AVRUPA İŞKENCE VE İNSANLIK DIŞI VEYA AŞAĞILAYICI MUAMELE VEYA CEZALARI ÖNLEME KOMİTESİ 10-16 ARALIK 2000 VE 10-15 OCAK 2001 TÜRKİYE ZİYARETLERİ RAPORU
[GAYRİ RESMİ ÇEVİRİ]

                                                              Strasbourg, 29 Ocak 2001

 

Başkan
Sn. H. Kemal GÜR
Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Genel Müdür Yardımcısı
Dışişleri Bakanlığı, TR-ANKARA

Sayın Genel Müdür Yardımcısı,

 

Konu                      :Avrupa işkence ve insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele veya cezaları önleme Komitesi (CPT)’nin  10-16 Aralık 2000 ve 10-15 Ocak 2001 tarihlerinde düzenlediği Türkiye ziyareti.

1. Yukarıda belirtilen ziyaretin hemen akabinde Adalet Bakanı Sayın Hikmet Sami TÜRK ile 16 Ocak 2001 tarihinde oldukça ayrıntılı bir telefon görüşmesi yaptım. Ziyaret sırasında elde edilen bulguların ışığında, CPT delegasyonunda endişe uyandıran çeşitli konuları Sayın Bakana ilettim. Şimdi, bu konuları yazıya dökmek ve bilgilendirilmek gereğini gördüğüm diğer hususlara ilişkin taleplerimi dile getirmek istiyorum.

CPT delegasyonunun ön müşahedeleri konusunda Türk yetkililerinin vereceği cevaplar, ziyaret raporu yazılırken aynen dikkate alınacaktır.

2. Delegasyon, 19 Aralık 2000 günü sabahın erken saatlerinde başlatılan cezaevi operasyonlarını yürütmekle sorumlu güvenlik güçlerinin fevkalade zor ve zaman zaman da hayati tehlike içeren bir görev üstlendiklerinin bilincindedir. Söz konusu cezaevlerinin birçoğunda güvenlik güçleri barikatlar ve şiddetli direnişle karşılaşmışlardır; delegasyon, üç jandarma görevlisinin yaşamını yitirmesinden ve üçünün de yaralanmasından dolayı büyük üzüntü duymaktadır. Ayrıca,delegasyonun mahkumlarla yaptığı görüşmelerde, müdahaleler sırasında bazı mahkumların ölümü ve yaralanmasıyla sonuçlanan esef verici olayların, güvenlik güçlerinin eylemlerinden değil, kişilerin kendi kendilerine zarar vermek amaçlı eylemlerinden kaynaklandığı doğrulanmıştır.

Ancak, ziyaret sırasında toplanan bilgiler, güvenlik güçlerince uygulanan yöntemlerin karşılaşılan güçlüklerle her zaman doğru orantılı olmadığına işaret etmektedir.

Özellikle, İstanbul Ceza ve Tutukevi (Bayrampaşa)’da kadın mahkumların kaldığı C1koğuşuna yapılan  müdahalenin şekli konusunda delegasyon ciddi kaygılar taşımaktadır. Bu koğuşta kalan 27 kadın mahkumun 6’sı ölmüş, diğerlerinin birçoğu da yanmış ve/veya yaralanmıştır. Delegasyon, hem C1 koğuşunda bulunan kadın mahkumların bazılarına, hem de o koğuşa yönelik müdahaleye kısmen tanık olmuş diğer mahkumlarla görüşmüştür. Anlatılanlara göre, C1 koğuşundaki mahkumlar şiddetli direnişte bulunmamış, sadece kendilerini koğuşlarına kapatmıştır; buna rağmen, kadınlara saatlerce gaz bombası atıldığı , zaman zaman üzerlerine ateş açıldığı ve saat 12 sularında güvenlik güçlerinin eylemleri sonucunda koğuşun üst katında yangın çıktığı iddia edilmektedir. Yine iddialara göre, güvenlik güçlerine üst kattaki mahkumların yandığı yolunda derhal uyarıda bulunulmasına ve güvenlik güçlerinin elinde gerekli malzeme (su hortumu) bulunmasına rağmen, yangını söndürmek için acil önlem alınmamıştır.

