SON AYLAR: CAN IYI MI?

• CAN'DA GELIŞME GERILIĞI
• Bazı Can'lar neden gelişemez?
• HAMILELIK ZEHIRLENMESI...
• Hamilelik zehirlenmesi riski taşıyanlar...
• BEBEK ASPIRINI ILE DAHA SAĞLIKLI BEBEKLER DOĞUYOR...
• HAMILELIK ŞEKERI.
• HAMILELIĞIN SON DÖNEMINDEKI KANAMALAR
• Ana menü
  Hamileliğin sonuna doğru yaklaştıkça ailede merak artmaya başlar. Anne Can'ın daha çok farkındadır. Can ile ilişkisi artmıştır. Can her an varlığını hissettirir. Tekmeler, döner, rahatsız eder. Bazen Anne'yı uykusundan uyandırır . Bazen ani bir ses Can'ın irkilmesine neden olur. Her hareketiyle Anne'ye "ben buradayım" der. Anne ve baba için Can artık ailenin bir üyesi olmuştur daha doğmadan. Bu nedenle doğacak canlının sağlık durumu, sağ salim doğup doğmayacağı ilk aylardan daha çok ilgilendirmeye başlar aileyi.
  Son aylarda bir bebeğin sağlıksız olduğunu öğrenmek, ya da bebeği kaybetmek ilk aylara göre daha üzücüdür.

  Son aylarda hamilelik izlemi...
  Son aylardaki doğum izlemi ilk aylardakinden daha farklıdır. Öncelikle ilk aylarda anormal bulunan bazı incelemelerin 6. ayın sonunda tekrar gözden geçirilmesi gerekir. Kan sayımı ve idrar tahlili tekrarlanır. Idrar tetkikinde bir bozukluk varsa idrar kültürü ile mikrop araştırması yapılır. Ayrıca daha sık aralıklarla kontrol yapılmaya başlanır. Amaç olağandışı bir durumu zamanında farkedip önlem almaktır.

  Son aylarda karşılaşılabilecek tehlikeler...
  
  1 Erken doğum,
  2. Hamilelik zehirlenmesi,
  3. Can'da gelişme gerilikleri ve beslenme bozuklukları,
  4. Hamilelik şekeri
  5. Doğum zamanından önce kanamalar,
  6. Anne'de önceden var olan bir hastalığın ağırlaşması,
  7. Kan uyuşmazlığı.

  Başlangıç

  Ana menü

  .

  CAN'DA GELIŞME GERILIĞI

  Bazen muayene sırasında Can'ın yeteri kadar gelişemediği izlenimi uyanabilir. Gerçekten de önemli bir durumdur bu. Bazı nedenlerden dolayı Can istenilen düzeyde kilo alamamaktadır Anne karnında.
  Tabii öncelikle doğru teşhis koymak gerekir. Bunun için de Can'ın ağırlığının doğru tahmin edilmesi gerekir. Eskiden Anne karnının dıştan mezura ile ölçülmesi dışında başka inceleme yöntemi yoktu. Ancak ultrasonun yaygınlaşması ile Can'ın Anne karnındaki ağırlığı gerçeğe yakın düzeyde ölçülmeye başlanmıştır.

  Ultrason ile Can'ın ağırlığının ve gelişiminin izlenmesi..

  Sık aralıklarla yapılan ölçümler Can'ın sağlıklı gelişip gelişmediğinin en iyi göstergesidir. Gelişmeyi izlemek için,ultrason ekranından Can'ın kulaktan kulağa olan kafa çapı, kafa çevresi, karın çevresi ve femur adlı kalça ile diz arasındaki kemiğin uzunlukları ölçülür. Bu ölçümlere dayanarak geliştirilen matematiksel formüller ile Can'ın ağırlığı tahmin edilir. Günümüz ultrasonları bu işlemleri otomatik olarak yapmaktadır. Can'ın beklenen doğum ağırlığı ile karşılaştırma yapılarak gelişmenin normal olup olmadığı anlaşılır. Formüllerde kullanılan en önemli ölçüm karın çevresi ölçümüdür. Bu nedenle karın çevresinin doğru ölçülmesi gerekir. Karın çevresi ölçümü göbek kordonunun karına girdiği yerden ve enine kesit olarak .yapılır. Bu ölçümü doğru yapabilmek biraz deneyim gerektirir. Yanlış yapılacak ölçümler Can'ın ağırlığının yanlış tahmin edilmesine neden olur.

