 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|
 |
|
|
|
DIONYSOS |
|
|
|
|
Dionysos, Zeus ile Thebia prensesi Semele'nin ogullariydi:Thebai'de dogmustu. Annesiyle babasinin ikiside ölümsüz olmayan tek tanriydi. |
|
|
|
Yalniz Thebai'de dogurur ölümlü kadinlar Ölümsüz tanrilari. |
|
|
Semele, Zeus'un tutuldugu kadinlarin en talihsiziydi; bu talihsizligin sebebinin yine Hera oldugu kolayca anlasilabilir. Zeus çilginca tutulmustu Semele'ye onun bütün dileklerini yerine getirecegini söyledi.Styks irmagi üstüne yemin etti. Öyle bir yemin ki bu, tanrilar tanrisi bile sözünden dönemezdi. Semele, Zeus'u Gökler tanrisi ve Simsegin efendisi olarak, bütün parlakligiyla, görmek istedi. Aslinda Hera'nin istedigi bir seydi bu. Zeus ölümlülere kendini tanri kiliginda gösteremezdi, tehlikeli olurdu bu, ama Styks üstüne yemin etmisti. Tanri olarak geldi sevgilisine; Semele onun yakici isiltisina dayanamayark öldü. Zeus tez davrandi, dogmak üzere olan çocugu persesin karnidan alark sakladi, doguncaya kadar Hera'ya göstermedi. |
|
|
Dogunca, Hermes yeryüzüne tasidi Dionysos'u; kimsenin nerede oldugunu bilmedigi, ama herkesin güzelligini anlata anlata bitiremedisi Nysa vadisine götürerek oradaki nymphelere verdi. Bazilari, nymphelerin Hyadlar oldugunu, Zeus'un sonradan onlari yildiz diye göge yerlestirdigini söylerler. Ileri sürdüklerine göre Hyadlarin en büyük özelligi, yagmur yagdirmalaridir. |
|
|
|
Asma tanrisi böylece atesten dogmus, yagmur tarafindan yetistirilmisti.. Üzümleri olgunlastiran yakici sicaklik ve asmalara can veren su...Büyüyünce, uzak, yabanci ülkeleri dolasti Dionysos. |
|
|
|
Altinci zengin Lidya topraklarini, Frikya'yi da. Gün vurmus ovalarini Iran'in, Medlerin rüzgarlari ülkesini. Mutlu Arabistan'i da |
|
|
|
Gittigi bütün yerlerde insanlara sarap yapmasini ögretti, kendisine nasil tapinilacagini anlatti; ülkesini yaklasincaya kadar her yerde onu tanri olarak kabul ettiler. |
|
|
|
Bir gün karaya yaklasan korsanlar, kiyida çok yakisikli bir delikanlinin durmakta oldugunu gördüler. Kara, gür saçlari omuzundaki mor pelerine dökülüyordu. Yüce kralin ogullarina benziyordu; bir kaçirilsa babasi onu geri almak için neler vermedi..Korsanlar keyifle kiyiya atlayip delikanliyi yakaladilar; gemiye çikardilar onu baglamak istediler. Ama ipler, onun ellerine, ayaklarina deger degmez kopuyordu. Koyu gözlerinde bir isiltiyla kendilerine bakan delikanliyi ne kadar baglamak istedilerse olmadi, basaramadilar. |
|
|
|
onun tanri oldugunu yalniz dümenci anladi, düsüncesini arkadaslarina açti, onu Kiyiya birakip hemen kaçmalari gerektigini, yoksa baslarina bir felaket gelebilecegini söyledi. Kimse dinlemedi kendisini, geminin kaptani alay etti. Yelken açtilar, rüzgar da sert sert esiyordu; ama gemi hareket etmedi. Sonra arka arkaya inanilmaz seyler olmaya basladi.Güverteyi sel gibi sarap basti; yelkenin üstünde olgun salkimmlariyla bir asma belirdi: Çiçekli bir samasikda direge tirmandi. Korsanlar, dümenciyi yakalayarak kiyiya birakmak istediler. Iste tam o anda tutsaklari, kocaman bir aslan haline geldi, korkunç korkunç kükredi. Bütnü korsanlar denize atladilar; ayaklari suya deger degmez hepsi birer yunus oldu. Tanri yanliz iyi yürekli dümenciye acimisti. Korkmamasini söyledi ona; karsisindaki Sarap Tanrisiydi. Zeus ile Semele'nin ogullari yüce Dionysos. |
