İnternette Gizlilik var mı? 
*Müzik
*Eskrim
*Liberal Politik
*Bilgisayar köşesi
*Anti-dernekler
*Edebiyat Sayfaları
    *Kitap, kitaplar...
    *SerbestÇizgi
    *Seçme Yazılar
    *Fıkralar
    *Yazı ve Öyküler *O'na Dair...
*Bana Dair...
*Siteye Dair...
*Seyahatname
*Özür

ANASAYFA

     Merhaba, aslında bu yazıyı yazmayacaktım, ama editörümüz O. Ozan geçenlerde uluslararası bir yüksek teknoloji konferansına (düzenleyen: International Federation of Liberal and Radical Youth; konu: Yeni Bilişim Teknolojileri) Türkiye'yi temsilen katıldı, ve tabii oradan aldığı hızla bu sayının internet ağırlıklı olmasını istedi; bu konuda konuşurken, bazı konularda muhalif görüşlerim olduğunu da anlayıp "bunları dergiye de yaz" diye bastırınca mecbur kaldık tabii. 
     Efendim, bu internet denen şey dünya çapında büyük bir dalgalanma ve baş dönmesi yaratmış gibi. Hakkaten de iyi bir şey; ben de kullandım, ordan biliyorum. Ama bir de kazın öbür ayağı var (Bu böyle değildi galiba. . . Hemen Cumhurbaşkanlığına adaylığımı koyayım. ) Çünkü yukarıdaki sorunun cevabı şu: Tabii ki evet, elbette izleniyoruz; bunu bilmiyor muydunuz? Hem de
yaptıklarımız karış karış takip ediliyor. Bir çok şekilde hem de. . . İnternet bir çok bilgiyi bizlere sağlıyor (aramasını bilene tabii), ama tüm bunların yanı sıra bizler hakkında da bilgiler topluyor. 
      İnternete bağlı her bilgisayar bir IP numarasına sahiptir. Hani şu bazen Netscape'in veya Internet Expolorer'in sol alt tarafında "connecting to 212. 67. 98. 23" gibi bir şeyler yazar ya. İşte o 212. 67. 98. 23 bir IP numarasıdır mesela. Sizin o an için kendisine bağlanıyor olduğunuz bilgisayarın IP numarası yani. Eğer internete bağlıysanız, şu an sizin bilgisayarınızın da böyle
bir numarası olmalı; evden telefonla veya okuldaki network bilgisayarından direk bağlanın, fark etmez; mutlaka böyle bir numaranız var. Bir networkten direk bağlanıyorsanız bu IP değişmez, ama evden telefonla bağlanıyorsanız, IP'niz her bağlantı kurduğunuzda değişir (başlat menüsünde RUN (=ÇALIŞTIR) komutuna tıklayın ve "winipcfg" yazın; gelen pencerede sizin IP adresiniz yazıyor olacaktır. ) İşte bu IP numaraları siz webde sayfaları dolaştıkça bağlandığınız her bilgisayar tarafından ayrı ayrı kaydedilir. Sadece IP'niz değil, o siteyi saat kaçta ziyaret ettiğiniz, hangi sayfalara kaçar dakika baktığınız, siteye hangi sayfadaki linkten geldiğiniz, ekran çözünürlüğünüz, tarayıcınız, hatta bilgisayarınızda kurulu bazı programlar vs. bilgiler isteseniz de
istemeseniz de kaydedilir. Sonra bu bilgileri alan kişiler bir veri tabanı oluşturuyorlar. Ondan sonra da, mesela çoğu kişi "800x600" ekran çözünürlüğü kullanıyorsa sitenin görünümünü "800x600"'de güzel görünecek şekilde düzenliyorlar. Veya o siteye falan yerdeki reklam linkinden geldiyseniz, artık oraya daha fazla reklam veriyorlar. 