  Önemli bir nokta...

  Gelişme geriliği tanısı konabilmesi için Anne'nın son adet tarihinin doğru bilinmesi gerekir. Yapılan hatalardan biri yanlış hatırlanan son adet tarihine göre karar vermektir. Bu yanlış hatırlama yüzünden bazan Can gereksiz yere erken doğurtulur.. Eğer son adet tarihi bilinmiyorsa ya da Anne emin değilse 20. hafta civarında yapılmış ultrason sonuçları -eğer varsa- değerlendirilir. Çünkü bu aylarda gelişme geriliği olmaz. Gelişme geriliği 28. haftadan sonra başlar.
  Bazı aileler daha ilk aylardan Can'ın gelişmesinin geri olduğunu sanırlar. Özellikle komşular ve dostlar arasında hamile kadınlara karnının küçük olduğunu söyleme modası vardır. Bunlar Anne'yı endişelendirir. Ama zaten altı ay dolmadan önce hamile karnı belirginleşmez. Bir kadın isterse 6. ayın sonuna kadar hamileliğini gizleyebilir.

  Hangi Can'da gelişme geriliği vardır?

  Eğer ölçümleri kabul edilen sınırların %10 altında ise Can dikkatle izlenmelidir. %5 altında ise durum ciddi olarak ele alınmalıdır. %10 'un anlamı şudur. Aynı haftadaki 100 Can'ın ağırlığı ölçülür. Ağırlıklar hafifden ağıra doğru dizilir. En hafif 10 Can'dan en ağırının ağırlığı %10 sınırı olarak kabul edilir. Bu değerler her topluma göre değişir. Ancak o toplumun kendi çizelgeleri yoksa uluslararası standartları kullanmak uygundur.

  Başlangıç

  Ana menü

  .

  Bazı Can'lar neden gelişemez?

  Temel neden Can'ın iyi beslenememesidir. Ya besinler O'na ulaşamamaktadır, ya da Can bunları kullanamamaktadır. Can'a besinlerin ulaşamadığı durumların başında plasenta ile ilgili bozukluklar gelir. Herhangi bir nedenle plasentanın beslenme alanı azalırsa besin ve oksijen değişimi bozulur. Plasentayı en çok sigara ve hamilelik zehirlenmeleri yıpratır. Ayrıca bazı mikrobik hastalıklar da plasentanın besleyici yüzeyini azaltır.
  Can'a ait genetik hastalıklarda da hem plasenta iyi gelişemez hem de Can'ın hücreleri gelen besini yeterince kullanamaz.
  Anne'nın yetersiz beslenmesinin etkisi Can'ın gelişme geriliğinde sanıldığından daha azdır. Anne'ye ait kalp ve böbrek hastalıkları da Can'a az besin ve oksijen gitmesine neden olarak gelişme geriliğine yol açar.

  Can küçük ama sağlıklı olabilir...

  Bazı Can'lar beklenene göre daha az gelişir. Ancak her az kilo alan ve %10 sınırlarının altında kalan Can hasta demek değildir. Esas amaç hasta olan, yani risk altında kalan Can ile sağlıklı olan ama küçük Can'ları birbirinden ayırabilmektir.
  Çağdaş doğum biliminde bu konu için geliştirilen birçok cihaz ve inceleme yöntemi bulunmaktadır.
  Bir Can'ın gelişme geriliği belirtilerinin saptanması ve bunların oluşturduğu tehlikeler bu alanda ençok tartışılan konulardır. Beklemeli mi, doğurtmalı mı? Özel bir tedavisi var mı?

