MENOPOZDA MEME
- MENOPOZ ÖNCESİ DÖNEMDE MEME...
- MEME KANSERİNİN ÖZELLİKLERİ
- DİYET VE BESLENME ile MEME KANSERİ İLİŞKİSİ..
- MEME HASTALIKLARINDA GÖRÜNTÜLEME TEKNİKLERİ..
- HORMON TEDAVİSİ VE MEME KANSERİ..
- ESTROJENİN ETKİSİ
- Ana menü
- Menopoza giren bir kadın için günümüzde en önemli organ memedir. Menopoz sonrası yaklaşımları her yönüyle etkilemektedir meme. Meme kanseri miti hormon kullanımından kaçışın başlıca nedeni olmuştur ve hala da olmaktadır.
- Menopoza gelene kadar meme...
- Meme basit bir organ değildir. İç yapısı oldukça karmaşıktır. Bu yapı meme ucuna süt gönderecek şekilde düzenlenmiştir. Küçük küçük birimler birleşe birleşe meme ucuna doğru gittikçe genişleyen kanallar oluşturur. Bu kanallar inceden kalına doğru aynı bir ağacın dallanması gibi dallanır. İnce kanalların etrafını yapraklar gibi içi ince hücre tabakası ile çevrili kesecikler oluşturur. Bu dallanan yapıyı destekleyen ara dokular ise genelde yağ dokusu özelliğini taşır.
- Birçok hormon meme içindeki yapıda değişiklik yapacak tarzda etkilidir. Estrojen ve progesteron, süt hormonu olarak bilinen prolaktin memenin gelişmesi yönünde etki eder. Estrojen kanalcıkların gelişmesini sağlar. Projesteron ise keseciklerin gelişmesini sağlar. Ayrıca progesteron kesecikleri döşeyen hücrelere estrojenin yapışmasını engeller. Bu özellik menopozda hormon tedavisi için önemli bir etkidir.
- Estrojen Memeyi Büyütür...
- Memenin büyüklüğü, sertliği, gerginliği kanda dolaşan estrojen miktarı ile yakından ilişkilidir. Örneğin adetin ikinci yarısından itibaren büyüklüğü artmaya başlar. Adet öncesi dönemde meme dokusu hassas ve iç dokusu düzensizdir. Minik minik sertlikler oluşur içinde. Adet başlayınca bu görüntü yok olur.
- Gebelikte her üç hormonun artması meme dokusunun gelişmesine ve çoğalmasına neden olur. Doğum sonrası gelişmiş bu dokular süt üretmeye başlar.
Menopozda ise azalan hormonlar meme dokusunda küçülme ve büzülmeye neden olur. Tüm meme dokusu yağ dokusu ile dolmaya başlar.
- Başlangıç
- Ana menü
.
-
- Menopozdan önce hareketli hormon düzeyi meme dokusunda sürekli değişime neden olur. Bir kadın bunu kontrolleri sırasında farkeder. Daha önce olmıyan sertliklere ve ağrılı bölgelere rastlar. Şüphe içinde doktora başvurur. Bunlar genellikle kistik veya kistik olmıyan zararsız oluşumlardır. Bu oluşumlar menopozda iyice azalmakla beraber yine de sürmektedir.
Ağrılı veya ağrısız sertliklere rastlanır. Kistik görünümler daha çok hormon kullanılmaya başlandıktan sonra ortaya çıkar. Menopozdaki bir memenin küçülmesi ve düzensiz görüntüsünü yitirmesi nedeniyle incelenmesi daha kolaydır.
- Meme ağrısı...
- Hormonal düzensizlikle ilişkilidir. Bu nedenle özellikle menopoz öncesi dönemde daha sık görülür. Genellikle 3-6 ay içinde kaybolur. Basit tedavilere iyi yanıt verir.
- Meme başından akıntı...
- Meme içindeki kanallarda genişlemeye bağlı olarak ortaya çıkar.Menopoz sonrası görülen her akıntı dikkatle araştırılmalıdır. Altta önemli bir neden olabilir.
- Başlangıç
- Ana menü
.
-
-
Kadınlar daha uzun yaşamaya başladıkça meme kanserine yakalanma şansı artar. Tüm diğer kanserlere oranla meme kanserine yakalanma şanşı daha fazladır. Kadınlarda kanser ölümleri arasında birinci sırayı akciğer, ikinci sırayı meme kanseri almaktadır. 85 yaşına kadar yaşayabilen her 10 kadından biri meme kanserine yakalanır. 50 yaşına kadar bu hastalığa yakalanma şansı ise 50 de 1 dir.
