.
Bir Anne ne kadar kötü beslenir, ne kadar kötü sağlık koşulları altında yaşarsa vücudunun mikroplar tarafından işgali o kadar kolaydır. Kansızlık, yüksek tansiyon, yetersiz beslenme, yetersiz izlem enfeksiyon riskini arttırır. Bu nedenle toplum olarak hamilelerin bakım koşullarını düzeltmemiz gerekir. Gelecek kuşakları düşünüyorsak tabi ki. Anne yaşamında stresse yol açan birçok etken erken doğumu davet eder. Hamilelikte ev değiştirmek bile erken doğuma yol açabilir. Stres sonucu ortaya çıkan hormon ve kimyasal maddeler östrojen salınımını arttırır. Östrojen ise uterus kasının kasılmasını arttıran bir hormondur.
Gelişme geriliği olan bebeklerde erken doğabilir. Bu bebekler, normal gelişme gösteren erken doğan bebeklerden daha hafif ağırlıktadır. Ama tersine bu bebeklerin yaşama şansları çok daha fazladır. Çünkü bunlar içerde zaten sıkıntı çekmişlerdir. Oksijensizliğe karşı bir çok önlem almışlar, kıt kaynaklarla yaşamayı öğrenmişlerdir. Stres altında kaldıkları için daha fazla kortizol hormonu üretmişlerdir. Bu hormon ise akciğerlerini zamanından önce olgunlaştırır.
Sigara tek başına önemli bir etkendir. Daha önceden erken doğum yapanlarda tekrarlama şansı 3 kat daha fazladır.
Ağır böbrek hastalıkları, uterusun iyi gelişemediği durumlar ve rahim ağzı gevşeklikleri erken doğum sancılarının başlamasına neden olurlar.
Ikiz hamilelikler, suyun aşırı olması, Cana ait bazı sakatlıklar erken eyleme yol açabilir
Başlangıç
Ana menü
.
Bu alandaki sağlık personelinin tümünün bildiği bu kavram, 1950'lerde Dr. Apgar'ın geliştirdiği yeni doğan bebeği değerlendirmeye yarayan bir puanlama sisteminin adıdır. Bugün için hala önemini korumaktadır. Bebeğin beş özelliği değerlendirilerek 10 puan üzerinden not verilir. Bunlar, kalp atım hızı, görünümü, yüz hareketleri, el ve bacak hareketleri ve solunumdur. Her özellik için 0,1, ya da 2 puan verilir. Beyin sağlam ise kalp ve solunumu kontrol altına alır. Yine yüz ve kol-bacak kaslarını hareket ettirir. Sağlıklı bir bebek doğduktan 1 dakika sonra 7 ile 10 arasında puan alır. Puan 7 nin altında ise bebeğe oksijen verilir. Bu arada bebek hafifçe kurulanır ve bir ısıtıcının altına konur. Çünkü yeterli soluk alabilmesi için kuru olması ve ısısını koruması gerekmektedir.
Eğer puan 3'ün altında ise acil önlemler gerekir. Bebek kendi başına soluk alamaz. Hala plasentasını arar. Bu nedenle ona plasentanın sağladığı oksijeni yapay yolla vermek gerekir. Bunun için ya soluk borusuna hortum yerleştirilip akciğerlere doğrudan oksijen verilir. Ya da ağız-burun maskesi ile yüksek basınçlı oksijen verilir. Bebek kendi başına soluk alıp verene kadar bu destek sürdürülür. Ancak bebeğe aşırı oksijen vermek doğru değildir. Bebek düşük oksijende yaşamaya alışıktır. Fazla oksijen gözlerine ve akciğerlerine zarar verebilir. Bu nedenle çok iyi denge sağlanması gerekir.
Erken doğan bebeğin geleceği ilk dakikalarda karşılaştığı ortamla yakından ilgilidir. Tabi organları ne kadar olgunsa yaşam şansı o kadar fazladır. Ne yapacağını bilen bir ekip ve yeterli teknolojik donanım bu bebeklerin şansıdır.
Başlangıç
Ana menü
.
- Beyin kanamasına bağlı beyin hasarı riski fazladır.
- Sindirim sistemi yeterli olgunlukta olmadığından özel beslenme ister.
- Böbreklerin yetersizliği nedeniyle sıvı ve elektrolit dengesi bozulur.
- Isı ayarlayan merkezlerin yetersizliği nedeniyle aşırı ısı kaybeder ve ısı dengesini sağlayamaz.
- Plasenta aracılığıyla Anne'den gelen glukoz ve kalsiyumdan yoksun kalır.
-Kan hücrelerinin yıkılması ile ortaya çıkan bilirübin denen sarı madde karaciğer tarafından etkisiz hale getirilir. Ama karaciğer yeterli gelişmediğinden bu işi başaramaz ve sarılık oluşur.
-Enfeksiyonlara karşı yeterli direnç ve savaşım veremez.
Tüm bu yetersizlikler bebeğin geleceğini olumsuz etkileyecektir. Örneğin biriken bilirübin beyinde çöker ve kalıcı hasarlara yol açar. Bebeğin beyin ve zeka gelişimi geri kalır. 1000 gramın altında doğan bebeklerin %75'inde beyin kanaması görülür. Neyse ki yenidoğan beyni çoğu kez bu tip harabiyetlerden fazla kalıcı zarar görmez. Ileriye yönelik önemli bir iz kalmaz.
Iyi bakım sağlıklı gelecek demektir...