  Nasıl karar veriliyor?

  Öncelikle ayrıntılı bir ultrason incelemesi yapılır. Baş çevresinin karın çevresine oranı normal ise ciddi bir durum söz konusu değildir. Can'a giden kan azalmaya başlarsa Can'ın vücudunda kan dağılımı değişir. Can'ın yaşaması için daha önemli olan organların önceliği vardır. Bu organlar kalp ve beyindir. Bu nedenle Can'ın başı normal gelişimini sürdürürken diğer organların gelişimi geri kalır. Bu nedenle baş diğer organlara göre daha büyük görülür.
  Bu arada böbreklere daha az kan gitmeye başladığından böbreklerden yeteri kadar idrar süzülemez. Bu nedenle Can'ı çevreleyen su (amnion sıvısı) azalmaya başlar. Azalan sıvı miktarı en önemli uyarıcı belirtilerden biridir ve durumun ileri derecede ciddi olduğu anlamına gelir.
  Bu asimetriyi gösteren Canlar sık aralarla fetal monitörle incelenir. Bu cihaz bebeğin beyninin oksijenlenme durumunu gösteren en önemli incelemelerden biridir. Beyinde oksijenlenme azalmaya başlamışsa cihazda kalp atışlarının çizdiği grafik bu durumu belli eder. Son zamanlarda renkli ultrason olarak bilinen Doppler ultrasonografi Can'ın değişik yerlerindeki kan akımını ölçerek tanıda büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Can'ın göbek kordonunda kan akımı azalması ve beyninde kan akımının artması gelişme geriliğinin erken belirtileridir. Özellikle kan akımının ters döndüğü Can'larda Anne karnında ciddi yaşamsal tehlike var demektir.
  Yine son zamanlarda Canın göbek kordonundan alınan kanın (kordosentez) oksijen ve besin miktarları ölçülerek tanı konmaya çalışılmaktadır. Ancak bu çalışmalar henüz yaygınlık kazanmamıştır.

  En iyi gösterge: Canın hareketleri..

  Tüm bu yoğun incelemelerin yanısıra ihmal edilmemesi gereken önemli bir izlem de Anne'nın Can'ın hareketlerini hissetmesine dayanır. 12 saat içinde 10 hareketi hissetmeyen anneler hemen hekimine başvurmalıdır.

  - Gelişme geriliği varsa ne yapılır?

  Gelişme geriliğinin kesin bir tedavisi yoktur. Tek önemli tedavi Can'ın bir an önce zararlı ortamdan kurtarılması, yani doğurtulmasıdır. Ama Can'ın gelişimi her zaman doğuma uygun olmayabilir. Bunu saptamak için, akciğer gelişimi test edilir. Akciğeri yeterince gelişmemişse kortizonlu ilaçlar verilerek akciğer gelişimi sağlanır. Bu ilaçların 48. saatte başlayan etkileri 7 gün sürer. Yani ilaç verildikten sonra en geç 7 gün içinde Can doğurtulmalıdır.
  Can'ın gelişme geriliğini Anne karnında iken tedavi edecek yöntemler henüz bulunamamıştır.

  Başlangıç

  Ana menü

  .

  HAMILELIK ZEHIRLENMESI...

  Son aylarda en korkulan hamilelik hastalığı hamilelik zehirlenmesidir.. Yüksek tansiyon, ellerde ve yüzde şişme ve idrarda albumin fazlalığı söz konusudur. Nedeni tam bilinmemekle birlikte, hastalık plasenta ile ilgilidir. Plasentadaki damarlar yeteri kadar uterus içine yerleşememekte ve yüksek tansiyona neden olmaktadır. Bu yetersiz damarlanma aynı zamanda Can'ın gelişimini de bozmaktadır.
  Ciddi durumlarda hem Anne hem de Can için yaşamsal tehlike söz konusudur. Bu nedenle yakından izlenmelidir.Çabuk müdahale edilmesi gerekebilir. Çoğu zaman doğum yaptırmaktan başka çare kalmaz.
  Ani kilo artışı, ve sabahları elllerde ve yüzde şişlik hamilelik zehirlenmesinin belirtileri olabilir. Hemen en yakın sağlık kuruluşunda kan basıncı ölçtürülmeli, idrarda albumin baktırılmalıdır.