- ABD de her yıl meme kanserinden ölen kadın sayısı 40-45 bin arasındadır.
- Kimlerde meme kanserine yakalanma şansı daha fazladır?
- Yaş ilerledikçe kansere yakalanma şansı artmaktadır.
- Sosyoekonomik durumu daha iyi olanlarda daha sık rastlanmaktadır.
- Hiç evlenmemiş olan kadınlar daha çok risk altındadır.
- Japonya ve Filipinler'de daha az, Yahudilerde daha çok ortaya çıkmaktadır.
- Ailede meme kanseri varsa risk artar. Eğer anne meme kanserine yakalanmışsa kızının meme kanserine yakalanma şansı 2 kat artmaktadır. Eğer kızkardeşlerinden birinde de meme kanseri çIkmışsa bu risk 2.5 kata çıkmaktadır.
- Eğer bir kadının ailesinde meme kanseri saptanmışsa 25 yaşından itibaren her yıl mamografi yaptırması gerekir.
- Eğer bir memede daha önce meme kanseri saptanmışsa diğer memede de kanser çıkma şansı artmaktadır.
- Yumurtalıkların çalışma süresi ve meme kanseri..
- Özellikle menopoz döneminde meme kanserine yakalanma şansı ile daha önce yumurtalıkların çalışma süresi arasında yakın ilişki vardır. Çocuk doğurmamış bir kadında risk daha fazladır. İlk çocuğunu geç yaşta doğurmuşsa kötü şans artmaktadır. Genç kızlığında ne kadar erken yaşta adet görürse meme kanseri şansı o oranda artar. Menopoza ne kadar geç girerse daha riskli demektir. Tüm bu durumlar memelerin daha uzun süre estrojenle karşı karşıya kaldığı durumlardır.
- Ameliyatla yumurtalıkları alınmış kadınlar meme kanserine daha az yakalanır.
- Başlangıç
- Ana menü
.
-
- Aşırı yağlı beslenenlerin meme kanserine daha fazla yakalandıkları düşünülmektedir. Buna en iyi örnek Japon kadınlarda yapılan araştırmalardır. Japon kadınlarda meme kanseri daha azdır. Ancak Amerika'ya göç etmiş Japonlarda Japonya'da yaşayanlara göre meme kanserine yakalanma şansı artmaktadır. Bu gözlem çevrenin ve beslenmenin etkisini göstermektedir.
- Menopoz öncesi dönemde Japon ve Amerikalı kadınların kanlarındaki estrojen miktarları farklı değildir. Ancak menopozdan sonra Japon kadınların kanında estrojen hızla azalmaktadır. Neden? Çünkü Japon kadınlar daha bitkisel gıdalarla beslenmekte ve ideal kilolarını korumaktadır. Yani vücutları daha az yağ içerir. Daha az yağlı vücut daha az estrojen yapılmasına neden olur.
- İlginç bir gözlem var. Balık yağında bulunan bazı maddeler meme tümörlerinin gelişme hızını kesmektedir. Bu maddeleri Eskimolar ve Grönlandlılar bol bol tüketmektedir. Bu kadınlarda ve ayrıca Japon balıkçı ve köylülerinde meme kanseri çok nadir görülen bir olaydır.
- Kanserden korunmak için ideal bir diyet nasıl olmalı?
- Günlük kalori gereksiniminin %20 ile %30 u yağlardan oluşmalı. Tercihan orta uzunlukta zinciri olan doymuş ve uzun zincirli doymamış yağlar içermeli. Özellikle meme kanseri açısından riskli gurupta bulunan kadınlar diyetini bu yönde ayarlamalı.
Diyetteki yağ oranının %40'ın altında olması meme kanseri oluşumunu önlüyor gibi. Meme kanseri bulunmıyan 90 bin kadın üzerinde yapılan araştırmada yağ alımının toplam kalorilerinin %40'ını oluşturduğu belirlenmiş.
- Fazla kalori almanın meme kanseri ile bir ilişkisi var mı?
- Hayır. Evlenmemiş ya da doğum yapmamış olmak, annede meme kanseri bulunması, kızkardeşde meme kanseri öyküsü, erken adet başlaması, geç menopoza girme, ve geç yaşta ilk doğumunu yapma hemen tüm araştırmalarda ortak nokta.