     Yani IP adresinizin bilinmesi size ulaşılması için yeterli, ama iş bu kadarla da kalsa iyi. Yahoo!, Hotmail gibi login olarak girdiğiniz bir çok site sizin hergün farklı bir IP adresiyle bağlandığınızı bildiğinden sizi izleyebilmek için bilgisayarınıza ufak casus dosyalar (cookie) yollamak gibi yöntemler kullanıyor (görmek için windows klasörünüzün altındaki "cookies" adli klasöre bakin;
ama sayılarını görüp paniğe kapılmayın, yapabileceğiniz pek bir şey yok). Bu dosyaları sizden habersiz yollayan karşı tarafın amacı başka bir gün başka bir IP numarası ile bağlanmış bile olsanız, sizin bilgisayarınıza önceden kaydetmiş olduğu cookie'sinin yardımıyla sizi tanımak. Bunların dışında tabii çoğu sizin aleyhinize tasarlanmamış amaçlar için değişik izleme yöntemleri
kullanılıyor, ama gene de sizi izliyorlar. Mesela en bilineni ICQ, Yahoo Messenger, AOL Instant Messenger gibi bilgisayarınıza kurulan programlar. Bunlar siz bağlandığınız anda firmalarının sitesine bağlanıp şu anki IP numaranızı bildirirler, bunları bilgisayarına kurmuş olan diğer arkadaşlarınız için de aynı şey geçerlidir ve firma herkese hangi arkadaşlarının o an için online
oldugunu gösterir. Böylece onlarla çok daha hızlı mesajlaşma olanağına sahip olursunuz. Bu boyutu çok güzel ve zaten başka türlü olması da herhalde pek mümkün değil, ama şu da bir gerçek ki bu sırada firma sizi takip edebilir. Yapmaları gereken tek şey, hangi kullanıcının hangi saatlerde hangi IP adresini kullandığını kaydetmek. Sakın bununla uğraşırlar mı demeyin, bilgisayar
ile çalışıyorsanız böyle şeylerin hemen hiç bir maliyeti olmadığını bilirsiniz, zaten adamların işleri bu. Muhtemelen firmalar arasında varolan bir takım gizli alışverişlerde bu veri tabanları işe yarıyor. Mesela gömlek satan bir firma sitesini ziyaret edenlerin önce IP adreslerini topluyor, sonra muhtemelen bu IP adreslerini o saatlerde kullanmış kişileri arıyor, bunun için yapması gereken tek şey, mesela ICQ'yu üreten firmaya kayıtlarında bu IP adreslerinden hangilerinin olduğunu sormak, eğer bu kişinin hangi kullanıcı olduğunu bulurlarsa ICQ'dan onun e-mail adresini de satın alıyorlar, (e tabii, bu devirde her şey parayla). Sonra da o adrese gömlek reklamı mailleri yağmaya başlıyor. Her ne kadar bu firmaların hiçbirisi böyle şeyleri yapmayacaklarını deklare ediyor ve mahremiyete azami derecede saygı gösterdiklerini söylüyorlarsa da kimse bunun ne kadar doğru olduğunu bilemez. Bu büyük firmalar bunu yapmıyor olabilirler, ama aynı hizmeti veren sürüyle firmanın da siz farkında olmadan yaptığına emin olun. Teknik olarak da hiç bir zorluğu yok. Hatta bilgisayarınızda ICQ varsa, ve siz önlem almamışsanız, isteyen istediği gibi bilgisayarınızı gezebilir bile. (Benimkini gezdiler, oradan biliyorum; ICQ'da "always" idim, birden gariplikler olmaya başladı,
"Yahoo'ya" girmeye çalıştığımda beni abuk subuk ve aşırı hızlı yüklenen (sanki HDD'den yükleniyormuş gibi) bir Türkçe sayfaya götürüyordu, önce "bizim Türkler Yahoo'yu da hack etmişler, helal olsun" dedim, ama sonra Hack edilenin ben olduğunu anladım tabii. Serde "serbestlik yanlısı" olmak var ya, "her isteyen girsin listeme" diye az kalsın başımıza iş alıyorduk, neyse ki kurtuldum heriflerden. ICQ'da "always" yaparsanız sizin bilgisayarınız hackerlar için kamu malı gibi bir şey oluyormuş, sonradan birinden duydum. ) 
     Şu ana dek ben size basit reklam olaylarından bahsettim, (alıştırma taktiği) fakat siz siyasi bir dergide bundan bahsetmemizin asil sebebinin, siyasi özgürlükler ve sivil gizlilik hakları olduğunu tahmin ediyorsunuzdur tabii. Mesela büyük firmalar bu işi para karşılığında yapmıyor olabilirler, ama emin olun kamuya zarar verdiğiniz iddia edildiği zaman veya politik bir şey olduğunda FBI
veya CIA gelip onlardan bilgi isterse gizliliğinizi o kadar fazla önemsemeyebilirler. Bir tür "Big Brother" olayı yani (Bu terimi bilmiyorsanız size tavsiyem George Orwell'in "1984" isimli romanını okumanız. ) Mesela bir kaç yıl önce Türkiye'de çok ilginç bir olay yaşandı: Büyük servis sağlayıcılardan birisinden internete bağlanan 17 yaşında Lise Son'a giden bir genç, akşam