  Hamilelikte kan basıncı...

  Hamilelikte kan basıncı değişimlerine sık rastlanır.Kan basıncı hamileliğin 3. Ayından itibaren düşmeye başlar. 7. aydan sonra tekrar yükselerek hamilelik öncesindeki değerlere döner. Büyük tansiyonun 140, küçüğün 90 mm hg üzerinde olması yüksek tansiyon olarak kabul edilir. Ancak bazen kan basıncı bu değerlerin altında olmasına karşın ciddi zehirlenmeler görülebilir. Bunun nedeni hamilelik öncesi tansiyonun düşük olmasıdır. Örneğin hamilelik öncesinde tansiyonu 100/70 olan bir kadının hamilelikte tansiyonunun 130/90 olması ciddi bir yükselme demektir.

  Tansiyon Yüksekliğine nasıl karar verilir?

  Bir kez ölçüm ile tansiyon hakkında karar vermek yanlıştır. Anne'ler hekime geldiklerinde heyecanlıdır. Bebeğin ve kendi sağlıkları hakkında bazı endişeleri olabilir. Bu durumda genellikle tansiyon yüksek çıkar. Bu nedenle sakin bir yerde yarım saat dinlendikten sonra tansiyonu tekrar ölçülmelidir. Yine yüksek çıkarsa yarım saat daha beklenir. Bu 3. ölçümde de yüksek çıkarsa Anne bir sağlık kuruluşunda 12-24 saat yatırılarak tansiyonu izlenir. Tansiyon yüksekliği ısrarla sürerse, tansiyonun yüksek olduğuna karar verilir.
  Sağlıklıçıların çoğu ne yazıkki tansiyon ölçerken hata yapar.Tansiyonun doğru biçimde ölçülebilmesi için hasta oturur pozisyonda olmalıdır.Kol kalp düzeyinde, serbest biçimde bir masanın üzerine konmalıdır. Elbise kolu sıkmamalı, tansiyon ölçen cihazın kola saran bölümü dirseğin üzerinde olmalı ve tüm üst kolu iyice kavramalıdır.

  Idrarda albumin...

  Hamilelik zehirlenmesinin ikinci önemli belirtisi idrarda albumin çıkmasıdır. Albumin miktarı rastgele yapılan idrar ölçümlerinde yanıltıcı olarak düşük çıkar. Bu nedenle 24 saatlik idrar biriktirilip bu idrarda toplam protein miktarı ölçülmelidir. Toplam protein miktarının 100 cc de 500 mg 'ın üzerine çıkması uyarıcıdır.. Idrara vajinal akıntı bulaşırsa protein yanlış olarak yüksek çıkar. Idrar ile aşırı protein kaybedilmesi sonucu yüz, el ve ayaklar şişer. Bir hafta içinde 2.5 kg' dan fazla kilo alınması vücutta ödem dediğimiz sıvı toplamasının ilk belirtisi olabilir.

  Başlangıç

  Ana menü

  .

  Hamilelik zehirlenmesi riski taşıyanlar...

  Ilk hamileliğini yaşayanlarda, ilk hamileliğinde çok genç veya yaşlı olanlarda, şeker, tansiyon, böbrek hastalığı olanlarda ve ikiz hamilelik yaşayanlarda daha fazla risk görülmektedir.

  - Hamilelik zehirlenmesi önceden bilinebilir mi?

