TÜM KAMU
ÇALIŞANLARI GİBİ, MÜHENDİSLER VE MİMARLAR DA AYLARDIR OYALANDI.
SONUÇ
EŞİTSİZLİKLERİN DERİNLEŞTİRİLMESİ OLDU.
Yazılı ve sözlü basında Hükümetin Memurlar ve Diğer Kamu
Görevlilerinin Mali ve Sosyal Haklarında düzenlemeler yapmak amacıyla
çıkarttığı 631 sayılı KHK ile aldığı yetkiyi kullanarak, bazı meslek
mensuplarının ve idari kademelerde çalışanların ücretlerinde artış yaptığı
konusunda haberler yer almaktadır. Aynı haberlerde mühendis ve mimarların mali
ve sosyal haklarındaki dengesizliğin ise ikinci aşamada değerlendirmeye
alınacağı belirtilmektedir.
Eşit işe eşit ücret amacıyla hazırlandığı öne sürülen bu
Kararname, tersine eşit değerde işlere eşit ücret temelinde olması gereken ücret
adaletini sağlamayacaktır. Bu nedenle kamu çalışanları arasındaki eşitsizlik
derinleşecektir. Çünkü Hükümetin de açıkladığı gibi, kararnameden sadece 30 bin
civarında kamu çalışanı yararlanacaktır. Kararname kapsamı dışında tutulan 2
milyon kamu çalışanı ise yine açlık ve sefalet ücretleri ile yaşamlarını
sürdürmeye zorlanacaktır. Kamu çalışanlarının ortalama ücretlerinin 4 kişilik
bir ailenin gıda giderlerini bile karşılamaktan uzak olduğu bu dönemde, bu
düzenlemenin yetersiz, sosyal devlet ve eşitlik ilkelerine aykırı olduğu apaçık
ortadadır.
Bu genel durumun yanı sıra, kamuda çalışan mühendis ve
mimarların büyük bir bölümünün mali ve sosyal hakları uzun dönemdir Kararname
kapsamında ele alınan diğer meslek mensuplarına göre çok gerilerdedir. Ayrıca,
yıllardır uygulanan politikalar sonucunda farklı kamu kurumlarında çalışan ve
benzer işleri yapan mühendisler ve mimarlar arasında üç katına kadar çıkan
ücret farklılıkları bulunmaktadır. Eşit işe eşit ücret temelinde benzer
hizmetler arasında ücret denkliğinin sağlanamamış olması bu alanda yaşanan
olumsuzlukları daha da artırmıştır. Halen 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'na
tabi olarak çalışan birinci derecedeki 20 yıllık mesleki deneyimi olan bir
mühendis ya da mimarın net aylık ücreti 2002 yılı Ocak ayı itibariyle 600
milyon TL düzeyindedir. Bu ücretin, reel olarak 1993 yılındaki düzeyine
getirilmesi için bile %70 oranında arttırılması gerekmektedir.
Kamuda çeşitli statülerde çalışan mühendis ve mimarların
ekonomik ve sosyal koşulları özellikle son on yılda hızla erozyona uğratılarak
üstlendikleri sorumluluklara ve almış oldukları eğitime uymayan bir düzeye
geriletilmiştir. Bu koşullar altında mühendislik mimarlık alanında işgücü
verimliliği düşmüş, hizmetlerin niteliği olumsuz yönde etkilenmiştir. Kamuda
çalışan mühendis ve mimarların ücretleri ve diğer özlük hakları açısından içine
düşürüldükleri durum tam bir bunalıma dönüşmüş ve meslek onurlarını koruma
sınırlarını zorlamaya başlamıştır.
Kamuda en az 20 yıllık hizmeti olan mühendisler ve
mimarlar son 8 yılda ortalama 450 ABD dolarlık bir aylık ücretle yaşamaya
mahkum edilmişlerdir. Bu ücret, işe yeni başlayan 8. derecedeki mühendis ve
mimarlar için ise ortalama 350 ABD doları düzeyindedir. Dünya örneklerine
bakıldığında, işe başlama ücretleri Fransa'da 2.580, İsrail'de 1000 ABD doları
düzeyindedir. Ülkemizdeki ücretler ise ancak Tanzanya düzeyinde olup kişi
başına milli geliri Türkiye'nin üçte biri olan Bolivya'nın bile gerisindedir.
