Av. Taner Kılıç'ın derlemesidir.
Van (NTV-21.06.2002)
(İLT) Mülteci hakları yok ediliyor Jülide Kalıç Milyonların yazgısı: MÜLTECİLİK MHA/FRANKFURT Babaeski (NTV-22.06.2002)
(İLT) Mülteciler Günü kutlandı (Günlük Evrensel-21.06.2002)
(İLT)
Van’da, yurda kaçak yollarla
giriş yapan 26 yabancı uyruklu yakalandı.
Van’ın Bostaniçi Beldesi
Karpuzalan Köyü yakınlarında devriye görevini sürdüren jandarma
ekipleri, il merkezine yaya giden 8 kişiyi durdurarak kimlik
kontrolü yaptı. Kontrollerde, 8 kişinin Afganistan vatandaşı olduğu
ve yurda kaçak yollarla giriş yaptıkları tespit edildi.
Başkale’nin
Saçan Köyü Meydanlı Mezrası’nda ise kırsal alandan ilçe merkezine
giden 18 Iraklı yakalandı.Yetkililer, “Pasaport
Kanunu’na
Muhalefet ve Sınır İhlali” suçundan gözaltına
alınan yabancıların sınır dışı edileceğini belirttiler.
(Günlük
Evrensel-20.06.2002)
(İLT)
Bugün Dünya Mülteciler
Günü. Birleşmiş Milletler, “Irk, renk, din, siyasi
amaç veya toplumsal nedenlerle yaşadıkları ülkenin topraklarını terk
etmek zorunda kalanlar” diye tanımlıyor
mültecileri. Mülteciler Sözleşmesi ve Kartagena
Deklarasyonu’yla savaş ya da iç savaş
nedeniyle kaçmış insanlar da mülteci kabul ediliyor. Mülteci
hakları, BM tarafından güvence altına alınmış olsa da, bu sözleşmeye
uyulmuyor.
İnsanca bir yaşam uğruna
topraklarından göç edenler giderek daha baskıcı yasalarla
karşılaşıyorlar. Mültecileri bekleyen trajik son ise hiç değişmiyor:
İade ve ölüm...
ABD’nin
Afganistan’a
saldırmasının ardından göç dalgasında bir artış söz konusu. 11 Eylül
saldırısının ardından ise mülteciler giderek ağırlaşan yasaların
kurbanı oldu. 11 Eylül saldırısının ardından milyonlarca Afgan
mülteci göç yollarına düştü. Avrupa ülkeleri ise mülteci haklarının
ihlali konusunda adeta birbirleriyle yarışır hale geldi.
Yeni çıkarılan
göçmen yasalarına en iyi örneklerden biri, İtalya. Neofaşist
Berlusconi hükümetinin sunduğu, göçmenlerin “kontrol
altında”
tutulması ve “yasadışı göçü
önlemeye”
yönelik yasa değişikliği paketi geçtiğimiz günlerde kabul edildi.
Alınan karalardan bazıları ise şöyle: İşçilere verilen oturma izni
süreleri 5 yıldan 2 yıla indirilecek. Kaçak olarak gelenler,
üzerinde kimlik yoksa bir sosyal merkezde 60 gün kadar ağırlanacak
(önceki yasada 30 gündü). Kimliği tespit edilemeyen kaçaklar ise 3
gün içerisinde (önceki yasada 15 gündü) sınırdışı edilecek.
Sınırdışı edilenin bir daha ülkeye giriş yaptığının tespit edilmesi
halinde, bu kişi suçlu sayılacak.
Batı ülkelerindeki
toplama kamplarına tıkılan mülteciler, buralarda çok sert
uygulamalar ile karşı karşıya kalıyor. Bu kamplardan, birçok
mültecinin uygulamalara dayanamayarak intihar ettiği haberleri
geliyor. Kavgalar, hatta cinayetler de az değil. Örneğin, iltica
başvuralarını kabul etmemek için her yola başvuran Alman hükümeti,
mülteci kamplarında adeta bir yıldırma ve “gönüllü geri dönmeye razı
etme”
politikası izliyor. Bu politikalarından biri mültecilerin seyahat
özgürlüğünün alınması.
