|
. |
Ana menü
İkinci Dünya Savaşından sonra insan hakları beyannamesi pek çok ülke tarafından imzalanmıştır. Bugüne dek giderek artan bir ilgi var. Başlangıçta kağıt üzerinde olan bu belge son yıllarda özellikle TV ve diğer medya aracılığı ile kamuoyuna mal oldu. İnsan haklarının alt maddelerinden olan hasta hakları,sağlıklı yaşam hakkı ve tüketici hakları gibi kavramların içerikleri toplumun tabanına yeterince yansımadı. Ancak zaman zaman gazetelerde yada dergilerde moda bir terim olarak geçmektedir.
Tüketici hakları ise hasta haklarından daha önemliymiş gibi, kurumlaşmada ve kamuoyunda, sanki son yıllarda daha popüler olma yolunda. Gazetelerde ve bazı TV programlarında tüketici köşeleri oluşturulmaktadır. Hükümetler tüketiciyi koruma kanunları yada genelgeler yayınlamaktadırlar.
Hasta hakları konusunda ülkemizde yapılanları anımsayacak olursak, çeşitli TV programcıları ve bazı sansayonel gazetecilerin, zor koşullarda sağlık hizmeti vermeye çalışan sağlık kuruluş yada sağlık emekçilerine, sadece tirajlarını düşünerek, saldırmaktadırlar. Konuları ve gerçek sorumluları yeterince sorgulamadıkları ve ciddi bir baskı unsuru olamadıkları görülmektedir. Gerçekten 6. kuvvet olarak yeterli görevlerini yapamadılar. Sağlıkla ilgili sorunlara tiraj yada sansayonel açıdan baktılar.
Alınan bir malın bozuk çıkması durumunda yenisi ile değiştirebiliniyor yada yasal haklarını, çeşitli dernek veya kuruluşlar arcılığı ile sonuna dek izlenebiliyor. Ancak kaybedilen bir organ yada sağlık bir daha geri alınabilirni?. Sadece bu yönüyle bile hasta hakları tüketici haklarından daha önemli bir noktadır. Hasta da bir müşteridir. Hizmeti en kaliteli şekilde alması en doğal hakkıdır. Hastanın hizmeti en iyi şekilde isteme hakkı yanında hizmeti sunan sağlık kuruluşu ve sağlık ekibininde hizmeti en iyi şekilde ve en kaliteli sunma sorumluluğu vardır. Eksiklikler yada yanlışlıklar olmuyor mu?. Doğal olarak sayılamıyacak kadar çok. Peki bunlara karşın hizmeti alan hastaların baş vurabilecekleri kurum , kuruluşlar yada yasalar varmı? Benim bilebildiğim kadarıyla ülkemizde hasta hakları ile ilgili doğrudan ilgilenen sadece Türk Tabibler Birliğinin (TTB) yasasında , detayı tam belli olmayan bir sorumluluğu var. Ancak TTB nin yasasında yeterince yaptırım ve yetki yok. Sağlık bakanlığının ise bu konuda açık olmıyan sorumlulukları var. Özellikle batı ülkelerinde gördüğümüz hasta hakları ile ilgili ciddi yasa ve kurumlar ülkemizde yok. Hem hastalar boşlukta hemde sağlık çalışanlarını bu tür olumsuzluklara karşın koruyacak yasa yada yönetmelikleri oluşturamamışız. Son bir yıldır SSK genel müdürlüğü sağlık çalışanlarını koruma altına alacak yeni bir sigorta çalışması sürdürülmektedir.
 
Hasta hakları nelerdir veya neler olmalıdır?
Hastalıktan korunma hakkı,
Hastalıklardan korunma hakkı , çeşitli hastalıklara karşın devlet halkını önceden bilgilendirmelidir. Okullarda,çeşitli yayınlar ve duyurularla. Ayrıca medyanın sağlıklı yaşam ve hastalıklarla ilgili programlar yapmalı
Hastalara, hastane ve poliklinikte insanca karşılayacak düzenlemeler sağlanmalıdır. Otellerdeki gibi ön büro ve halkla ilişkiler bölümleri olmalıdır. Çünkü hastalığı yada hastane ile ilgil bir bilgi alabilmek bazen saatleri hatta günleri almaktadır.
Hastanın kişilik hakları,
Hastanın kişiliğine özen gösterilmelidir ve hasta, insan olmanın saygınlığını hissedebilmelidir. Ne yazıkki, çoğu kez hastalardan " şu hastanede yada hekim köpek muamelesi yapıyor" duyumları sadece bir örnektir. İnsan lar hastanelere ve hekimlere zorunluluktan değil, gereksinimini yerine getirecek bir yakın dostuna gider gibi gidebilmeli. Sağlık güzelliği için kuaföre gider gibi gidebilmeli. Yıllardır oluşan hastane ve doktor korkusu artık insanların beyninden silinmelidir.
Hastanın hastalığının tedavi edilme hakkı
Hastanın kişiliğine saygı yeterli değildir. Hastalığına ve organlarına saygı en önemli haktır. Hastaya hoş davranmak ona yakınlık göstermenin yanında yetersiz deneyim ve bilgi birikimi sonucunda hastalığını tedavi edilecek noktadan daha kötüye götürülürse yada herhangi bir organınını sakat kalmasına veya kaybetmesine neden olunursa bunun sorunlusu kim olacaktır. Yanlış tedavi sonrası yaşamını kaybederse ne olacak ?. İşte burada hekimlik mesleğinin sürekli eğitim gerektiren ve bunun sağlanması için ülke çapında yasal düzenlemelere gidilmeli. Ülkemizde sağlık ile ilgili ciddi sorunlar, daha çok organizasyonsuzluk sonucu ihmalsizlik ve bilgisizlikten oluşmaktadır. Kasıtlı olaylar hemen hemen çok az denecek düzeylerdedir. O halde hastanın hastanelere gelişinden tedavinin bitimine hatta hastaneden çıkış ve nekahat dönemde izleme dek çok iyi organizasyon gerektirmektedir. Organizasyon için bilimsel ve yasal yöntemler geliştirildiğinde sağlık ekibininde sürekli eğitimi dolayısıyle sağlanacaktır.
Tüm hastaların eşit sağlık hizmeti alma haklarıdır;
Tüm vatandaşların birinci sınıf vatandaş oldukları,ayırım olamadığı her zaman söylenir. Sağlık hizmetinde de farklı uygulamalar olmamalı. Ülkenin en batısından en doğusuna dek, köyünden şehir merkezine kadar en süratli ve en kaliteli sağlık hizmeti alma hakkı vardır. Bu konuda hem hükümetlerin hemde yerel yönetimlerin sorumlulukları olmalıdır.
Hastane ve hekim seçme hakkı
Hastalar kurumlar arasındaki farklı uygulama ve tedavilerden dolayı bazı sağlık kuruluşlarını yeğlemekte ve yığılmalar olmaktadır. Dolasıyle tüm sağlık kuruluşlarının en iyi düzeye gelmesi sağlanıncaya kadar hastane hatta hekim seçme özgürlüğü olmalıdır. Bu konuda yasal kolaylaştırmalar sağlanmalıdır.
Hekimin hasta seçme hakkı
Tüm yukardaki değinmelere karşı aynı dal hekiminin bulunduğu kurumlarda geçerli bir neden göstererk hekim de hasta seçme yada kabul etme hakkı olmalıdır. Çünkü hekimde insandır. Duygusal yanları vardır. Yada özel sorunları olabilir.
Ana menü
|
|