- İspanya ve Yunanistan biraz farklılık gösteriyor. Belki Ülkemizde bu kategoriye girmekte. Evet bu ülkelerde fazla yağ tüketilmesine rağmen meme kanseri gelişme riski oldukça düşük. Neden? Çünkü bu Ülkeler esas olarak zeytinyağı tüketiyorlar. Yani az doymuş yağ.
Ispanak, havuç, kabak, tatlı patates gibi A vitamininden zengin sebzelerin meme kanserine karşı koruyucu özelliği vardır. Riski %20 oranında azaltmaktadır. Bu yiyeceklerden günde 1 porsiyondan az yiyen hanımlar vitamin A desteği almalıdır. Ancak bu yararın etkisi tam bilinmemekte.
- Düşünülenin aksine C ve E vitamininin hiçbir koruyucu etkisi yok. Bu arada alkol tüketimi fazla olanlarda meme kanseri riskinin %50 ila %100 arasında arttığını belirtmek isterim.
- Başlangıç
- Ana menü
.
-
- Son 10 yılda meme kanserini nasıl erken ortaya çıkarırız, nasıl erken tanırız diye çok kafa yorulmuştur. Erken tanıya ve tedavideki ilerlemelere rağmen son 50 yılda meme kanserinden olan ölümlerde belirgin bir azalma olmamıştır. Üstüne üstlük meme kanserine yakalanma sayısı her yıl %2 artmaktadır. Bu sayının artmasında mamografinin etkisi olmuştur. Çünkü daha önce hiç tanınmadan atlanan meme kanseri olguları erken dönemde ortaya çıkarılmaktadır.
- Meme kanserini nasıl görünür hale getiririz?
- Başlıca 3 yöntem mevcuttur. En çok bilineni mamografi dediğimiz bir çeşit memenin röntgenini çekmeye dayanan yöntemdir. Bunun yanında ultrasonografi, ve nükleer magnetik resonans incelemeleri yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak şu noktayı iyi bilelim. Bu inceleme yöntemlerinin hiç biri %100 kesin sonuca götürmez. Bu yöntemlerin içinde en çok kullanılan ve en çok standartları ortaya konmuş olan mamografidir. Mamografi klasik olarak memeyi iki yönlü röntgenini çekmeye dayanır. Bu iki yönlü çekimde yaklaşık %10 oranında meme kanserini kaçirma olasılığı vardır. Yani 100 meme kanserinden ancak 90 tanesini yakalamak mümkündür. Ancak mamografi vazgeçilemez bir araçtır. Hiç bir şikayeti olmıyan kadınlar için ideal bir tarama aracıdır.
- Mamografi erken dönemde, daha ele bile gelmiyen şişlikleri ve kitleleri ortaya çıkarır. Ayrıca muayene sırasında ortaya çıkarılmış kitleleri veya meme başından oluşan akıntıların nedenlerini araştırmada ideal bir tanı aracıdır.
- Ayrıca daha sonraki incelemeler için bir temel oluşturmak amacıyla yararlıdır.
- Her Mammografi Güvenilir Değildir...
- Ancak tekrar belirtmekte yarar var. Normal olarak değerlendirilen mamogram hiçbir zaman meme kanseri olmadığı anlamına gelmez. %10-15 arası bir yanılma şansı vardır.
- Peki bu yanılma şansını azaltmanın yolu yok mu? Tabi ki var. Bu yanılmadan kurtulmanın yolu mamografik incelemenin standartını değiştirmektir. Tarama amacıyla yapılan mamografi ile teşhis amacı ile yapılan mamografide hastaya yaklaşımlar farklı farklıdır. Tarama amaçlı mamografiler büyük toplulukları hızlı bir şekilde taramak amacı ile yapılmaktadır. Bu tip proğramlar daha çok meme kanseri oranı yüksek ülkelerde uygulanmaktadır. Bizim ülkemizde henüz işlerlik kazanmamıştır.
- Bunu bizdeki verem araştırmasına benzetebiliriz. Bizde verem yaygın olduğu için riskte kabul edilen toplum kesimleri hızlı akciğer röntgeni çekme yöntemleri ile taranmaktadır. Küçük ve maliyeti düşük röntgenler çekilmektedir. Eğer bu röntgenlerde şüpheli bir durumla karşılaşılırsa daha ayrıntılı filmler çekilerek kesin tanıya gidilmektedir.
