|
. |
- Gençlik Sırrı Şifrelerimizde Gizli..
- Yaşlanmanın nedenleri..
- Yaşlanmanın altında yatan suçlular ..
- Uzun Yaşamak için...
- Ana menü
- Ortaçağ öyküleri insanları genç tutan, ölümsüzlük akıtan çeşmelerden bahseder. Ne yazık ki yüzyıllar boyu bu kaynakları arama hep sonuçsuz kalmıştır. Maceracılar yeryüzünü karış karış gezerken, bilim adamları dar odalarında sessiz sedasız aynı konu üzerinde çalışmaktaydılar.
Bilimde buluşlar çok yavaş ilerler. Çok küçük adımlarla bir noktaya doğru yaklaşılır. O nokta dönüşüm noktasıdır. Bir dağın zirvesine varmak gibi bir şeydir bir buluşu gerçekleştirmek.
O dönüşüm noktasına ne kadar yakınız. Gençlik iksiri bulunacak mı?
- Yaşlanma ile Neler Oluyor?
- En erken yaşlanma beyinde başlamaktadır. 10 yaşından sonraki her 10 yılda düşünce sistemimiz oluşturan beyin hücrelerinin %10 u ölmektedir. Hücreleri birbirine bağlayan yollar daralmakatdır. Sinirden sinire mesaj geçiş hızı %10-20 arası yavaşlamaktadır.
Bağışıklık sistemi de garanti süresini dolduran çamaşır makinası gibi ömrünü doldurmaktadır. Basit bir grip 90 yaşındaki bir kişiyi rahatlıkla öldürebilir. Yaşlıların hepsinde AIDS'e yakalanan bir kişinin hafif belirtileri mevcuttur. Yabancı düşmanlara karşı bağışıklık sisteminin karşı koyma gücü azalmaktadır.
- Ancak telaş etmeyin hemen öyle bunak olmanız gerekmiyor. Unutkan biri olana kadar beyin hücrelerinin yarısının ölmesi gerekiyor. Çünkü yedek yollar, yedek devreler çok fazladır beyinde.
Öte taraftan beyininizi ne kadar çok kullanırsanız o kadar fazla devre oluşmaktadır. Beynin çok kullananlarda bu nedenle beyinde yaşlanma belirtilerine rastlanmamakta.
Aynı olay bağışıklık sistemi içinde geçerlidir. Gereksiz ilaçlar, kötü beslenme bağışıklık sisteminin baş düşmanıdır. Yalnız kalmak, arkadaşların yada eşin ölümü gibi olaylarda bağışıklık sistemini olumsuz etkilemektedir. Eşini kaybettikten sonraki bir iki yıl içinde kanser olayları çok daha fazla görülmektedir yaşlı insanlarda.
- En erken yaşlanma beyinde başlamaktadır. 10 yaşından sonraki her 10 yılda düşünce sistemimiz oluşturan beyin hücrelerinin %10 u ölmektedir. Hücreleri birbirine bağlayan yollar daralmakatdır. Sinirden sinire mesaj geçiş hızı %10-20 arası yavaşlamaktadır.
Bağışıklık sistemi de garanti süresini dolduran çamaşır makinası gibi ömrünü doldurmaktadır. Basit bir grip 90 yaşındaki bir kişiyi rahatlıkla öldürebilir. Yaşlıların hepsinde AIDS'e yakalanan bir kişinin hafif belirtileri mevcuttur. Yabancı düşmanlara karşı bağışıklık sisteminin karşı koyma gücü azalmaktadır.
Ancak telaş etmeyin hemen öyle bunak olmanız gerekmiyor. Unutkan biri olana kadar beyin hücrelerinin yarısının ölmesi gerekiyor. Çünkü yedek yollar, yedek devreler çok fazladır beyinde.
Öte taraftan beyininizi ne kadar çok kullanırsanız o kadar fazla devre oluşmaktadır. Beynin çok kullananlarda bu nedenle beyinde yaşlanma belirtilerine rastlanmamakta.