Bu durumu defalarca siyasi iktidara ilettik. Öneriler
sunduk. Dedik ki: mühendis ve mimarların aylık ücretleri ilk aşamada en az son
10 yıldaki 730 dolarlık en yüksek ücret seviyesinin üzerine çıkartılmalıdır.
Ücretlerin bu seviyelere ulaşabilmesi için öncelikle mühendis ve mimarlara
uygulanan ek gösterge rakamları 10.000 düzeyine, bugün %120-125 arasında
uygulanan Özel Hizmet Tazminatı Oranı'nın ise en az %300 seviyesine
çıkartılması gerekmektedir. Bu durumda bile, eşit işe eşit ücret anlayışı
temelinde, benzer hizmetler ile aynı işyerinde farklı statülerde çalışanlar
arasındaki eşitsizliklerin ortadan kalkmayacağı görülmektedir.
Ülkemizin kalkınmasının ve halkımızın refah düzeyinin
yükseltilmesinin temel koşullarından birisinin ulusal bilim ve teknoloji
politikaları doğrultusunda üretimden ve sanayileşmeden geçtiğine inanıyoruz. Bu
alanda mühendislerimize ve mimarlarımıza önemli sorumluluklar düşmektedir. Bu
nedenlerle de ülkemizin mühendislerinin ve mimarlarının mesleklerini
uygulayabilme ortamlarının yaratılması ve meslek mensuplarının hak ettikleri
ekonomik koşullara kavuşması önem taşımaktadır. Ülkemizdeki kaynakların batık
bankalar, hayali ihracat ve denetimsiz fonlara ayrılması konusunda onlarca
gerekçe bulunurken, kamu çalışanlarının yoksulluk sınırının üstünde yaşayacak
ücretlere kavuşması konusunda kaynak sıkıntısı olduğu bahanesi öne
sürülmektedir. Hükümete ve tüm ilgililere bu konularla ilgili olarak yaptığımız
başvurular ve somut iyileştirme önerilerimiz yanıtsız kalmıştır.
Genel olarak kamu çalışanlarının, özel olarak da mühendislerin ve mimarların
mali ve sosyal haklarındaki iyileştirmenin daha sonra ele alınması, sorunu
çözmek yerine zamana yayarak geçiştirmek, çalışanları ve üyelerimizi yoksulluk
sınırının altında yaşamaya mahkum etmektir. Kararname çalışmasının büyük bir
gizlilik içinde ve örgütlerimize danışılmadan yürütülmüş ve sonuçlandırılmış
olması, bunun göstergelerinden birisidir.
Söz konusu Kararnamenin onaylanması durumunda, diğer kamu
çalışanlarının yanı sıra mühendis ve mimarların sorunlarının çözümünün belirsiz
bir süreye ertelenmesi olumsuz sonuçlara neden olacaktır.
Bu düzenlemenin basında yer alması dahi huzursuzluklara
yol açmış, tepkilere neden olmuştur. Yıllardır yoksulluk sınırı altında
yaşamaya mahkum edilen kamu çalışanlarının yanı sıra mühendis ve mimarların
ücretlerinin de insanca yaşanacak bir düzeye çekilmesini bir zorunluluk olarak
görüyoruz. Bu bağlamda yapılan ayrımcılıktan vazgeçilmesini ve gerekli
iyileştirmelerin ivedilikle yapılmasını hükümetten bir kez daha talep ediyoruz.
Eşit işe eşit ücret mücadelesinin önemli bir dönüm noktası 8 Mart Dünya Emekçi
Kadınlar Günü'nü kutluyoruz.
Kaya GÜVENÇ
Yönetim Kurulu Başkanı