İşte aynı yaklaşım ilkesi mamogramda da uygulanmaktadır. Tarama mamografilerinde memenin iki yönde filmleri alınmaktadır. Bu yönler yukarıdan aşağı ve dıştan içe olacak şekildedir. Bir röntgen uzmanı filmleri toplu halde değerlendirmektedir.
- Tanısal amaçlı mamografide ise durum biraz farklıdır. Tanı merkezlerimizde uygulanan yöntem bu sınıfa girmektedir. Çünkü röntgen uzmanı film çekimine aktif olarak katılmakta ve anında memeyi değerlendirmektedir. Şüpheli durumlarda değişik yönlerden filmlerin çekimini tekrarlamaktadır. Yine şüpheli durumlarda ultrason incelemesi ve ince iğne ile hücre elde edilmesi teşhis şansını arttırmaktadır.
- Mamografi hangi sıklıkla yapılmalıdır?
- Tavsiye edilen 40-49 yaşları arasında 2 yılda bir, 50 yaşından sonra her yıl şeklindedir. Ancak 40 yaşından önce de ne yazık ki birçok genç kadın meme kanseri tanısı almaktadır. Üstüne üstlük gençlerde kanser daha hızlı ve kötü seyretmektedir. Bu nedenle bazı araştırmacılar 40 yaşından sonra her yıl mamografi yapılmasını önermektedirler.
- Başlangıç
- Ana menü
.
-
- En son yapılan geniş çalışmalar estrojen kullanımı ile meme kanseri arasında hiç bir ilişki bulamamıştır. Hormonun kullanım süresi de etkili değildir. 20 yıl kullananlarda bile bir etki gösterilememiştir.
- 12 yıl izlenmiş 20 bin kadını içeren bir araştırmada da 10 yıldan fazla estrojen kullanımının istatistiki bir etkisi gösterilememiştir. Bu grupta 1050 meme kanseri saptanmıştır. Ailede meme kanseri olması veya daha önceden meme hastalığı olması gibi etkenler meme kanserini arttırıcı risk faktörleri olarak bilinmektedir. Ancak ilginçtir, bu son çalışmalarda bu etkenlerinde rolü bulunamamıştır. Tek tehlikeli risk faktörü olarak alkol kullanımı bulunmuştur.
Bu çalışmada ilginç bir sonuç ise hala hormon kullananlarda meme kanseri sayısının daha önce kullanmışlara oranla daha fazla ortaya çıkmasıdır. Ancak bu hastalardaki ölüm oranı hiç kullanmıyanlara göre %25 daha düşüktür.
- Bu olayı nasıl açıklayabiliriz?
- Açıklama şöyledir. Son yıllarda kadınlar sağlık taramalarına daha fazla ilgi göstermektedir. Bu nedenle çok erken dönemde yakalanan kanser sayısında artış olmuştur.
Daha eski yıllarda yapılan araştırmalarda estrojen kullanımının meme kanseri riskini arttırdığı ileri sürülmüştü. Ancak o zaman mamografi gibi tarama yöntemleri çok yaygın kullanılmamaktaydı. Bu nedenle estrojen kullananlarda saptanan meme kanseri olgularından çoğunun estrojen kullanmaya başlamadan önce de var olması büyük olasılıktır.
- Değişik bir anlayışla yapılmış bir çalışma var. Bu çalışmada memelerinde kitle olan ve bu nedenle alınan parçaların incelemesine dayanan bir çalışma. Bu parçaların incelenmesi kanser gelişme riski yüksek kadınlarda bile estrojenin kanser riskini azalttığını ortaya koymuştur. En azından şu kanıtlanmıştır bu çalışma ile. Kesin olarak kanser olmadığı anlaşılmış kadınlarda estrojen kullanılması meme kanseri riskini arttırmamaktadır.
- İstatistiksel Yöntemler yorumları değiştirebiliyor...
- Meta-analiz denilen bir değerlendirme yöntemi var istatistikte. Ciddi olarak yapılmış birçok çalışma bir arada tekrar analize tutularak daha güvenilir sonuçlar çıkarılmaktadır ortaya. Avustralya'da yapılan çalışmada 23 çalışma değerlendirilmiş ve estrojen kullanımının meme kanseri riskini etkilemediğini ortaya koymuştur.
- Amerika'da yapılan meta-analiz ise günde 0.625 mg Premarin kullanılmasının meme kanseri riskini belirgin bir şekilde arttırmadığını kanıtlamıştır. Kullanılan ilaç süresinin de bir etkisi yoktur. Ancak en az 1.25 mg estrojen alınması meme kanseri riskin arttırmaktadır.