- Aynı olay bağışıklık sistemi içinde geçerlidir. Gereksiz ilaçlar, kötü beslenme bağışıklık sisteminin baş düşmanıdır. Yalnız kalmak, arkadaşların yada eşin ölümü gibi olaylarda bağışıklık sistemini olumsuz etkilemektedir. Eşini kaybettikten sonraki bir iki yıl içinde kanser olayları çok daha fazla görülmektedir yaşlı hanımlarda.
- Başlangıç
- Ana menü
-
-
Günümüzün beyaz önlüklü kaşifleri, ölümsüzlük iksiri saçan kaynakların hepimizin içinde olduğuna, henüz sırları tam çözülememiş hücrelerimizden ve genlerimizden fışkırmak için şifrelerinin çözülmesini ve musluklarının açılmasını beklediğine inanmaktadırlar.
Şu anda neredeler, şifreler nasıl çözülecek. Henüz belli değil. Fakat hiç kimse müthiş bir bilimsel keşfin eşiğinde olduğumuzdan şüphe etmiyor.
- Tabii kimsenin hemen ölümsüzlüğü falan keşfedeceği yok. Bu işin sembolü ve son hedefi. Anlatmak istediğim neden insan hayatı hep en fazla gelip 120 de takılıyor? Neden herkes kendi biyolojik saatinin biçtiği maksimum noktaya gelip takılıyor?
- Ya da hadi yaşantımızı uzatmaktaktan vazgeçtik diyelim, hiç olmazsa şu yaşlı dönemimizde bunamak zorunda mıyız, elden ayaktan düşüp ele güne muhtaç olmak zorundamıyız?..
- Şu anda zaten araştırmaların asıl amacı mevcut yıllarımıza yaşam ilave etmek yönünde. Yoksa yaşamımıza yıllar ilave etmek gibi bir amaç yok daha ortada.
- Şu anda ne ile uğraşılıyor. Amaç öyle ilaçlar bulalımki, yaşlanma genlerimizi tamir etsin ve takvimin yapraklarını durdursun, yani yaşlanmayı geciktirsin.
- Tabii bir taraftan ilaç araştırmaları sürerken bir başka araştırmacı gurubu da yaşam tarzının, diyetin ve egzersizin etkileri üzerinde kafa yormakta.
- Başlangıç
- Ana menü
-
- Yaşlanma ile ilgili kuramlar iki ayrı gurupta toplanmaktadır. Ilk grubun tezine göre yaşlanma yaşamın kaçınılmaz bir sonucudur. Genetik şifrelerimiz taşıyan DNA molekülü bazan iş idaresi sırasında hatalar yapabilmektedir. DNA vücudumuzun yaşamını ve çalışmasını sağlayan protein molekülllerinin yapımı sırasında yanlış emirler verebilir. Bu durumda vücutta bazı zehirli kimyasal maddeler oluşur. Bu maddeler yapı taşlarımız olan proteinlerin paslanmasına ve yağların çürümesine neden olur.
- Bu harap etme olayı vücut eski bir makina gibi tükenene kadar devam eder.
Diğer grup biraz daha farklı yaklaşmaktadır. Onlara göre yaşlanma genetik bir olaydır. Insanın içine proğramlanmıştır. Daha doğduğunuz günden neler olacağı aslında bellidir. Alınyazısı gibi birşey.
Aslında her iki görüşü de destekleyen kanıtlar vardır.
- Örneğin değişik cins hayvanlarda ömürler farklıdır. Filler 35 yıl yaşarken fareler 2 yıl yaşar. Eş yumurta ikizlerinin yaşam süreleri birbirine çok yakındır. Bu gözlemler yaşam süresinin genlerle belirlendiğinin göstergeleridir.