İşkence ve insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele veya cezaların önlenmesine ilişkin Avrupa Sözleşmesinin 8.maddesi, 5. paragrafı uyarınca Delegasyon, İstanbul Ceza ve Tutukevi C1 koğuşuna yönelik müdahale sırasında güvenlik güçlerince kullanılan yöntemler ve söz konusu koğuştaki mahkumların ölüm ve yaralanma olaylarının kesin nedenleri hakkında ayrıntılı ve bağımsız bir soruşturmanın derhal başlatılmasını talep etmektedir. Bu talep üzerine yapılan işlemler hakkında CPT üç ay içinde bilgilendirilmelidir.

19 Aralık 2000 tarihi itibarıyla cezaevlerine yönelik yürütülen tüm müdahaleler hakkında da benzer nitelikte soruşturmaların açılması şayanı tercihtir.

1.    Türk yetkili makamları, cezaevlerine yapılan müdahaleler sırasında ölen mahkumlara ait  otopsi bilgilerini kısmen bize iletmiştir.  Delegasyon, tüm ilgili kişilere ait nihai otopsi raporlarının en kısa zamanda CPT’ye iletileceğini ümit etmektedir.

Delegasyon ayrıca, cezaevlerine yapılan müdahaleler sırasında mahkumları etkisiz hale getirmek için kullanılan değişik tipteki tüm gereçlerin (gaz bombası v.s.) ve güvenlik güçlerince kullanılan diğer mühimmatın ayrıntılı tarifini içeren bilgilerin CPT’ye iletilmesini talep etmektedir.

Hatırlanacağı üzere, 10 Ocak 2001 tarihinde Ankara’da yetkililer ile yapılan toplantıda, cezaevlerine düzenlenen müdahaleler ile ilgili olarak Türk makamlarınca gerçekleştirilen video kayıtlarının birer kopyasının CPT’ye iletilmesi konusunda mutabık kalınmıştı. Delegasyon, bu mutabakat gereğinin en kısa zamanda yerine getirileceğini ummaktadır.

Buna ilaveten, delegasyon İstanbul Cerrahpaşa Hastanesinde görüştüğü ve ağır yanık vakası olan üç kadın mahkuma (... (*) ),  özellikle yürüme egzersizleri içeren bir aktif hareket programı uygulanmaya başlandığının  doğrulanmasını da beklemektedir. Delegasyon, böyle bir aktif hareket programının benzer durumdaki tüm diğer mahkumlara da uygulandığını ummaktadır.

2.    Delegasyon, cezaevlerine düzenlenen müdahaleden hemen sonra başka yerlere nakledilen çok sayıda mahkum ile ayrı ayrı ve özel olarak görüşmüştür. Bu mahkumların birçoğu,  cezaevine yapılan müdahale sırasında ve/veya nakledildikleri cezaevlerine girişlerinde fiziksel kötü muameleye tabi tutulduklarını iddia etmişlerdir.

Müdahale edilen cezaevlerindeki mahkumların koğuşlarından çıkarıldıktan sonra jandarma görevlilerince dövüldüğüne dair çok sayıda ve birbiriyle tutarlı iddia ileri sürülmüştür. Bazı iddialar da, Bursa Özel Tip Cezaevi örneğinde olduğu gibi, zaman zaman cezaevi personelinin de bu gibi dayak olaylarına katıldığı yolundadır. F-tipi cezaevlerine girişte dayak ve tacizkar veya aşağılayıcı arama tekniklerinin yine öncelikle jandarma görevlileri, ama zaman zaman da cezaevi personeli tarafından uygulandığı yolunda da çok sayıda ve birbiriyle tutarlı iddia ileri sürülmüştür; ayrıca, bazı kurumlarda (örneğin Edirne ve Kocaeli F-tipi cezaevlerinde) giriş işlemleri sırasında mahkumların saç, bıyık ve sakallarının zorla traş edildiğine dair duyumlar alınmıştır. Bunların yanı sıra, mahkumların naklediliş tarzı ve özellikle de yolculuk sırasında çok sıkı kelepçelenmiş oldukları yolunda sayısız şikayet alınmıştır.