- Diğer bir meta analiz estrojen kullanımının süresinin etkisini incelemiştir. Eğer estrojeni 5 yıldan az kullanılmışsa risk değişmemekte, 15 yıldan fazla kullananda risk %30 artmaktadır. Ailesinde meme kanseri öyküsü olanlarda estrojenin riskliliği daha da artmaktadır.
Ancak başka çalışmalar bu kötü ilişkiyi bulamamışlardır. CDC meta-analizi olarak adlandırılan bu çalışma taraflı olmakla da suçlanmıştır. Araştırmacılar riski yüksek bulan çalışmaları incelemelerine almışlardır. Ayrıca analize alınan çalışmalardan bir tanesi Avrupa 'da yapılmıştır ve çalışmanın sonucunu ciddi bir şekilde etkilemektedir. Üstelik bu Avrupa çalışmasının istatistiki değerlendirmesi zayıf bulunmuştur. Ayrıca yüksek doz estrojen kullanılan bir kaç çalışmada sonuçları olumsuz olarak etkilemiştir.
- Esas önemli olan ölüm oranlarıdır. Estrojen kullananlarda meme kanserinden ölüm riski %20 azalmaktadır. Bu belki bu kişilerin daha sıkı izlenmesine bağlıdır. En azından hiçkimse estrojenin meme kanserinden ölüm sayısını arttırdığını söyleyememektedir.
- Başlangıç
- Ana menü
.
-
- Bu çalışmaların ışığında şu sonuçları çıkarmak mümkündür.
- 1. Düşük dozlarda estrojen meme kanseri riskini arttırmaz. Bu doz kemik erimesini ve kalp hastalığını önleyen bir dozdur.
- 2. Yüksek dozlarda estrojen ancak çok uzun süre kullanılırsa risk yaratabilir. Bu risk özellikle ağızdışı yollardan (iğne yada bant gibi) estrojen alanlarda daha fazladır. Bu kişiler sık sık kanlarında estrojen miktarını ölçtürmelidir. Estrojenin istenilen etkiyi yaratması için 40-100 pikogram/litre olması gerekir. Bazı hekimler yanlış olarak FSH düzeylerini ölçtürmektedir. Önceki bölümlerimizde anlatıldığı gibi FSH menopozda estrojenin azalmasına bağlı olarak artar. Ancak menopozdan önce FSH ı baskılayan sadece estrojen değildir. Yumurtalıklardan salgılanan başka maddelerde bu baskılamada etkindir. Menopozda yumurtalıklardaki yumurtalar tükenince bu maddelerinde salgılanması durur. Bu nedenle estrojen tekbaşına FSH' tamaman baskılayamaz.
- 3. Ailesinde meme kanseri öyküsü olanlarda risk artabilir.
- 4. Progesteron ilavesinin meme kanseri riskini azalttığı savları tartışmalıdır. Birbirinin aksi sonuç gösteren birçok çalışma vardır.
- Düzensiz adetler meme kanseri riskini arttırıyor...
- Ancak bazı durumlar vardır. Örneğin erken adet görmeye başlayanlarda veya geç menopoza girenlerde meme kanseri riski daha fazladır. Her iki durumdada yumurtlama olmıyan dönemler uzun olmaktadır. Bu dönemlerde estrojen hormonu fazla salgılanmakta ama yumurtlama olmadığı için progesteron miktarı yetersiz kalmaktadır. Ayrıca genel olarak üreme dönemlerinde yumurtlama sorunları olan kadınlarda da meme kanseri riski artmaktadır. Ayrıca daha önce doğum kontrol hapı kullananlarda gelişen meme kanserleri daha hafif seyretmektedir. Mikroskop altında yapılan çalışmalar progesteronun meme kanseri hücrelerinin çoğalma hızını azalttığını göstermiştir. Bu bulgular progesteronun meme kanseri gelişimini azaltıcı etkisi olduğunu düşündürtmektedir.
- Ancak hangi düzende progesteron vermek daha yararlıdır. Eldeki veriler bu konuda tam yeterli değildir.
- Sonuç olarak
- Bilimsel çalışmalar incelendiğinde menopoz sonrası kullanılan estrojen tedavisinin meme kanseri riskini arttırmadığı söylenebilir. Tedaviye progesteron eklemenin meme kanseri gelişme riskini azalltığıda gösterilememiştir.
- Başlangıç
- Ana menü