- Ancak aynı cinsin bireyleri arasında geniş farklılıklar olması dış etkenlerin önemini ortaya koymaktadır. Yaşlanma kaçınılmaz çünkü tek tek hücreler bile sonunda ölümlüdür. Hücreler yaşlandıkça bölünme ve üreme sayıları düşmektedir. En hızlı çoğalan hücreler anne karnındaki bebeğe ait hücrelerdir.
- Başlangıç
- Ana menü
-
- Bir suçlu şeker olabilir. Kandaki şekerin (glukoz) protein moleküllerini birbirine yapıştırma özelliği vardır. Bu şekilde proteinler çapraz bağlanma denen olayla bir kafes görünümü almaktadır.
Proteinler vücut dokularının temel destek organlarıdır. Bunların bir araya toplanması göz merceğinde bulutlanmaya, damarlarda tıkanmaya, böbrek süzmelerinde tıkanıklıklara ve akciğerlerde nefes zorlanmasına neden olmaktadır. Yani bu çapraz bağlanma sağlıklı bir yaşlanmada görülen olayların çoğunu açıklıyabilmektedir. Şeker hastaları bu nedenle çok daha çabuk yaşlanmaktadır.
- O halde gençlik iksiri olabilecek maddelerden biri bu çapraz bağlanmayı engelleyecek bir ilaç olacaktır. Bu arada şeker alımını azaltmak çapraz bağlanma üzerinde çok az etkili olmaktadır. bazı kanser olgularında kullanılan aminoguanidin denilen bir maddenin bu tipte etkisi olduğu bulunmuştur. Üzerine zamk sürülmüş bir kağıda sineklerin yakalanması gibi proteinler bu maddeye yapışmakta ve birbirlerine çapraz-bağlanmaktan kurtulmaktadır.
- Aslında vücudumuzda bu çapraz toplanmayı engelleyecek silahlar vardır. Vücudumuzun mikroplara karşı bağışıklığını sağlayan Makrofaj denilen yiyici hücreler doğal olarak yaşlanmayı tanırlar ve bu çapraz olarak bağlanmaya çalışan proteinleri yakalayarak yok ederler. Ancak ne yazıkki bu makrofajlarda yaşlanmaya başlamakta ve daha yavaş çalışmaya başlamaktadır. Eğer bu makrofajları güçlendiren çareler bulabilirsek sorun önemli ölçüde çözülecektir.
- Serbest radikaller...
- Yaşlanırken aynı zamanda paslanmaktayız. Aynı bir demirin oksijenle karşılaştığı zaman paslanması gibi hücrelerimizde bazı oksijen türlerine ve serbest radikal denen moleküllerle karşılaştıkları zaman paslanmaktadır. Bu serbest radikal denen moleküller Afrika'da arsız böcek yiyen ağaçlar gibi yakınından geçen her türlü şeyle reaksiyona girmektedir.
- Tansiyon, kanser ve Parkinson gibi birçok hastalığın oluşumundan sorumlu tutulmaktadır serbest radikaller.
- Normalde çalışan hücreler işlevleri sırasında serbest radikalleri üretmektedirler. Serbest radikeller kristal mağazasına girmiş öküz gibi davranırlar. Hücre yaşamı için kritik önemi olan yağ ve proteinleri tahrip ederler. Bu yıkım yaşlanma belirtilerini ve sonunda ölüme kadar sürüp gider.
En uzun yaşayan canlıların hücrelerinde serbest radikalleri emen ve yok eden maddeler çok fazladır.
Ne yazıki insan vücudunda serbest radikalleri yok etmeye yarayacak maddeler henüz bulunamamıştır.
- Başlangıç
- Ana menü
-
- Metabolizma hızı.