|
|
|
Dolasirken, Naksos adasinda Girit prensesi Ariadne'ye rastladi. Ariadne, Thesesus'un hayatini kurtarmisti; ama Theseus onu Naksos adasi kiyalarina birakivermisti. Tanri, Ariadne'ye acidi, onu kurtardi, sevdi. Öldügü zaman da, ona armagan ettigi taci alip yildizlar arasina yerlestirdi. |
|
|
|
Onu kayalik bir magaraya kapadi Ilk çilginca öfkesi agir agir Geçip de taniyincaya kadar Alay ettigi tanriyi |
|
|
|
Bir keresinde de Lykurgos'la aralari açilmisti.Thrakia'dan geçerken o ülkenin krallarindan Lykurgos, ona tapmak istemedi, kötü sözler söyledi. Dionysos kaçip denizin derinliklerinde saklandi; bir süre sonra ortaya çikip krali yendi, cezalandirdi. |
|
|
|
Ama öteki tanrilar Dionysos kadar iyi yürekli, yumusak basli degildi. Zeus, Lykurgos'u kör etti, bir süre sonra da caninin aldi. Tanrilarla didisenler uzun yasamazlardi. |
|
|
|
Hiç görmedigi annasini unutmamisti. Onu öylesine özlüyordu ki, yerlati ülkesine inmeyi kararlastirdi. Annesini buldugu zaman da, Ölüm'e meydan okudu. Ölüm yenilince, Semele'iy Olympos'a götürdü. Bir ölümlüydü Semele, ama tanri Dionysos'un annesi oldugu için, ölümsüzler onu aralarina almayi kabul ettiler. |
|
|
|
SSarap tanrisi iyi yürekliydi, yumusak basliydi ya, cani isteyince herkesten kötü de olabilirdi. Sik sik yaptigi is, insanlari çildirtmakti. Kendilerni BAKKHALAR adi da verilen MINADLAR'i daglara, ormanlara salivermisti. Bakkhalar, saraptan çildirmis kadinlardi; çigliklar atarak kosar, yakaladiklari yabani yaratiklarin kanlarini içerlerdi. Bir sey durudurmazdi kendilerini. Olympos tanrilari, törenlerde, adaklarda düzeni severlerdi; bu çilgin kadinlarin ise tapinaklari yoktu. En yabani daglarda, en derin ormanlarda, ayak basmamis korularin duru safliginda yasarlardi. Kalin yaprakli agaçlar altinda, yumusak, serin çimenlerde yatar, uyanica bir derede yikanir, dünyanin yaybani güzelligi ortasinda, açik gökyüzüne karsi tapinirlardi. Sonra Dionysos'un verdigi otlari bögürtlenleri yer, yaban keçisinin sütünü içer, kanli avlara çikarlardi. |
|
|
|
Dionysos tapimi, birbirine karsi bu iki davranisin arasinda gelismistir. Saraf tanrisi, kendisine tapanlara sevinç, özgürlük de verebilirdi, yabani bir yikim da. En büyük kötülügü, annesinin Sehri Thebai'ye yapmistir. |
|
|
|
Dionysos, kendi kültürünü yerlestirmek için Thebai'ye geldi. Sarkilar söyleyen, elleri sarmasiklarla süslü kadinlar vardi yaninda. Hepsi , sevinçten çildirmis gibiydi. Semele'nin kizkardesinin oglu, Tehebai krali Pnetheu, gelenleri gördü, ama basindakinin Dionysos oldugun bilmiyordu. Semele ölürken Zeus'un Dionysos'u kaçirmis oldugundan bile haberi yoktu Sehrin ortasinda bir toplulugun bagirip çagirmasindan hiç hoslanmadi; nöbetçiler çagirarak hepsini yakalatmak istedi. Önderleri için de su sözleri söyledi:Yüzü saraptan kizarmis belliki bir Lidyali büyücü" Ama bu sözleri söylemesiyle arakasindan bir sesin söyle dedigini duyduKarsi koydugun adam yeni bir tanridir. Semele'nin ogludur. Ölümsüz Demeter'le birlikte, yeryüzünde insanlarin en büyük koruyucusudur" Konusan Thebia'i? ihtiyar, kör bakici, tanrilarin dilegini bütün ölümlülerden daha iyi anliyabilen Teiresias'di. Pentheus, ona cevap vermek için dönünce Teiresias'in de sehre giren çilginlar gibi giyinmis, ak saçlarini sarmasiklardan bir çelenk koymus oldugunu gördü. Alay etti onunla, ihtiyar bakiciyi yanindan attirdi. |