  Riskli gruptaki hamilelerin önceden bazı testler uygulanarak hastalık riskleri saptanabilir. Bu tesler arasında en basiti tansiyonun değerlendirilmesidir. Küçük tansiyonun iki katı ile büyük tansiyonun değeri toplanır. Bulunan sayı üçe bölünür. Sonuç 90'ın üzerinde çıkar ise, risk var demektir.
  Tansiyon ölçümüne bağlı bir diğer test ise pozisyon ile tansiyonun değişiminin incelenmesidir. Yatarken ve ayakta yapılan ölçümler arasındaki fark 20 den fazla ise riski yüksek kabul edilir.
  Bazı özel laboratuvar ölçümleri de (fibronektin, ürik asit, idrarda kalsiyum miktarı) riskli hastaları saptayabilir.
  Uterusa giden kan akımı ölçümleri de hastalığı saptayabilmektedir. Hamileliğin 24. haftasında yapılan Doppler ölçümlerinde çentiklenme görülmesi risk göstergesi kabul edilir.
  Tüm bu incelemelerin risk ölçütü kesin değildir. Risk saptanan bir çok hamile ciddi sorunla karşılaşmaz. Yani bunlar yanlış pozitifliği yüksek olan incelemelerdir. Ama hastalık çıkacak gurubu saptamada kullanılabilir.

  Hamilelik Zehirlenmesinin Can'daki etkileri nelerdir?

  En önemli olumsuz etkisi gelişme geriliği yapmasıdır. Bu hastalıkta plasenta damarlarında tıkanıklıklar oluşur. Bu nedenle plasentanın besleme yüzeyi azalır. Böylece Can'a az besin gider ve gelişmesi geri kalır.
  Ağır zehirlenmelerde Can'ın erken doğurtulması gerekebilir ki bu durum Can'ın dışarda yaşama şansını azaltır. Her iki nedenden ötürü Can'ın Anne karnında veya doğumdan sonra kaybedilme riski artar.

  Tedavide neler yapılabilir?

  Tedavi hastalığın ciddiyetine göre değişir.
  Hafif durumlarda yatak istirahati yeterli olmaktadır. Ne zaman ne yapılacağına ancak dikkatli bir tıbbi izlem ile karar verilebilir. En korkulan durum plasentanın erken ayrılıp Can ve Anne yaşamını tehdit etmesidir.
  Hamilelik zehirlenmesi tedavisinde tansiyon ilaçlarının kullanılması genellikle bir yarar sağlamaz. Yalancı bir iyilik haline neden olur. Üstelik Can'a giden kan akımını daha da azaltır. Bu ilaçlar, ancak hastanede çok sıkı izlem altında Can'a zaman kazandırmak amacıyla kullanılabilirler.
  Son yıllarda bebek aspirinin gebeliğin 3. ayından itibaren kullanılmaya başlaması ile hamilelik zehirlenmesine rastlanma oranı çok düşmüştür.

  Başlangıç

  Ana menü

  .

  BEBEK ASPIRINI ILE DAHA SAĞLIKLI BEBEKLER DOĞUYOR...

  Irenbe Doğum ve Kadın Hastalıkları Kliniğinde 650 hamile üzerinde yaptığımız çalışma ile hamilelik boyunca günde bir tane bebek aspirini alan hamilelerin bebeklerinin daha sağlıklı olduğu ve annelerininde daha az risk altında kaldığı belirlenmiştir. 3 yıldır klinikte sürdürülen çalışma da 325 hamileye hamilelik boyunca 3. aydan başlamak üzere günde bir tane bebek aspirini verilmiştir. Diğer 325 hamile ise kontrol gurubu olarak tutulmuştur. Bebek aspirini verilen hamilelerde hamileliğin son aylarında daha az tansiyon yükselmesi olmuştur. Hamilelikleri doğum gününe kadar daha az sorunsuz seyretmiştir. Kontrol gurubuna göre bebeklerin doğum ağırlığı 230 gram dah fazla çıkmıştır. Gelişme geriliği riski çok daha az ortaya çıkmıştır. Aspirin kullanmıyan hamilelerde ise hamilelik zehirlenmesi, fazla kilo alınması, ve daha düşük ağırlıklı bebek sayısı daha fazla olmuştur. Aspirin kullanan annelerin bebeklerinde hiçbir ters etki gözlenmemiştir. Bu sonuçlara göre hamilelikte bebek aspirini kullanmak hem anne hem de bebek sağlığı açısından yararlı görülmüştür. Bu nedenle hamilelik boyunca annelerin bebek aspirini almasını beklenmiyen üzücü durumları azaltması açısından tavsiye ediyoruz.