- Işte gençliğin ve uzun yaşamanın sırlarından biri. Metabolizma bir hücrenin çalışmasını ifade eden bir olaydır. Maddelerin alınması, kullanılması ve artık maddelerin atılmasının tümüne birden verilen bir isimdir. Görünen o ki hayatımız boyunca sabit bir sayıda metabolizmamız vardır. Belli bir rakama ulaştığında hayatımız bitmektedir. Metabolizmayı ne kadar yavaşlatabilirsek o kadar fazla yaşama şansımız var. Örneğin düşük ısılarda yaşamak gibi. Ya da kış uykusuna yatan hayvanlar çok daha uzun yaşamaktadırlar.
Çünkü metabolizma yavaşladıkça serbest radikaller gibi zehirli madde miktarı azalmaktadır.
- Egzersizin önemi...
- Keza egsersiz yapmak bu temel yaşlanma olayını yavaşlatmaktadır. Her nekadar yoğun egzersiz sırasında metabolizmanız yükselse de dinlenme sırasında tembel bir kişiye göre çok daha yavaş çalışmaktadır.
- Yaşlanma planlı bir olay. Belli bir gidişi var. Halbuki sadece hücre elemanlarının harabiyeti ile olayı açıklamak zor. serbest radikallerin düzenli çalışmasını sağlayan nedir? Büyük olasılıkla genlerimiz. Serbest radikaller gen çalışmasını da etkilemektedir.
- Az Yemenin Önemi..
- Normal kalori gereksinimlerinin %40 aşağısı ile beslenen farelerin ömrü 2 misli uzamaktadır. Sadece ömrü uzamakla kalmamakta, vücut savunma sistemleri de daha güçlenmektedir. Neden daha uzun yaşatıyor az kalori ile beslenmek?
- Çünkü temel yaşlanma olayları yavaşlamaktadır. Vücut ısıları düşmekte, serbest radikaller daha az üretilmektedir. Oruç tutmaya yakın düzeyde beslenen farelerde şeker kullanımı çok azalmaktadır. Bu da yukarıda bahsettiğimiz proteinlerin hücre harabiyetine neden olan olayı çapraz bağlanmayı iyice azaltmaktadır.
- Sonuç?
- Çok az yersek uzun yaşar mıyız?
- Bu olayı öğrenenler çok az tüketmeye başladılar bile. Çok az yemek mi yaşamı uzatıyor, yoksa aşırı yemek mi erken mezara yolluyor, tam çözülebilmiş değil henüz.
- Stressin Azaltılması...
- Yaşlanan hormonal sistemin yenilenmesi olası mı?
Düşük yağ ile beslenme, yüksek lifli yiyeceklere ağırlık verme, egzersiz ve kilonun düzenlenmesi... tüm bunlar birarada olumlu etkenler.
- 80 yaşındaki bir kadın bile haftada 3 kez orta derecede egzersiz uygulayarak kemik erimesini durdurması mümkündür.
- Streslerden uzak kalmak beyin çalışmasını dinamik tutacaktır.
- Stres nasıl etki ediyor beyne? Stres sırasında kortizon benzeri hormonlar kana karışıyor, bu hormonlar beynimizin hafıza ve öğrenme ile ilgili kısmında gidip birikiyor. Çok fazla hormonal uyarı beynin bu bölgesini zamanından önce işlemez hale getiriyor.
- Sakin ve yumuşak bir yaşam tarzı hem vücudu hem de beynimizi olumlu yönde etkiler.
Uzun ve mutlu bir evlilik, sağlam arkadaşlıklar, erişkin bir kız çocuğa sahip olmak, huzur ve güven kaynağıdır.
- Meditasyon gibi özel gevşeme yöntemleri uygulayan yaşlı kadınların çok daha uzun yaşadıkları kanıtlanmıştır.
- Doğa kuralları canlıların kendi neslini sürdürmesi üzerine kurulmuştur. Dünya'da canlıların varlığını sürdürmesi açısından kadın yaşlılığının ne anlamı vardır?. Artık üreme özelliği kaybolmuş bir canlı doğa için lüzumsuz bir kalabalık sayılır.
- Başlangıç
- Ana menü
|
|