Erken doğan bebeklerin bakımı çok özen gerektirir. Tüm ekibin ve ekipmanın yeterli düzeyde olması gerekir. Çalışan sağlık personeli yüksek düzeyde eğitimli olmalıdır. Günün 24 saati aynı düzeyde bakım sağlanmalıdır. Tam donanımlı bir yenidoğan bakım ünitesi uzay merkezini anımsatır. Her yerde monitörler, bip bip sesleri, sessiz ama yoğun bir koşuşturmaca, yanan sönen ışıklar. Hepsi yenidoğana Anne karnındaki ortamı hatırlatmak için gösterilen çabalardır. Cağdaş yenidoğan uniteleri Anne karnındaki çevreyi taklit etmeye çalışır. Ancak hangi bebekler yaşar, hangisinde hasar kalır, hangisi sorunsuz gelişir? Bunları önceden kestirecek testler henüz mevcut değildir. Özürlü kalan bebekler hem aile hem de toplum için yük olacaktır. Çok yoğun bakım isteyen bebeklerde özürlü kalma oranı yüksektir. Beyin hasarı ömür boyu süren ve ileri yaşlarda daha da belirginleşen bir sorundur. Erken dönemde beyini geliştirici özel çalışmalara başlanması gerekir.Gelişme döneminde beyne yaptırılacak egzersizler oluşacak kalıcı hasarları azaltabilir.
Çevresinde böyle insanlar bulunanlar durumun hassasiyetini daha iyi anlarlar. Ömür boyu Anne babasına bağımlı bir insan vardır karşınızda. Bakımı hem maddi hem de manevi açıdan ağır bir yüktür. Bu kişilerin topluma verebilecekleri çok azdır. Sürekli toplumdan alır. Tüm bu nedenlerle doğum hekimliğinin en önemli görevlerinden biri erken doğumları olduğunca azaltmakdır.
Erken doğum sadece aileye değil topluma da büyük yük getirir. Toplumsal kaynaklarımız zaten sınırlı. Bu kaynakların erken doğan bebeklerin bakımı için değil, sağlıklı doğan bebeklerin daha iyi yetişmesi için ayrılması gerekir.
<
Başlangıç
Ana menü
.
En tartışmalı konulardan biridir. Birçok ilaç erken doğum sancılarını durdurabilir. Ama bu ilaçların erken doğan bebek sayısını azaltmada pek katkısı olmamaktadır. Risk gruplarını saptayarak bu kişilerin çok yakından izlenmesi, vajinal kültürlerle mikrop taraması erken doğum riskini azaltabilir. Ayrıca rahim gevşekliği olanlara dikiş atılması ve yatak istirahati yararlı uygulamalardır. Bu konuda Anne'nın iyi eğitimi ve erken doğum belirtilerini erken tanıyarak zamanında hekime başvurması önemlidir.
Erken doğumu erken farketmek...
Erken doğum tanınabilir mi? Ya da tanındığında önlem alınabilir mi? Bu da ayrı bir sorundur. Genellikle bazı belirtilerin erken doğum habercisi olduğu ancak olay iyice ilerledikten sonra anlaşılabilir. Bu durumda da çok geç kalınmış olacaktır. O halde erken doğum habercisi olabilecek belirtilerin gözlendiği her duruma erken doğum başlıyormuş gibi yaklaşmak gerekir. Fetal Monitör denen cihazla uterus kasılmalarının karın üzerinden ölçülmesi ayırıcı tanıda oldukça yardımcıdır. Ancak ultrasona göre çok ucuz ve yararlı olan bu cihaz ülkemizde ultrason kadar yaygınlaşmamıştır.
Düzenli ve ağrılı kasılmaları olan kadınların yarısında doğum eylemi başlamaz, yani herhangi bir tedavi yapılmasa da doğum ilerlemez ve durur. Bu nedenle de bir ilacın ya da tedavinin etkinliğinin değerlendirmesi güçtür.
Başlangıç
Ana menü
.
Eğer gerçekten ciddi bir durum varsa Anne'nın hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi gerekir. Teadviye ilaçlar serum içine katılarak başlanır ve şayet ağrılar geçerse ağızdan haplarla devam edilir. Ülkemizde ve yurt dışında en çok kullanılan ilaç Pre-par ismiyle bilinen bir ilaçtır. Ciddi durumlarda bu ilaç ağızdan 2 saatde bir verildiğinde ancak etkili olur. Çarpıntı gibi bazı ağır yan etkileri olan bu ilaç birçok kadın doğum hekimi tarafından yanlış kullanılmaktadır. Günde 3 sefer yarımşar tablet verilir. Bu kullanımın hiçbir yararı yoktur. Sadece hekimi ve hastayı psikolojik olarak rahatlatır.
Son yıllarda bir kalp ilacı olan nifedipinin 24 saat etkili biçimleri erken doğumu engellemek için kullanılmakta ve başarı sağlanmaktadır.
Erken eylemi durdurmaya çalışmanın en önemli yararı Can'ın akciğerlerini olgunlaştıracak zamanı kazanabilmektir. Eğer doğum 48 saat geciktirilir ve bu arada Can'ın akciğerlerini geliştirmede yararlı olacak ilaçlar kullanılırsa, tedavi amacına ulaşmıştır. Erken eylem tedavisinin ikinci önemli yararı Can'ı yaşatabilecek özellikleri ve donanımları olan hastanelere zamanında yetiştirilmesidir.
Başlangıç
Ana menü