Mültecilerin, Yabancılar
Dairesi’nin
bağlı olduğu belde yönetiminden çıkış izni alması ve belli bir para
ödemesi gerekiyor. Ayrıca bir mülteci, kendi beldesi dışında polis
tarafından yakalanırsa yine ağır bir para cezası ödemek zorunda.
Kampı izinsiz terk eden mülteciler ise tutuklanıyor ya da sınırdışı
edilebiliyor. Avustralya da, mültecilere uyguladığı sert
politikalarla tanınıyor. Bu ülkede, toplama kampını andıran kamplara
tıkılan, çoğu Asyalı mülteciler, gardiyanların acımasız
davranışlarıyla karşılaşıyor. İngiltere’de ise mülteciler
cezaevinde tutuluyor. Çoğu mülteci, günde 20 saaten fazla süreyle
hücrede kalıyor. Mültecileri topraklarından göç etmeye iten neden,
çoğunlukla savaş, yoksulluk ve açlık.
(Özgür
Politika-21.06.2002)
(İLT)
Savaş başta olmak üzere
çeşitli nedenlerle "vatansız" yaşamak zorunda kalan milyonlarca
mülteci şimdi de, sığınmak istedikleri ülkelerin katı yasalarıyla
karşı karşıya.
BM yaklaşık 30 yıl önce
Afrika'da savaş, iç savaş ve açlık yüzünden yurtlarını terk etmek
zorunda kalan milyonlar insanın yazgısını dünya kamuoyunun dikkatine
sunmak için 20 Haziran gününü "Afrikalı Mülteciler Günü" olarak ilan
etti. Ancak Afrikalıların "kara yazgısını" dünyanın başka
yörelerinde paylaşan milyonlarca insan bulunduğu için 20 Haziran
Dünya Mülteciler Günü olarak anılmaya başlandı.
Resmi rakamlara göre,
dünya üzerinde 50 milyon mülteci bulunuyor. 3 milyon 600 bin Afgan
mülteci ile 3 milyon 500 bin Filistinli mülteci bu listede ilk
sırada yer alıyor. BM Yüksek Komiserliği Türkiye Temsilciliği'nin
raporuna göre, dünyada başka bir ülkeye sığınan insanların yüzde
75-80'ini kadın ve çocuklar oluşturuyor. Rapora göre, insanların
büyük bir bölümü evlerini savaş nedeniyle terk ediyor.
KADINLAR
TECAVÜZE UĞRUYOR
Savaşlarda ölenler
arasında sivil kayıpların oranı son birkaç on yılda %5'den %90'lara
ulaştı. Hafif silahların yol açtığı savaş kayıpları arasında kadın
ve çocuk ölümleri yüzde 80'e ulaştı. Bosna ve Ruanda'da tecavüz
savaşın bir aracı oldu. Bosna'da 20 binden fazla kadına tecavüz
edildi. Dünyada her beş kadından biri, çoğu bilinen saldırganlar
tarafından tecavüze uğradı. Çoğu kadın mültecilerden oluşan 300
binden fazla genç şu anda dünyanın değişik yerlerinde çocuk asker
durumunda.
İNSAN TİCARETİ
UYUŞTURUCUYU GEÇTİ
Dünyanın en büyük
bölgesel güvenlik örgütü AGİT, insan ticaretinin uyuşturucu
ticaretinin önüne geçtiği uyarısında bulundu. AGİT, yasadışı işlerle
uğraşan tacirlerin uyuşturucuya kıyasla daha az risk taşıdığı için
insan ticaretine yöneldiklerini, insan kaçakçılığının her yıl
artmakta olduğunu bildirdi. AGİT, insan kaçakçılığının önüne
geçilmesi için uluslararası toplumun daha fazla işbirliği yapması
gerektiğini kaydetti.