Bazı vakalarda Delegasyon, mahkumlara kontrol altına alınmalarını müteakip dayak atıldığı iddiaları ile tutarlı olan tıbbi kanıtlar, F-tipi cezaevlerindeki (özellikle Sincan ve Kocaeli F-tipi cezaevleri) doktor kayıtlarından ve/veya Delegasyonun doktor üyeleri tarafından mahkumlar üzerinde yapılan tıbbi muayeneler yoluyla elde etmiştir. Ayrıca, müdahaleden bu yana birkaç hafta geçmiş olmasına rağmen, mahkumların birçoğunun bileğinde aşırı derecede sıkı kelepçelenme iddiaları ile tamamen örtüşen izlere rastlanmıştır.

3.    Mahkumların birçoğu, cezaevlerine düzenlenen müdahale ve/veya diğer cezaevlerine nakilleri ve girişleri sırasında maruz kaldıkları muameleden dolayı resmi şikayet dilekçesi vermiştir. Delegasyon, ilgili savcıların bu şikayetler hakkında ivedi ve ayrıntılı bir araştırma başlattığı inancındadır.  Gerektiğinde, ilgili mahkumların gecikmeden bir adli tıp doktoru tarafından muayene edilmeleri sağlanmalı ve ifadeleri alınmalıdır. Daha önce söz edilen 10 Ocak 2001 Ankara toplantısında, Türk yetkili makamları Cumhuriyet savcılarınca Aralık 2000’de yapılan cezaevi müdahaleleri ve bunu müteakip mahkumların nakilleri hakkında başlatılan soruşturmalara ilişkin bir bilgi notunu en kısa zamanda temin edeceklerini belirtmişlerdi. Delegasyon, böyle bir bilgi notunun en kısa zamanda CPT’ye ulaştırılmasını beklemektedir.

Delegasyon ayrıca, cezaevi müdahaleleri ve daha sonra mahkumların nakillerine ilişkin olayları incelemek üzere Adalet Bakanı tarafından atanan üç müfettişin yaptığı soruşturma sonuçlarının da CPT’ye iletileceğini ummaktadır.

4.    Edirne, Kocaeli ve Sincan F-tipi cezaevlerindeki tutukluluk koşulları konusunda, delegasyon bu kurumların alelacele ve planlanan tarihten aylar önce hizmete açılması nedeniyle yaşanan güçlükleri anlayışla karşılamaktadır. Bu zor koşullara bu kadar iyi uyum sağladıkları için cezaevi yetkilileri ve personeli takdir edilmelidir. Isıtma/sıcak su sistemlerine ilişkin, ilk günlerde yaşanan bazı sorunlar dışında, her üç cezaevindeki maddi koşullar genelde tatminkardır. Ayrıca, mahkumlara hücreleri ve yaşama ünitelerinin yanındaki havalandırma alanlarına gün boyu çıkış izni verildiğini delegasyon memnunlukla müşahede etmiştir. Ancak, ziyaret sırasında mahkumlar için bir aktivite programı henüz uygulamaya konulmamıştı.

Delegasyon, mevcut koşullarda her üç cezaevinde de aktiviteleri   bir anda başlatıp yürütmenin kolay olmadığının bilincindedir. Gerekli personelin tamamı istihdam edilip eğitime tabi tutulmamıştır ve ortak aktivite alanlarının birçoğu gerekli teçhizattan yoksundur. Bunun yanı sıra, bu cezaevlerindeki mahkumlardan çoğunun hala açlık grevinde olması uygulamayı güçleştiren bir faktördür. Ancak, halen uygulanmakta olan fiili tecrit sistemi kabul edilemez ve hemen sona erdirilmelidir.

CPT’nin Temmuz 2000 ziyaretine ilişkin raporunda da altı çizildiği gibi, mahkumlar için daha küçük yaşam ünitelerine geçilmesi, asla genel bir küçük grup izolasyon sistemini beraberinde getirmemelidir (CPT (2000)45 sayılı belge, 14. paragraf).

