İnek... (hikaye)
*Müzik
*Eskrim
*Liberal Politik
*Bilgisayar köşesi
*Anti-dernekler
*Edebiyat Sayfalarım
    *Kitap, kitaplar...
    *SerbestÇizgi
    *Seçme Yazılar
    *Fıkralar
    *Yazı ve Öyküler
(Bana ait)
*O'na Dair...
*Bana Dair...
*Siteye Dair...
*Seyahatname
*Özür

ANASAYFA

" Yeter artık " dedi kendi kendine; kalktı, saate baktı. 10.30 olmuştu. "Geç kalacağım neredeyse " diye söylendi, aynaya doğru yürüdü. Uzun ve kıvırcık saçlarına baktı, traş bıçağını aldı ve keçi sakalını düzeltmeye başladı.
Ayna önündeki işi bitince hazırlanmak için dolabın yanına gitti. Yırtık kotunu giydi, üstüne beyaz bir T-shirt geçirdi. Montu için gözleriyle etrafı taradı; nereye kaybolmuştu bu " Allahın cezası " ! Biraz bakınınca gözüne çarpıverdi, gitarının altındaydı; dün gece arkadaşlarıyla verdikleri konserden dönünce  ikisini birden çıkarmış ve köşeye atıvermişti. Deri monttan çok çelik yeleği andırıyordu. Ucundan tuttu ve çekiştirerek gitarın altından çıkardı; böyle davranmak serbestlik hissi veriyordu. Yere oturdu. Uzun çizmelerini giymeye başladı. Bu iş bitince dış kapıyı açtı, bir süre öylece durarak etrafı seyretti.
Lisedeyken kafasını derslerden  kaldırmayan  bir  " İnekti ".  Artık  biraz  hava değişimi yapmaya karar vermişti. Fakültede eski  okulundan  hiç tanıdığı yoktu. Bundan da cesaret alarak yepyeni bir karakter edinmişti. Yaşadığı evi de üniversiteye başlayınca ailesinden ayrılarak  kiralamıştı. Tek başınaydı. Ailesinin verdiği parayla  hiç bir şeyi umursamadan yaşıyor  ve dersler dışındaki  sorumluluklarından uzak bir ömür sürüyordu.
Merdivenlerden indi, bodruma bıraktığı Harley Davidson `unu çıkarttı. Bacağıyla geniş bir kavis çizerek bindi, az sonra da patinaj izleri bırakarak caddede gözden kayboldu.
***
   Akşam üzeri...
İskelede bir çay bahçesinde oturuyordu. Her zaman buraya gelirdi. Günbatımını seyretmek için en ideal yerdi. Okul yıllarını hatırladı, kitap kurdu olduğu zamanlarda başlamıştı bu sevgi...
Tanıdık bir ses duydu aniden, arkasına döndü; bir masaya iki yeni kişi oturmuştu, iki bayan... Sesin sahibini aradı. Oydu, evet oydu; Liseden bir kız: İlk aşkı ! Yıllarca sevdiği ve acısını halâ unutamadığı ilk aşkı karşısındaydı işte; her zaman okulun en popüler çocuklarıyla çıkardı... Kız onu görmemişti, görse de tanıyacağı şüpheliydi, hele de bu yeni haliyle... Arkasına yaslandı ve sıcak çayını yudumlarken gözucuyla onları izlemeye başladı.
Bir süre geçtikten sonra, kızın yanındaki bayan vedalaşarak oradan ayrılınca, bunun yaklaşmak için   iyi bir fırsat olduğunu düşündü. Yıllar sonra tekrar ona kendisini beğendirmeye çalışmak ilginç bir tecrübe olacaktı, ama bu seferki farklıydı, her şeyiyle değişmişti. Bir süre daha bekledi; ayağa kalktı, biraz güven kazanabilmek için havalı denilebilecek kıyafetine bir göz attı; hazırdı. Kıza yaklaştı ve sordu :
- Afedersiniz, saatiniz var mı acaba ?
Kız yüzünü dönmeden önce saatine baktı, başını sesin geldiği tarafa çevirdi ve :
- Saat 18.20. Şey... Sizi tanıyor muyum acaba ?
Ve şaşkınlıkla devam etti :
- Sen... Burçin... bu gerçekten sen misin ?
" Evet ya, benim " diye cevapladı Burçin bu soruyu coşkuyla... Ve mutlu mutlu sırıtarak ekledi:
- En az senin burada olduğun kadar gerçeğim !
- Bu,... Bu inanılmaz.bir şey, ne kadar değişmişsin; görünüşün ne kadar farklı.
Burçin gülümsedi ve yapmacık bir sitemle:
- Ne biçim birisin sen Oya, insan eski bir arkadaşını böyle ayakta bekletip sorguya çeker mi ?
- Ah, tabi ya ne kadar şaşkınım. Otursana...
" Özrünüz kabul edildi bayan " dedi Burçin neşeyle :
Bir an için kendisini, tıpkı lisedeki gibi kızlarla "espritüel ve kibar " konuşmakla bir yere varabileceğini sanan inek gibi hissetti.Yüzünü buruşturdu içten gelen bir sinirle ve  "Hata yapıyorum" dedi kendi kendine... "Bu tiplerle sadece filmlerdeki kızlar ilgilenir."
     - Eee... başka ne var ne yok, okul bitince neler yaptın ?
- Oh, evet; kusura bakma halâ seni böyle görmenin şaşkınlığını üzerimden atabilmiş değilim. Ben okula devam ediyorum, Boğaziçi İşletme `deyim.
- Vay be, ben de Elektronikteyim, niye hiç görüşmüyoruz "diye karşılık verdi Burçin.
