.
. .

PANİK BOZUKLUĞU

.
.
  • Ana menü
    İlk nöbet, evde eşi ve çocuklarıyla birlikteyken ortaya çıktı. Ogün canını sıkacak hiç bir şey olmamıştı. Her zaman olduğu gibi, işten çıktıktan sonra kurumun kreşine uğrayıp küçük kızını almış, eve geldiğinde eşi ve oğlu onları kapıda karşılamışlardı.
    Yemekten sonra salonda oturmuş televizyon seyrediyorlardı. Ansızın nefesinin daraldığını hissetti. Kalbi yerinden fırlayacak gibi atmaya başladı. Koltuğun kenarlarına tutundu. Soğuk bir ter tüm vücudunu kaplamıştı. Başı dönüyordu. Bir an öleceğini ya da aklını oynatmakta olduğunu düşündü.
    Acil servise geldiklerinde önce kalp elektrosu çekildi. Kalple ilgili bir sorun yoktu. Kan ve idrar tetkikleri de normal bulununca, nöbetçi doktor sorunun ruhsal kaynaklı olduğunu söyleyerek sakinleştirici bir iğne yaptı ve onları evlerine gönderdi. Ancak, ertesi gün işyerinde bir nöbet daha geçirdi. Yine acil servise götürüldü, aynı tetkikler tekrarlandı ve yine görünür bir neden bulunamadı.
    İzleyen bir ay içinde nöbetler aralıklı olarak sürdü. Bu arada bir yakınlarının önerdiği bir kardiyoloji uzmanı tarafından da görülerek ayrıntılı incelemeler yapılmış ve kalbinde bir sorun olmadığı bir kez daha tekrarlanmıştı. Doktorlar bir şeyi olmadığını söyleseler de nöbetlerin arkası kesilmiyordu. Ayrıca, ortada bu nöbetlere yol açacak görünür ruhsal bir neden de yoktu. Giderek umutsuzluğa kapılmaya başladı. Beklenmedik bir anda nöbet gelebilir endişesiyle evde yalnız kalmamaya ve sokağa yalnız çıkmamaya özen gösteriyordu.
    Bir psikiyatristle görüştüğünde, onu en çok rahatlatan şey, gerçekten böyle bir hastalık olduğunu öğrenmekti. Bir panik bozukluğu geçiriyordu. Bu bozukluk bir çok organik hastalığı taklit edebiliyor ve kişiye, çoğu zaman, bir kalp krizi geçirdiği duygusu veriyordu. Kontrolünü kaybetme, aklını oynatma ya da ölüm korkuları sık rastlanan tipik belirtilerdi. Ateş basması ya da üşüme, titreme, bulantı ya da karında rahatsızlık hissi, uyuşmalar, göğüs ağrısı gibi belirtiler de bu nöbetlere eşlik edebiliyordu.

     

    Tedavi:
    Tedavinin önemli aşamalarından birisi hastanın panik bozukluğu konusunda bilinçlendirilmesidir. Yukarıda verilen örnekte olduğu gibi, yaşanan nöbetlerin bilinen ve tedavi edilebilen bir ruhsal bozukluğa bağlı olduğunun anlaşılması kişiyi büyük oranda rahatlatıyor. Daha sonraki aşamada, nöbetlerle başetme yöntemleri öğretiliyor. Bunların en etkili olanı korkunun üzerine gitmek. Nöbet gelecek endişesiyle beklemek yerine, nöbetin gelmesini isteyerek meydan okunduğunda hastalığın şiddeti giderek azalıyor. İlaç tedavisi de panik nöbetlerin önlenmesinde oldukça etkili. Genellikle bu iki tedavi yöntemi birarada uygulanıyor. Sonuçlar oldukça iyi, ancak çoğu zaman ilaçların uzunca bir süre sürdürülmesi gerekiyor.
    Ana menü