F-tipi cezaevlerinin her üçünde de mahkumların önemli bölümü açlık grevinde değildir ve bu mahkumlar için hücre ve yaşam üniteleri dışında birtakım aktiviteler hemen sağlanmalıdır. Örneğin, Sincan F-tipi cezaevindeki o muhteşem jimnastik salonu kullanıma hazırdır ve Edirne ile Kocaeli cezaevlerinin jimnastik salonlarının da kullanıma hazır hale getirilmesi için birkaç küçük çaba yeterli olacaktır. Bu tesislerdeki spor aktivitelerinin örgütlenmesi için az sayıda personel yeterli olacaktır. Bu yönde atılacak bir adım, yetkililerin F-tipi cezaevlerinde aktivite programları uygulamak konusundaki niyetini kanıtlayacaktır.

Kuşkusuz, her üç cezaevinde de tüm sosyal aktivite alanlarının tam kapasitede kullanılabilmesi için gerekli adımlar ilk fırsatta atılmalıdır. Kütüphane ve atölyelerin materyal ve personel donanımı tamamlanmalı ve eğitim, meslek eğitimi ve iş aktiviteleri başlatılmalıdır. Aynı zamanda, 1991 tarihli Terörle Mücadele Yasasının 16. maddesini değiştiren ve bu yasa kapsamına giren mahkumların diğer mahkumlarla beraber aktivitelere katılmalarını (ve aileleri ile açık görüş yapabilmelerini) resmen hükme bağlayan Yasa Tasarısının onaylanmasına birinci derecede öncelik verilmelidir

Sözleşmenin 8. maddesinin, 5. paragrafı uyarınca, delegasyon Edirne, Kocaeli ve Sincan F-tipi cezaevlerinde tutulan mahkumların kaldıkları hücre/yaşam üniteleri dışında yararlanabilecekleri bir aktivite programının geliştirilmesi için gerekli adımların atılması için Türk yetkili makamlarına çağrıda bulunmaktadır. Bu müşahedeye ilişkin girişimler konusunda CPT üç ay içinde bilgilendirilmelidir.

5.    Her üç F-tipi cezaevindeki personel-mahkum ilişkilerine gelince, günde iki kez yapılan sayımın, üç mahkumun birarada tutulduğu iki katlı yaşam ünitelerinde önemli bir sürtüşme kaynağı olduğu –ve bir bakıma halen olmaya devam ettiği- açıkça görülmektedir. Sayım amacıyla mahkumların zorla alt kata indirildikleri ve bu sırada kötü muamele gördükleri yolunda birçok iddia ileri sürülmüştür.

Delegasyon, mahkumların sayım için alt katta hazır bulunmaları kuralının gerisinde yatan mantığı   anlayışla karşılamaktadır, zira bu sayede prosedür çok daha çabuk tamamlanabilir. Yine de, bu kural açlık grevindeki mahkumlar için çok katı bir şekilde uygulanmamalıdır, çünkü onların fiziksel durumu aşağı inmelerini zorlaştırabilir; bu kuralın uygulanması sırasında, mahkumların esas duruşa geçmelerini istemek gibi aşağılayıcı önlemlere başvurulmamalıdır.

Delegasyon, personelin gerekli kişisel iletişim becerilerini sergilemesi ve özellikle de yukarıda değinilen kuralın gerisinde yatan nedenleri açıklaması durumunda, mahkumların büyük çoğunluğunun kendi özgür iradeleriyle bu kurala uyacağı inancındadır. Eğer istisnai olarak bir mahkumun sayım amacıyla aşağı kata indirilmesinde zor kullanmak gerekirse, genel kabul görmüş kontrol ve zaptetme tekniklerinin kullanılması uygun olacaktır; kuşkusuz, fiziksel saldırı bu teknikler arasında yer almamaktadır.

6.    Delegasyon, yukarıda 6. paragrafta belirtilen Yasa tasarısı gibi, F-tipi cezaevlerinin hizmete açılışına paralel olarak yürürlüğe girmesi planlanan (cezaevleri izleme kurulları ve denetçi yargıçların ihdas edilmesi hakkında) diğer iki Yasa tasarısının da en kısa zamanda onaylanacağını ummaktadır.