  Aspirin'in nasıl etki ediyor?

  Gebeliğin son aylarında iki tane korkulu rüyamız vardır.
  1. Preklampsi yada gebeliğin neden olduğu yüksek tansiyon hastalığı dediğimiz hamilelik zehirlenmesi
  2. Plasental dolaşım yetmezliğine bağlı fetal gelişim geriliği.
  Bu iki olay birbiri ile bağlantılıdır. Her iki olayda da plasentada ve damar yataklarında PGI2 dediğimiz madde azalırken TXA2 dediğimiz madde artar. PGI2 önemlidir. Bu madde hem damarların açık durmasını sağlar. Hem de kanın pıhtılaşmasını engeller.Düşük doz aspirin bu dengeyi eski haline getirir. Yani PGI2 oranını arttırır. Böylece yüksek tansiyonun gelişmesini ve gelişme geriliğini önlemiş olur.
  Hamilelik zehirlenmesi hala anne ölümlerinin en önenmli nedenidir. Daha 1991 de bile Hollanda da hekimlerin %80'i bu ilac yazmaktaydı.
  Şu anda dünya da genel yaklaşım yüksek risk hastalarda bu ilacın kullanılması gerektiği yönünde. Ancak ilk hamilelikler kendi başına yüksek risk. Kimde ne zaman bu hastalığın geliştiğini bilemiyorsunuz. Özellikle sosyoekonomik düzeyi düşük olan kadınlarda çok daha sık görülüyor. Bu nedenle bizim önerimiz ülkemiz koşulları göz nüne alınarak, çok ciddi bir engel yoksa her hamilede ilacın kullanılması yönünde. Başlangıç ayı olarak 12-14 hafta arasını önermekteyiz. Dünya da yapılan birçok çalışmada bizim çalışmalarımızı destekler yöndedir. Aspirin kullanan annelerin bebeklerin ağırlıkları daha fazla olmaktadır.

  Başlangıç

  Ana menü

  .

  HAMILELIK ŞEKERI.

