başarılı oluyorlar.
Peki ama depresyonu nasıl anlayacağız? Basit bir sinirlilik ya da kendini kötü hissetme hali mi? Hayır, bu kadar basit değil. İstatistiklere göre her 10 kişiden birini tutan bir ruh hastalığı. Huzursuzluk, sürekli mutsuzluk, yeme ve uyku güçlüğü, cinsel arzunun azalması, suçluluk, pişmanlık, işe kendini verme güçlüğü, ve ağır bir yorgunluk halsizlık.
Olayın etkeni kesin olarak bilinemiyor.İstenmiyen olaylar tetiği çekebiliyor.Ancak güçlü bir genetik eğilim olduğu biliniyor. Beyinde önemli bir kimyasal madde olan serotonini etkiliyor bu genetik bozukluk.
Depresyonu düzelten ilaçların büyük çoğunluğu serotoninin beyin hücrelerine girişini engelliyor. Serotonin bu durumda sinir hücrelerinin arasında birikiyor ve sinir iletimini hızlandırıyor ve depresyon belirtilerini iyileştiriyor.
"Bu konuyu konuşmak istemiyorum" Erkelerde depresyonu anlatan kitabın ismi.Yazarı psikoterapist Terrence Real. Yazara göre tanı konmamış depresyon erkekler arasında son derece yaygın. Aslında depresyon oranının erkeklerle kadınlarda aynı yaygınlıkta olması gerekiyor. Ama yetişme dönemlerinde erkek çocuklar duygularını saklamaya, kız çocuklar ise aksine abartmaya koşullandığından, erkekler sorunlarını gizliyor ve kadınlar aleyhine dengesizlik varmış gibi gözüküyor.
Diğer bir nokta da çoğu hekimin hastalığı erkeklerde teşhis edemiyor olması ve basit bir sinirsel rahatsızlık gibi yorumlayıp tedavi etmeye çalışması. Nedense hekimler kadınlara daha kolay depresyon tanısı koyuyurlar.
Depresyonun erken farkedilebilmesi için akraba ve dostların birbirlerinde depresyonun belirtilerini farketmesi ve açıklıkla birbirlerini uyarması gerekiyor.
Kişiler genetik özelliklerinin depresyona yatkınlığının derecesinin farkında olması gerekir. Böyle bir eğilim varsa tetiği çekecek olaylara karşı daha hazırlıklı olmalı, içten kaynama başlar başlamaz hekimine başvurmalı. En önemlisi de doktora gitmekten çekinmemeli.
Ana menü
|
|