Bu bağlamda, yeni kurulacak cezaevleri izleme kurullarının cezaevlerinde çıkan olayları bastırmak için güvenlik güçlerinin müdahale etmesi gereken durumlarda “mahallinde” bağımsız gözlemci rolünü de üstlenebilecekleri fikrine karşı sergilenen olumlu yaklaşımdan delegasyon memnunluk duymuştur. CPT’nin defalarca vurguladığı gibi, gözlemlerde bulunmak ve daha sonra da müdahalenin yapılış tarzı hakkında rapor hazırlamakla görevli böyle bir yetkili kurulun mevcudiyeti, hem mahkumlara karşı kötü muamele uygulama eğilimindeki kişiler üzerinde caydırıcı etki yaratacak, hem de her türlü kötü muamele yapıldığı iddiasının araştırılmasını büyük ölçüde kolaylaştırarak, suç isnadının doğru olarak yapılmasını sağlayacaktır. Cumhuriyet savcılarının müdahaleleri “uzaktan” izlemeleri şeklindeki mevcut sistem yeterli değildir.

Hiç kuşkusuz, CPT mahkumlar için daha küçük yaşam ünitelerinin Türk cezaevi sisteminde yaygınlaşmasına paralel olarak, cezaevi olaylarına müdahale etmek üzere jandarma gibi güvenlik güçlerine başvurulmasını gerektiren durumların da giderek azalacağı umudunu taşımaktadır.

7.    Delegasyon bu fırsattan yararlanarak, cezaevleri ve mahkumların nakillerine ilişkin olarak jandarmanın halen üstlenmiş olduğu rolün uzun vadede kaldırılmasının şayanı tercih olduğuna dair daha önceden belirttiği görüşünü (bkz. CPT’nin Temmuz 2000 ziyaretine ilişkin raporun 50. paragrafı, CPT (2000) 45 sayılı rapor) bir kez daha vurgulamak istemektedir. Ayrıca, artık hizmete açılmış olan F-tipi cezaevleri ve küçük yaşam ünitelerine geçilen diğer ceza ve tutukevlerinde yapılacak aramalarda jandarma görevlilerine başvurulması uygulamasından kısa vadede vazgeçilmelidir. Her ünitede kalan mahkum sayısının kısıtlı olduğu dikkate alınırsa, arama yapmak gibi hassas bir görev, eğitilmiş cezaevi görevlilerinden oluşan ekipler tarafından güvenlik içinde yerine getirilebilir.

8.    Delegasyon, ziyaret ettiği cezaevleri ve hastanelerde açlık grevindeki kişilere yönelik uygulamayı genelde etkileyici bulmuştur. Ayrıca, Adalet Bakanlığı’nın açlık grevindeki kişilerin isteği doğrultusunda, başka bir doktor tarafından muayene edilmelerine izin verilmesi kararını olumlu karşılamakta ve bu karara yerel düzeyde de harfiyen uyulduğunu ummaktadır. Delegasyon,  yetkililer ile 10 Ocak 2001 tarihinde Ankara’da yapılan toplantıda, Sağlık Bakanlığı tarafından kısa bir süre önce yayınlanan Genelge ile doktorlara açlık grevindeki kişilere yönelik bakımın doktor/hasta ilişkisine dayandırılması gerektiğinin hatırlatılmasını memnunlukla kaydetmiştir ve bu Genelge’nin bir kopyasının kendisine iletilmesini rica etmektedir.

Açlık grevinde bulunan kişilerin istekleri dışında suni olarak beslenmesi gibi hassas bir konuda ise, Delegasyon Türkiye’de bu konuda benimsenen değişik görüşleri not etmiştir. Delegasyon, şu an için bu konudaki pozisyonunu saklı tutmak istemektedir. Her koşulda, Delegasyon açlık grevinde bulunan hiçbir mahkumun şu ana kadar isteği dışında suni olarak beslenmesi için karar alınmasını gerektirecek aşamaya henüz gelmediğinin bilincindedir.

9.    Ziyaretin ikinci bölümünde, Delegasyon açlık grevlerini sona erdirmek için muhtemel olanakları araştırmaya devam etmiştir. Bu bağlamda, Edirne F-tipi cezaevinde açlık grevine katılan başlıca mahkum gruplarının temsilcileri ile bire bir görüşmelerde bulunulmuştur. Delegasyon, mahkumların bir tecrit sistemine tabi tutulmamaları koşuluyla ve kendilerine hücreleri ve yaşam üniteleri dışındaki sosyal alanlarda yeterli bir aktivite programı sağlanması halinde, F-tipi cezaevlerindeki tutukluluk koşullarının Avrupa standartlarına uygun olacağı yolundaki CPT görüşünü söz konusu temsilcilerin her birine açıkça anlatmıştır. Kendilerine ayrıca, bu gibi programların gerçekten uygulamaya konulduğundan (ve daha genel olarak mahkumların doğru muameleye tabi tutulduğundan) emin olmak için, CPT’nin F-tipi cezaevlerindeki durumu yakından izlemeye kararlı olduğu da belirtilmiştir. Ayrıca, açlık grevleri devam ettiği takdirde, bu gibi aktivitelerin geliştirilmesinin kolay olmayacağı da vurgulanmıştır.