haberlerinde izlediği bir olaydaki polislerin tutumunu servis sağlayıcının forumlarından birinde biraz ağırca bir dille eleştirdi. Bir kaç saat sonra, gecenin bir yarısı ev Terörle Mücadele Şubesi Ekiplerince basildi ve çocuk tutuklandı. Daha sonra da yargı önüne çıkarıldı ve sanıyorum 1 yıl hapse mahkum edildi. Olay basına da yansıdı ve bir süre tartışıldı, fakat internette henüz yeni
olduğumuz için o dönem üzerinde uzun bir süre durulmadı. Peki TMŞ ekipleri çocuğu nasıl bulmuştu; işte bu sorunun cevabını servis sağlayıcıya da sordular, çünkü çocuğu bulmak için o mesajın foruma hangi IP adresinden atıldığını ve o IP'nin o saat hangi internet abonesi tarafından kullanıldığını bilmek zorunluydu. Servis sağlayıcı çocuğu kendisinin ele vermediğini söylediyse de
şüphe altında kaldı, çünkü görünürde bu bilgileri başka kimse bilmiyordu. Halen de olayın tam olarak ne olduğunu kimse bilmiyor. Belki servis sağlayıcı verdi, belki de servis sağlayıcının bu işten haberi olmadan kişiler dışarıdan da izlenebiliyor, ki bu ikincisi çok daha vahim. (Bu olayla ilgili ayrıntı ve isimleri merak edenler bana özel e-mail atabilirler. ) Bilmem, demek istediğimi
anlatabiliyor muyum. Alışmaya başladıysanız size başka şeyler de anlatayım, Intel firması son Pentium III işlemcilerine bilgisayarı da bağlayıcı şekilde seri numarası vermeye başladı. Bunun anlamı sizin eğer PIII kullanıyorsanız fazlasıyla sabit ve işlemciniz değişmediği sürece değişmeyecek bir tür IP numaranız olması. Kimliğinizi de bu numaraya kayıtlayacaklarını söylesem
şaşırmazsınız herhalde, çünkü kredi kartı harcamalarında güvenlik için bu şartmış söylenilenlere göre, yani kredi kartı veya her ne sebeple olursa olsun, artık sizin nereyi gezdiğinizi takip etmek hiç de zor olmayacak; bu "Güvenlik" denilen kavram her neyse benim kişiliğimin, özel bilgilerimin değil, onlara vereceğim paranın güvenliğini sağlıyor sadece, ve paranın güvenliği için diğerlerini
deşifre ediyor. 

    Intel gizlilik yanlısı grupların haklı tepkisi üzerine bu seri numarasını koyacağını, ama bunun kapalı olacağını, isteyenin sonradan bu özelliği devreye sokabileceğini, istemeyenin de sokmayacağını açıkladı. Fakat bir süre sonra bu seri numarasının bilgisayarın sahibi istemese de internet üzerinden bile sahibine fark ettirilmeden açık hale getirilebileceği ortaya çıkarıldı. Hikayenin daha sonrasını bilmiyorum, her ne önlem alınmış olursa olsun, bu bir süreçti ve maalesef başladı. Belki şimdi kapalı olacak, ama insanlar yadırgamamaya başlayınca tekrar özellik açıkken satılmaya başlanacak.
     Daha da ilgincini söyleyeyim, şu Internet Explorer programı var ya. Onun ne kadar çok güvenlik bug'i (böcek anlamına geliyor, ama programlama sonucu ortaya çıkan hata, gedik anlamında kullanılıyor) çıktığını söylesem inanamazsınız. Eğer o programla web'i geziyorsanız programın bilgisayarınıza bağlanmak isteyenlere (tabii hackerları kastediyorum, sarı çizmeli
mehmet ağayı değil) izin verdiğinden, daha doğrusu engelleyemediğinden tutun, neler neler. Ama ben size yalnız gerçekten vahim olan bir tanesini anlatayım, Internet Explorer bazen sizin bilgisayarınızdaki Office dosyalarının (Word, Excel falan) birer kopyasını internet üzerinden Microsoft'a yolluyordu. Bu bug ortaya çıktığında insanlar oldukça şaşırdı, fakat Microsoft bunların
düzeltileceğini söyledi. Buglar ortaya çiktikça düzeltiliyor tabii; peki ama, şunu sormak hakkımız değil mi; programcılar nasıl bir "hata" yapıyorlar ki bu anlattığım gibi gereğinden fazla "enteresan" buglar ortaya çıkıyor? Şu bir gerçek ki internet sadece bize bilgi vermiyor, bilgi alışverişi çoğu kişinin sandığının aksine tek taraflı değil, ve hükümetlerin bizim yaptıklarımızı izlememelerinin
tek sebebi (izlemiyorlarsa tabii) bunu istemiyor olmaları, ve canlarını sıkacak bir şey yaptığımızda hemen izlemeye de başlayabilirler. Mesela Türkiye’de internet cafelere (her nedense) getirilen sınırlardan biri de "Devletin ülkesi ve milletin bölünmez bütünlüğü ve anayasal düzeni. . . " diye başlayan cümleye aykırı sitelerin kapatılması. Oysa söz konusu cümlenin oraya buraya çekilebilir (ve hali hazırda da sürekli çekilen) bir anlamı olmasa zaten bu ülkede problem diye bir şey kalmazdı.