- Gerçekten mi, bak inan hiç bilmiyordum, bilsem aramaz mıyım... Eee başka, hiç diğerleri hakkında bir şeyler duydun mu ? Onlarla uzun zamandır görüşemedim.
- Hayır, fazla bir şey duymadım. Gürhun Boğaziçi Bilgisayarı kazanmış, o da benim gibi  " mühendis çıkacak " yani. Ama başka bir şey bilmiyorum.
Birden Oya `nın sağ eline kaydı Burçin`in gözü. Dördüncü parmak...Altın bir yüzük vardı orada, bir nişan yüzüğü. Bir an durakladı, neşesi kaçıverdi. Yüzüğe bakmaya devam ederek umutsuzca sordu :
- Bu yüzük de ne ?
Oya  Burçin baktığı yeri farketti. Karşısındakinin hislerinin tamamen farkında olarak cevap verdi:
- Şey, o... O bir nişan yüzüğü .
- Sen nişanlandın mı ?
- Evet, aslında yeni tanıştık sayılır, ve işte nişanlandık ? Adı Türkay, harika birisidir; tanıyınca   çok seveceksin. Aynı sana benziyor.
" Bana mı benziyor " diye sordu Burçin, hayret ve belli etmemek için büyük çaba harcadığı burukluğuyla...
Oya :
- Yani senin eski haline demek istiyorum, çok kibar birisi... ?
" Tabii tabii " dedi Burçin gülümseyerek, ve ilgileniyor görünmek için sordu: " Burada onu mu bekliyorsun ? "
" Evet... Tiyatroya gideceğiz de" diye yanıtladı bu soruyu Oya, ve ekledi :
- Yanlış anlama, ama bence sen eskiden daha tatlı bir çocuktun, şimdiyse biraz... Nasıl desem, kendine biraz çeki-düzen vermen gerekiyor. Bak, Türkay da geliyor işte.
Burçin başını işaret edilen tarafa çevirince genç bir erkeğin onlara yaklaştığını gördü. Lacivert bir takım giymişti; gözlük takıyordu ve saçları da sağdan taranmıştı. Elleri ceplerinde ıslık çalarak yürüyordu. Burçin bir an için, lisede " İnek " diye çağrıldığı zamanları hatırladı.
Türkay gelene kadar konuşmadılar. Masanın yanına geldiğinde Oya ayağa kalktı ve Türkay`ın elini tuttu. Türkay gözlerinde biraz merak biraz şüpheyle, bu da kim diye sorarcasına bakıyordu Oya'ya:
- Yabancı değil Törk dedi Oya gülerek , liseden arkadaşım, Burçin; ablanla buraya gelmiştik o gittikten sonra da Burçine rastladım seni beklerken.
Türkay " Memnun oldum " dedi ve elini uzattı. Burçin hala şaşkındı, bir an durdu, sonra sıkılarak tuttu bu eli:
- Ben de !
Oya gergin havayı hissederek araya girdi.
- Hadi Türkay, gidelim artık; saate baksana, geç kalıyoruz.
Türkay karşılık verdi:
- Tamam sevgilim, sen arkadaşınla vedalaşır vedalaşmaz gideceğiz.
Oya Burçin `e döndü
" Karşılaştığımız çok iyi oldu. Rastlayacağın arkadaşlara benden selam söylersin, telefonumu biliyorsun, hala aynı; gerçi bir kaç ay içinde değişecek ama, " Türkay'a dönerek "Değil Törk" dedi elini onun beline dolarken gülümseyerek. "Görüşürüz Burçin, aramayı unutma".
"Görüşürüz" dedi Burçin sadece, Oya ve Türkay elele tutuşmuş, arabaya doğru yürürlerken. Birbirlerine bakıp gülüşüyorlardı, onun varlığını unutmuş gözüküyorlardı. Türkay sürecekti, arabaya önce bindi, Oya ise hala ayaktaydı. Bir an tam Türkay  kemerini bağlarken Oya yüzünü Burçine döndü ve hiç bir şey söylemeden gözlerinin içine bakmaya başladı. Gene gülümsüyordu, ama bu seferki öncekinden gibi neşeli değildi, acıyla fakat acımasızca, zaferle gülüyordu, "İşte böyle Burçin" diyordu bakışlarıyla "Atamayana atarlar"
Burçin çoktan düşüncelere dalmıştı bile. Kendisine sürekli " Nerede hata yaptım " sorusunu soruyordu. Parmaklarını birbirine geçirdi, dirseklerini dizlerine dayayarak öne eğildi ve yavaşça kafasını kaldırıp uzaklaşan arabaya baktı. Az sonra bir köşeden dönerek hayatından çıkacak siluetten el sallıyordu birisi... Başını tekrar öne eğdi... Bir süre öyle kaldı... Ayağa kalktı, boş bakışlı gözlerini ufka yöneltti. Önemli bir karar vermiş insanlara özgü şekilde, anî bir hızla hareket etmeye başladı. Motoruna yöneldi.  Çalıştırdı. Bir kaç hareket ile yön değiştirdi. Far şimdi denize dönüktü. Son bir kez dikiz aynasına baktı; montunu çıkarıp attı. Gaz verdi ve tekerlekler dönmeye başladı. Denize doğru sürdü. Yaklaşırken daha fazla gaz verdi ve iyice hızlandı. Motor denize uçmak üzereyken kendisini aşağıya attı. Kısa bir süre içinde her şeyin anahtarı sandığı Harley Davidson arkasında sadece köpükler bırakarak suya gömüldü. Artık her şey bitmişti.
Ellerini ceplerine soktu, yürümeye ve ıslık çalmaya başladı. Sınıf arkadaşları yarın yepyeni birisiyle tanışacaklardı.