Delegasyon, bu mahkumlardan ikisinin konulara açık fikirlilikle yaklaşmaya hazır olduğunu gözlemlediği için,  kendilerine baş başa görüşebilmeleri için gerekli iznin verilmesini önermiştir. Delegasyon, bu öneriyi kabul eden Sn. Adalet Bakanı’na müteşekkirdir. Söz konusu görüşme derhal somut sonuçlar doğurmamış olmakla birlikte, delegasyon bunun doğru yönde atılmış bir adım olduğu inancındadır. Böylesi girişimlerin olayları çözüme kavuşturacağı ihtimalinin belirmesi halinde, delegasyon Sayın Bakanın  aynı mahkumların yeniden görüşebilmeleri için gerekli izni vermekten kaçınmayacağı inancındadır.

10.  Bugünkü duruma derhal bir çözüm bulunması pek mümkün görülmemektedir. Açlık  grevlerinin sona erdirilebilmesi için uzun bir uyum, izahat ve güven arttırıcı önlemler sürecinin uygulanması gerekecektir. Bu sürecin bazı kilit unsurları esasen saptanmış durumdadır :  F-tipi cezaevlerinde tutuklu bulunan mahkumlar için sosyal aktivite programlarının geliştirilmesi hususunda kararlı ve gözle görülür çaba sarf edilmesi; bu gibi aktivitelerin uygulanmasının bağımsız olarak denetlenmesi (ve bu denetleme sonuçlarının gecikmeden yayınlanması); 6 ve 8. paragraflarda değinilen üç Yasa tasarısının derhal onaylanması; Aralık 2000’de gerçekleşen cezaevi müdahaleleri ve bunu  takip eden nakiller sırasında kötü muamele uygulandığına ilişkin tüm iddiaların titizlikle incelenmesi ve gerektiğinde Devlet görevlilerinin yargılanması. Tüm bu önlemler aynı anda alınmalıdır.

Delegasyon, Türk yetkili makamlarının  hem F-tipi cezaevlerinin yönetimi, hem de cezaevi sisteminin tümü üzerinde bir “toplumsal mutabakat” sağlanmasında kararlı olduklarını tekrar tekrar teyid etmelerinin hayati önem taşıdığı inancındadır ve Sayın Adalet Bakanı tarafından bu doğrultuda yapılmış olan son basın açıklamalarını olumlu bulmaktadır. Mahkumların F-tipi cezaevlerinde can güvenliklerinin garanti altında olduğu yolunda ikna edilmeleri amacıyla adımlar atılması da gereklidir; bu çerçevede, bir yandan yeni oluşturulacak cezaevleri izleme kurullarına etkin rol verileceğine dair niyet beyanında bulunulması, diğer yandan da jandarmanın cezaevleri ve mahkum nakilleri konusunda halen üstlendiği rolün yeniden değerlendirileceğine dair işaretler verilmesi yararlı olabilir.

CPT Türkiye’ deki açlık grevlerini yakından izlemeye devam edecektir ve  bu konuda Türk yetkili makamları ile sürdürdüğü diyalogu muhafaza etmek arzusundadır. Komitenin ortak bir çözüm bulunmasına yönelik her türlü çabaya katkıda bulunmaya hazır olduğunu bir kez daha teyit ederim.

Saygılarımla, Silvia CASALE

 

(*)  Sözleşmenin 11. maddesi, 3. paragrafı uyarınca, mahkumların isimleri ön müşahedelerinin yayımlanmış metninden çıkarılmıştır.

 

Ana Sayfaya Git   9.gif (1080 bytes) İzmir Barosuna Meslek Sorunları Komisyonuna Mail Gönder