     Dolayısıyla bizde de internet kullanıcılarını izlemek için bir bahane var demektir. "Buna karşı mi çıkıyorsunuz? Neden? Yoksa siz yukarıdaki cümleye aykırı mi düşünüyorsunuz? Sakladığın bir şey mi var yoksa? Açık konuş; cevap ver bana! Devlet düşmanı misin; yandaşların kimler, söyle!" 
     Bu aralar Telekom, Türkiye çapında login uygulaması başlatsa ve böylece herkesi direk takibe alsa hiç şaşırmam mesela, muhtemelen şöyle bir gerekçe öne sürülürdü herhalde: "Cafeler vergi kaçırıyorlar, kimin ne kadar bağlandığını bilelim ki vergi kaçağı olmasın. " Böyle söylenirse herkesin onaylayacağını gözünüzle görebilirsiniz, o zaman şaşırmayın. İyimser olun ve şöyle deyin: "Canım beni takip etseler ne olur, ben kötü bir şey yapmıyorum ki. " Zaten böyle bir şey olursa artık isteseniz de yapamayacaksınız, ayrıca bu şekilde düşünen birisi özgürlüğü de pek haketmez zaten, bu dergiyi bir köşeye atın, daha iyi. 
     Sonuç şu: Internet çok yararlı, yararlı olmasına, ama interneti yöneten insanlarda bir güç yoğunlaşmasına çok açık olduğu da bir gerçek. Bu güç yoğunlaşması zamanla öyle bir hal alabilir ki, ülkenin kendisinde istediği kadar kuvvetler ayırımı olsun, sizin maillerinizin gizli servislerce okunuyor olmasını engelleyemeyebiliriz. Bu yüzden "beni takip etseler ne olur. " demeseniz ben
şahsen sevinirim, ve bu yazı da amacına ulaşmış olur. "Çünkü takip etme konumunda olan insanlar zamanla değişebilir ve hoşlanmadığınız insanlar yerine siz takip edilemeye de başlanabilirsiniz. " mi diyeceğimi sanıyorsunuz, hayır hayır: bu çok seviyesiz bir söz olurdu; içimden yazmak gelen cümle şu: Ben veya başka birisi, kimin kişilik hakları ihlal edilecek şekilde bilgiler edinilmeye çalışılıyorsa, bu kötüdür, ve gizlilik, kişi hakları baştan kutsaldır; gizliliği ihlal edilen başkası bile olsa. Güzel bir dünya hayali internet; ama ben gizliliği ortadan kaldırıcı her girişime beni direkt olarak ilgilendirmese de karşı olmaktan yanayım.
     E-maillerimin tek okuyanı olmak bir haktir bence. Bir ikinci sonuç da şu: Hükümetler istemedikleri için izlemese de izlemek teknik olarak mümkün; bu yüzden hackerlık gibi becerilere hiç de gerek duymayan teknik imkanları kullanarak birileri bizi izliyor ve mail adresimizi ne kadar saklarsak saklayalım birileri bize spam atıyor. Ben bunu denemek için evden İnternete
bağlandığımda ICQ vb. mesaj servislerinde yeni birer hesap açıp oralara yeni ve hiç kullanmadığım bir mail adresini kaydedeceğim, daha sonra da bu mesaj programları açıkken sürekli, alışveriş sitelerini gezmeye ve hepsinde bol bol vakit geçirmeye başlayacağım. Eğer bana spam e-mailler gelmeye başlarsa yakın takipte olduğumu anlayacağım, (denememin sonuçlarını da buraya yazmaya çalışırım). 
     Bu yazıda "Echelon"'dan hiç bahsetmedim; bu yüzden "Echelon" denilen "inanılmaz gizli kulak"tan bahsedildiğini duymuş olanlar şaşırmışlardır tabii. Bunun tek bir sebebi var, bu konuda yeterince bilgim yok (diğer konularda da uzman bir bilgisayarcı hatalar bulabilir). Sadece şunu söyleyebilirim ki, Echelon yukarıda bahsettiğim "siyasi amaçlı dinleme" için geliştirilmiş bir tür
program, ve bu programın marifetlerinden bahseden siteler oldukça ürkütücü, ve yukarıdakinden çok daha kapsamlı takip edilme tabloları çiziyorlar. Ama benim, bu "Echelon"'un işleyişi konusunda bilgim olmadığından bu kadarcıkla yetinmek zorundasınız. İşin daha derinini merak edenler olabilir diye söylüyorum, altavista'dan falan araştırıp öğrenebilesiniz diye. . . Gerçi oradan bulacağınız bilgiye güven olur mu; yoksa bu Echelon bir internet terörü estirmek için uydurulmuş bir şey mi, onu bilmiyorum. İnanmak size kalmış.