  Diabetes Mellitus dediğimiz şeker hastalığı kanda şekerin yüksek olmasıdır. Şeker hücrelerin esas enerji kaynağıdır. Yediğimiz besinlerde karbonhidrat denilen kısımlar şeker haline getirilerek kullanılır. Bu şekerin hücreler tarafından alınabilmesi için insülin denilen bir hormona gerek vardır. Insülin midenin arkasındaki pankreas denilen salgı bezi tarafından yapılır. Erken yaşta ortaya çıkan şeker hastalığının nedeni pankreastan salgılanan insülinin yetersiz olmasıdır. Geç ortaya çıkan şeker hastalığında ise salgılanan insülin miktarı normal, hatta normalden bile fazladır. Ama hücrelerde değişik nedenlerle insüline karşı direnç oluşur ve insülin etkisi azalır.
  Hamilelikte hormonal değişiklikler karbonhidrat kullanımını ciddi biçimde etkiler. Insülin miktarı artar. Kan şekeri daha düşüktür. Örneğin hamilelik öncesi 100 olan şeker hamilelikte 70 e düşer. Normal hamilelikte açlık kan şekeri değerleri 60 ile 90 arasındadır. Hamilelik ilerledikçe insüline karşı direnç artar.
  Glukoz plasentadan Can'a kolaylaştırılmış bir yolla geçer. Insülin ise Can'a geçemez. 12. haftadan itibaren Can'ın kendisi insülin üretimine başlar.
  Hormonal değişiklikler hamileliğin 6. ayından sonra şeker hastalığına yatkınlığı arttırır. Hamilelerin yaklaşık %5'inde 24. haftadan sonra şeker hastalığı saptanır. Aç karnına bakılan şeker gerçek durumu yansıtmada yeterli değildir. Bu nedenle her hamile 26-28. haftada 50 gram glukoz tarama testi yaptırmalıdır. Bu testte 50 gram glukoz bir bardak suda eritilip içirilir. 1 saat sonra kanda ölçülen şeker 140'ın altında ise normal kabul edilir. Kan şekerinin 140'ın üstünde çıkması ise riskli olarak yorumlanır ve 3 saatlik yükleme testi yapılır.
  Özellikle aşırı kilo alan, ailesinde şeker hastalığı olan, ya da daha önce iri bebek doğurmuş olan hamilelerin riski daha fazladır.
  Hamilelik şekeri zamanında tanınırsa sorun olmaktan çıkar. Şeker düzeyi diyet ya da insülin ile kontrol altında tutularak hamileliğin ve doğumun normal seyrini izlemesi sağlanabilir. Teşhis edilmeyen olgularda Can'ın vücudu gittikçe irileşir. Iri Can ile normal doğum güçleşir. Vücudu irileştiği için doğum sırasında omuz takılması ve kol kırılması gibi tehlikeli sorunlar ortaya çıkabilir. Daha da önemlisi yenidoğanda kan şekerinde ani düşmeler olur ve farkedilmezse beyinde kalıcı hasarlara yol açabilir.
  Hamilelik şekerini normal şeker hastalığından farklıdır. Normal şeker hastalığında hamilelik daha risklidir. Can'ın yaşamını tehdit eden olaylar gelişebilir. Ancak çok sıkı kontrol ile normal bir hamilelik sağlanabilir. Bu gibi hastaların izleminde şeker kontrolü güç olabilir. Bu nedenle hem dahiliye hem de doğum uzmanı hastayı birlikte izlemelidir. Tedavi başındaki insülin ayarlamaları hastanede yapılmalıdır. Bu hastaların kendi kendilerine şeker ölçmeyi ve insülin yapmayı öğrenmeleri maliyet ve sağlık açısından daha uygundur.

  Şeker hastalarında hamilelik...

  Şeker hastası Anne adaylarının hamileliklerinin 3 ay öncesinden başlayarak şekerlerinin çok iyi kontrol altına alınması gerekir. Yoksa Can'da ciddi sakatlıklar oluşabilir. Şeker hastalığın kontrol altında olup olmadığı kanda Hemoglobin A1c adlı maddenin ölçülmesi ile anlaşılır.
  Şeker hastası hamilelerde hamilelik zehirlenmesi, idrar yolu enfeksiyonları gibi sorunlara sık rastlanır.
  Can'da ise düşük riski artar, sakatlıklar, aşırı su üretimi, büyüme bozuklukları ve ani ölümler görülebilir. Sinir, kalp, mide barsak ve idrar yolu sistemlerine ait sakatlıklar daha sık oluşur.
  Geçmiş yıllarda bu tehlikeler nedeniyle şeker hastalarına normal zamanından 3-4 hafta önce doğum yaptırılırdı. Ancak günümüzde bu yaklaşım terkedilmiştir. Şekeri normal sınırlarda tutulan şeker hastası hamilelerde hamileliğin seyri ne gerektiriyorsa o yapılır. Çünkü ultrason ve fetal monitör sayesinde Can'ın sağlığını izlemek çok kolaylaşmıştır.

  Hamile kalmadan önce şeker hastaları neler yapmalıdır?...

  - Kan şeker düzeyleri ayarlanana dek hamilelikten korunmalıdırlar. - Tansiyon, göz dibi ve böbrek muayeneleri yapılmalıdır. - Tedavi açlık kan şekeri 60-90, tokluk şekeri 120-140 arasında olacak biçimde ayarlanmalıdır. - Eğer hap kullanılıyorsa, insülin tedavisine geçilmelidir. Çünkü haplar Can'da sakatlıklara yol açabilir. - Hamilelikte kendini ve Can'ı bekleyen sorunlar konusunda Anne adayı çok iyi bilgilenmelidir.