Bu arada, Avrupa Konseyi
İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT), Danimarka'yı Sandholm mülteci
merkezi'ndeki iltica başvurularına ilişkin yürütülmekte olan
işlemlerden dolayı sert bir dille eleştirdi. Komite, iltica
başvurusunda bulunmuş kadınların, mülteci merkezindeki erkek
ilticacıların kapalı tutulduğu bölüme zorla yerleştiriliyor. Bu
noktaya dikkat çeken Komite, Danimarka'ya eleştirilerde bulundu.
Ayrıca mülteci merkezinde tutuklu ilticacıların bulunduğu bölümdeki
sağlık hizmetlerinin eksik olduğu, iltica istemlerine durumları
konusunda yeterince bilgi verilmediği belirtidi.
MÜLTECİ TRAFİĞİNİN
MERKEZİ
Mazlum-Der Mültecileri
İzleme Komisyonu Başkanı Av. Lütfi Yılmaz, sığınma hakkının temel
bir insan hakkı olduğunu belirterek, Türkiye'de, 2000 yılında 100
bin, 2001 yılında 58 bin 481, 2002 yılında da 3 bin 600 mültecinin
gözaltına alındığını bildirdi. Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla
yazılı bir açıklama yapan Mazlum-Der Mültecileri İzleme Komisyonu
Başkanı Av. Lütfi Yılmaz, Türkiye'nin, doğu ve uzak doğu ile Avrupa
arasındaki mülteci trafiğinde önemli geçiş noktası olduğunu
belirterek, mültecilerin dram yaşadıklarını kaydetti.
Kırklareli’nin Babaeski
ilçesi’nde,
bir yolcu otobüsünde yapılan aramada pasaportsuz ve kimliksiz 20
Filistin vatandaşı yakalandı.
Babaeski İlçe Emniyet
Müdürlüğü ekipleri, ihbar üzerine İstanbul yönüne giden Çağlar
Turizm’e ait
34 ATK 7422 plakalı otobüsü durdurarak, kimlik kontrolü yaptı.
Otobüste, pasaportsuz ve kimliksiz 20 Filistin vatandaşı yakalandı.
Filistin uyruklular, ifadelerinin alınmasından sonra, sınır dışı
edilmek üzere Kırklareli Emniyet Müdürlüğü Pasaport ve Yabacılar
Şubesi’ne
gönderildiler.
Bu
yıl ana teması ‘Kadın’ olarak belirlenen Dünya
Mülteciler Günü nedeniyle, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek
Komiserliği (BMMYK) İstanbul’da bir kutlama düzenledi.
Etkinlikte, Türkiye’de mülteci olan Iraklı ve
Bosnalı çocuklar bir tiyatro gösterimi sundu. İstanbul Bilgi
Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde gerçekleşen kutlamada, BMMYK
Türkiye Temsilcisi Mirza Hussain Khan ile Bilgi Üniversitesi Kurucu
Rektörü Prof. Dr. Gülten Kazgan birer konuşma yaptılar. BMMYK
Merkezi’nden
Ruth Lubes’ten gelen mesajın
sunulduğu etkinlikte, Prof. Dr. Kemal Kirişçi, İstanbul Bilgi
Üniversitesi, Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, Tevfik Odman, köşe yazarı
Halit Kakınç, Sığınmacı ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği adına
Başkanı İlhan Tomambay ve NTV’den Banu Güven teşekkür
mektupları aldı. Dünyadan çeşitli mülteci kamplarındaki kadın ve
çocukların yaşamlarının video gösterimi aracılığıyla aktarıldığı,
tiyatro oyuncuları Tilbe Saran ile CÜneyt Tureli’nin de “Nâzım Hikmet’ten hasret
şiirleri”
okuduğu programın en beğenilen kısmi ise mülteci çocukların oyunu
oldu. Bosna ve Iraklı çocuklar “Ah Şu
Gençlik”
oyunundan kısa bir bölüm sundu.