|
|
|
Pentheus'un gözünü öfke bürümüstü, agir sözler söyledi Dionysos'a. Tanri, büyük bir incelikle cevaplandirdi onun sorularni, kendisini zindana atamayacaklarini bildirerek, "Tanri beni saliverir"dedi. |
|
|
|
"Tanri mi?" diye sordu Pentheus. |
|
|
|
"Evet," diye cevap verdi Dionysos. "Evet tanri burda bana ettiklerinizi kendi gözleriyle görüyor" "Hani benim gözlerim görmüyor onu" dedi Pentheus. "Benim durdugum yerde duruyor"dedi Dionysos."Sen onu göremezsin; çünkü temiz, arinmis biri degilsin" Pentheus, öfkeyle dionysos'u baglayip zindana atmalarini buyurdu. Götürülürken,"Bana yaptigin kötülükler, aslinda tanrilara yapiliyor"dedi Dionysos. |
|
|
|
Zindanin duvarlari Sarap tanrisini tutamadi; Dionysos, Pentheus'un yanina ç?karak, ona yeni ve büyük bir tanri oldugunu söyledi.Pentheus agir konustu yine, küfürler etti. Sonra da, saraydan çikararak daha önce zindandan kaçmis olan genç kizlarin peslerine düstü.Teker teker yakalamak istiyodu hepsini. Buldugu zaman, Thebai'li birçok kadinin, bu arada annesi ve kizkardeslerinin, onlarin yaninda oldugunu gördü. Iste, Dionysos korkunç gücünü o anda kullandi. Bütün kadinlari çildirtti. Çildiran kadinlar, Pentheus'un yabani bir dag aslani oldugunu sanarak üstüne saldirdilar. Onu parçalayanlarin basinda kendi annesi vardi; ölürken Thebai krali, karsi koydugu kisinin bir tanri oldugunu artik biliyordu. |
|
|
Bir süre sonra Dionysos, kadinlarin akillarini baslarina getirdi. Sarkilar, oyunlar ansizin kesildi; Penheus'un annesi aciyla bakti öteki kadinlara, ortaligi üzüntülü bir sessizlik kapladi. |
|
|
Bu öykülerdeki degisik düsünceler, bir çelismeyi gösterir gibidir. Sevindiren tanri da Dionysos'dur: |
|
|
|
Saçlari altinla örülen Al yanakli Bakkhos, Mutlu alevleri parildayan mainadlarin yoldasi |
|
|
|
Can yakan, yüreksiz tanri da; |
|
|
|
Alayci bir gülüsle Avini avlar, Sonra sürükler ölüme onu bakkhalariyla |
|
|
Gerçege, onun Sarap tanrisi oldugunu hatirlayarak varilabilir. Sarap, iyi oldugu kadar kötüdür de: Insanlarin içini isitir, onlari neselendirir, ama çok kaçirilirsa sarhos eder. Yunanlilar, onun bu iki özelligini birden gördükleri için, Dionysos'a yalniz iyilikler degil kötülüklerde yaptirmislardir. Ama birazcik sarabi her zaman her zaman sevmislerdir: |
|
|
|
Dionysos'un sarabi, Üzütüler, kaygilar birakinca Yüreklerine insanlarin. Yoksullar zengin olur, zenginler duygulanir. Her seyi yere serer asmadan yapilmis oklar. |
|
|
Sarap, yoksullari zenginlestirmekle kalmazdi. Bir kadehi vardi Dionysos'un.O kadehin içindeki içkiyi içen; cesaretlenir, korku diye bir sey tanimaz olurdu. Bütün bunlardan ötürü insanlar, Sarap tanrisini öteki tanrilardan daha çok düsünür, daha çok severlerdi. Yunan siirlerinin en güzellerinde Dionysos'a yazilmistir. |
|
|
|
 |
|