  Hangi hamilelere ilk görüşmede Glukoz tarama testi yapılmalı?

  - Önceki gebeliğinde hamilelik şekeri saptananlar,

  - Iri bebek doğurmuş olanlar,

  - Önceki gebeliğinde suyu çok olanlar,

  - Şimdiki gebeliğinde iri Can taşıyanlar,

  - Sakat bebek doğurmuş olanlar,

  - Ölü doğum yapmış olanlar,

  - Şişman Anneler,

  - Tansiyon ve böbrek hastalığı olanlar,

  - Idrarında belirgin şeker çıkanlar,

  - Ailesinde şeker hastalığı olanlar, Bu gurup hastalara doğuma dek her 4 haftada bir test yapılmalıdır.

  Hamilelik Şekeri tanısı alan hamileler neler yapmalıdır?

  Eğer açlık kan şekeri 120 nin altında çıkmışsa önce diyet yapmalıdırlar. 1 haftalık diyetten sonra test tekrarlanır. Beslenme bir diyet uzmanı tarafından düzenlenir. Her kişinin diyeti farklıdır. Başkasının diyetini alıp uygulamak son derece yanlıştır. Günlük gereksinim kalori hesabına göre yapılır. Ideal vücut ağırlığı göz önüne alınarak kilo başına 30-35 kalori hesaplanır. Bu kalorinin %40'ı karbonhidrat, %30'u protein, %30'u yağ olarak verilir. Şekerli gıdalardan uzak durulmalıdır.
  Yiyecekler en az 6 öğüne bölünerek verilir. Tüm yenilen yiyecekler kaydedilir ve diyetisyenle sık sık görüşülürse diyet uygulamasının başarı şansı artar. Insülin gereksinimini azaltmak için düzenli egzersiz yapılmalıdır.

  Başlangıç

  Ana menü

  .

  HAMILELIĞIN SON DÖNEMINDEKI KANAMALAR

  Sonun (plasenta) erken ayrılması...

  Çok ciddi bir durumdur. Karında sürekli sertleşme, Can hareketlerinin kaybolması, koyu kirli renkte (vişne çürüğü) bir sıvının gelmesi ilk belirtileridir. Dışa kanama olmaksızın rahim içine fazla kanama olabilir ve bu yanıltıcı olabilir. Geç kalındığı takdirde kanın pıhtılaşma mekanizmaları bozulur ve doğumdan sonra kanamayı dindirmek oldukça güçleşir.

  Erken son ayrılması kimlerde ortaya çıkar?
  -Yüksek tansiyonlu hamilelerde,
  -Karnın zarar gördüğü kazalar geçiren hamilelerde,
  -Yaşı ileri olan hamilelerde,
  -Çok fazla doğum yapmış hamilelerde,
  -Sigara,alkol, kokain kullanan hamilelerde,

  Sonun önde olması...

  Sonun erken ayrılması kadar ciddi bir durum değildir. Tanısında ultrason yardımcıdır. Kanamalar fazla değilse uygun zamana dek beklenebilir. Ancak yakın tıbbi izlem gerekir.

  Beklenmedik kanamalarda ne yapılmalı?

  Son aylardaki her kanama aksi ispatlanana dek ciddi kabul edilir. Kendi başınıza teşhis koymayın! Hemen hekiminizi arayın. Ya da en yakın sağlık kuruluşuna başvurun. Kesin teşhis ancak iyi bir muayene, ultrason ve kan tetkiklerinden sonra ortaya çıkar. Tedavi de durumun ciddiyetine göre değişir.
  Son ayrılmalarında beklemek tehlikelidir. Acil doğum yaptırılmalıdır. Oysa sonun önde olmasına bağlı kanamalarda beklenebilir.

  Son aylarda sıkıntı yaratan hastalıklar....

  Kalp kapak hastalıkları...

  Yüksek tansiyonlu anneler...

  Ağır böbrek hastalıkları...

  Karaciğer hastalıkları...

  Başlangıç

  Ana menü