|
. |
Ana menü
Hekimlik mesleğinin saygınlığı 30 sene önceki düzeyinde mi? Hiç sanmıyorum. Eskiden hekimin toplum içindeki yeri çok daha farklıydı. Hekim sadece hekim olarak değil, aynı zamanda güvenilir bir kişi kabul edilirdi. Örneğin idari tüm görev açıklarında ilk akla hekimler gelirdi. Kaymakam mı lazım, hekim bey göreve.
Belediye başkanı, okullarda açık kalan dersler hep hekimler tarafından kapatılırdı. Hekimlerde kendilerini bu beklentilere göre yetiştirirlerdi. Kültür ve bilgileri çok daha fazla idi.
***
Eskiden hastaların nezdinde hekimin dediği kuraldı. Tartışılmazdı.
Bugün hekim olan olmayan sağlıkla ilgili konuşuyor. Avukatlar, politikacılar, din adamları, vatandaş. Hiç kimse hekiminin dediğini hemen öyle kabul etmiyor. Şüphe ile karşılıyor.
-Acaba ne kadar doğru söylüyor?.. Bir başka doktora daha gösterelim bakalım...
Böylece doktor doktor gezmeler başlıyor. Akıllar yatana kadar.
***
Peki, değişen nedir? Hekimlik saygınlığı mı azalmıştır? Muhtemelen.
Hekimlik saygınlığının azalmasında hekimler ne kadar suçludur, sistem ne kadar suçludur?
Suç tıp fakültesinde verilen eğitimle başlıyor. Öğretilenler çok basmakalıp ve yüzeysel. Her bilgi tek taraflı öğretilmekte, her doğrunun ikinci bir doğrusu daha olabileceği genelde söylenmemektedir. Tıbbın sosyolojik ve felsefi boyutu göz ardı edilmektedir. Hele ideal davranış biçimi olarak kabul edebileceğimiz, etik yada ahlak hiç öğretilmemektedir.
Hele insal ilişkileri, iletişim teknikleri gibi kavramların adı bile edilmemektedir.
***
Bu kavramlardan uzak piyasaya çıkan genç hekim vatandaşın yaklaşımı karşısında şaşkınlığa düşmektedir. Çoğu zaman hekimlerin basit bir konu hakkında söyledikleri ve yorumları birbirini tutmamaktadır... Kendi doğrusunun tartışılması hekimi çok kızdırmakta, hasta ile hekim arasında ters bir diyalog başlamaktadır.
Hekim kendisini vatandaştan ve toplumdan soyutlanmış ve farklı algılamaktadır. Onun duygularını hislerini, beklentilerini isteklerini pek anlayamamaktadır.
Biraz bu konuda başarılı olan, yani halkın dilinden anlayan ve onların beklentilerine göre davranan hekimler -tıbbi bilgileri ne kadar yetersiz olursa olsun- özellikle piyasada oldukça başarılı olmaktadır.
***
Genç hekim bu çatışmadan kaçmak için çıkış yolları arar.
İlk denediği yol yoğun olarak teknoloji ve laboratuvar tetkiklerinin kullanılmasıdır. Bol tetkikler, filmler, incelemeler yaptırarak kendi söylemediğini ya da karasızlığını cihazlara söyletmeye çalışır. Bugün bir kadın-doğum uzmanı ultrasona sokmadan gebe bakamaz. Gebelik hakkında karar veremez. Halbuki normal seyreden gebeliklerde birden fazla ultrasona girmenin pek yararı olmadığını gösteren birçok çalışma vardır.
***
İkinci kurtuluş yolu ise uzmanlaşmaya kaçıştır. Bilgisinin yetersizliğini uzmanlaşarak atmaya çalışır. Alanını daraltır. Çoğu zaman bu uzmanlaşma da yetmez, üst uzmanlaşmaya geçer. Günümüzde üst uzmanlaşma hekimlik mesleğini iyice parçalamıştır. Uzmanlaşan hekim diğer branşlardan iyice kopmaktadır. Belli bir süre sonra diğer branşlarla ilgili bilgileri normal vatandaşınkinden farklı olamamaktadır. Bu durum hastaya bir insan gibi değil bir makina gibi kabul edip o şekilde yaklaşımını doğurur.
***
Hekimlik saygınlığı günden güne azalıyor. Sağlıklta yaşanan dağ gibi sorunlardan da hekimler sorumlu tutuluyor. Aslında oldukça sorumlular da. Ama herşeyden değil. İsteseler, birlik olsalar hekimler birçok sorunun çözümünde etken olabilirler. En basitinden her hekim hastanelerde dünya standartlarının gereğine uygun hasta bakmaya başlasa, hastaya yeterli zamanı ayırsa. Kimse aksine zorlayamaz. Bazı şeyler değişmeye başlayabilir hemen.
Ana menü
|
|