|
. |
Ana menü
Ne ilginç toplumuz. İlginç lafı da yetersiz. Eşi bulunmaz bir toplumuz.
Kadın ile erkeği birbirinden ne kadar koparmışız. Yaklaşılamaz uçurumlar koymuşuz aralarına.
Birbirlerini öyle dışlamışlar ki iki cins.
Çocukluktan başlıyor ayırım. Erkek kız beraber oynamaz. erkeğin oyunları farklı, kızlarınki farklıdır.
Okulda sıraları ayrıdır, erkekle kızın.
Erkek kızla konuşmaya arkadaşlık etmeye korkar, uzaktan uzağa laf atar.
Kızlara erkekle arkadaşlı etmek yasaklanmıştır. Erkeklere karşı bir korku salınmıştır.
Bu koşullanmışlıkla evlenir kadınla erkek. Kadın ev işlerine bakar. erkek dış işlere. Kadın çalışsa bile eve gelince ev işlerini tek başına üstlenir.
Erkek gazetesini okuyup, TV seyrederken, Kadın yemek hazırlar, sofra kurar, sofra kaldırır, bulaşık yıkar.
***
Hamile kalmak, bebeği karında büyütmek, doğurmak, çocuk bakmak ve büyütmek hep kadının görevidir. Erkeğe sadece övünmek düşer. Hava atmak düşer. Arkadaşlarına mahçup olmamıştır. O da çocuk sahibi olabilmiştir.
Ne kadar erkek acaba bebeğinin altını almaya çalışır, gece ağladığı zaman uyanıp O'nu sakinleştirmeye çalışır?
Aslında büyük bir haksızlıktır bu ayırım. Kadınlar için değil, Erkekler için.
Erkeği çocuğundan uzak tutmak erkeklerden sevgi'yi uzak tutmaktadır. Erkek içinden gelerek, doya doya bebeğini sevemez. Toplum yasaklamıştır. Sevmeyi de bilemez. Çünkü yaşamamıştır hiç bir olayı. Sadece seyretmiştir.
Birlikte yaşanacak bir olay olduğunu bile bilemez erkek hamileliğin...
***
Gelişmiş ülkelerde babaların hamileliğin başından itibaren olaya katılması için büyük gayret sarfedilir. Babalar da annelerle birlikte eğitim görürler, nefes egzersizlerine katılırlar. Bir koç olarak yetiştirilir erkekler bu okullarda. Yani hanımına doğum sırasında yönetici ve destekleyici olarak bilgilendirilir. Ve baba mutlaka doğuma alınır. Doğum sırasında eşine yardımcı olur. Tüm doğum olayını eşi ile birlikte yaşar. O'nunla birlikte nefes alır, onun sıkıntılarını yaşar, O'na destek olur. Bebeğinin doğuşunu görür. Çok farklı duyguları yaşar.
***
Ya biz de .
Erkeğin hiçbir ilgisi yoktur. Hamilelikle. Hiçbirşey öğrenmez. Hiçbir hazırlık yapmaz.
Ülkemizde ne özel hastanelerde, ne de devlet hastanelerinde babaları doğuma almazlar. Baba ya sıkıntı içinde odada, ya da aşağıda koridorlarda bekler. Neler olduğunu merak eder yukarıda. Acaba her şey yolunda mıdır? Eşi ve doğacak bebeğinde bir sorun var mıdır?
Doğumdan aklında kalan sıkıntı ve stressdir.
Mutluluğu tadamaz.
Bebeğinin doğumunu göremez. Eşinin yaşadığı sıkıntılara ortak olamaz.
Sevgiyi yaşayamaz diğer bir deyişle.
***
Bu nedenle baba ile çocuğun arasında hep bir mesafe vardır. İstese de gerçek sevgisini gösteremez baba. İstese de bebeğin altını değiştiremez, Biberonla besleyemez. Böyle olunca aile içinde sağlıklı bağlar kurulamaz. Nesilden nesile erkek yetiştirilmesi aynı nağmelerle devam eder gider.
***
Artık birşeylerin değişmesi gerkiyor. O saçma hastane kuralları kökünden değişmeli. Doğumhaneler bir ızdırap yuvası olmaktan çıkarılmalı. Babaların rahatça girip doğumda bulunulması sağlanmalı. Toplumda erkeğin kadını anlaması için bence dönüm noktası olacaktır bu karar. Hatta mecbur edilmeli babaların doğuma girmeleri. Bir görmeli, yaşamalı o doğum olayını. Bakın o zaman ne kadar farklı davranacak kadınına, bebeğine. Ne kadar farklı sahiplenecek çocuğunun sorumluluklarını ve eğitimini.
Yeter artık diyoruz, babaları da alın doğumlara.
Ana menü
|
|