Go Ve Bilgisayar

Yapay zeka, bilgisayar alanında çalışanların son yıllarda en çok uğraştığı konu... Amaç çok basit bir sistemle, çok verimli bir şekilde çalışan insan beyninin faliyetlerini suni olarak taklit etmek. Bu konuda araştırmaları iki ayrı gruba ayırmak mümkün. Bunlardan birincisi dijital bilgisayar teknolojisi kullanarak, deneme yanılma algoritmalarını temel alıyor. İkincisi ise başlangıç noktası olarak insan beyninin fizyolojik yapısını esas alıyor ve insan beyninin işleyiş prensiplerini analog sistemler kurarak geliştirmeye çalışıyor. Her iki yaklaşımında ortak noktası, insanda ve diğer hayvanlarda  doğal olarak bulunan  zeka yı yapay olarak yaratmak. Zeka sayesinde biz insanlar çok kompleks problemleri çözüp hayatımızı yönlendirirken daha ilkel canlılar da basit problemleri sonuçlandırabiliyor. Kısaca, potensiyeli ne olursa olsun, zeka hayatın bir parçası.

Oyunlar da aynı şekilde hayatın bir parçası, dünya üzerinde yaşamış ve yaşayan her medeniyetin kendine özgü oyunları var. Bu oyunlar hem o kültür hakkında bize fikir veriyor, hemde hoşça vakit geçirmemizi sağlıyor. Oyunlar aynı zamanda doğal veya yapay zekayla ilgili kuruluşlarında odak noktası. Çünkü, içinde şans faktörü bulunmayan bir oyun iki zeka kaynağının karşılaştırılması için çok uygun bir ortam. Bu iki kaynak farklı iki insan, bir hayvan vs. olabileceği gibi, iki ayrı bilgisayar programı veya bir bilgisayar ve bir insan olabilir. Zekayla uğraşan çevreler her ne kadar kuralları basit, yeni icat edilmiş oyunları tercih etseler de yapay zekayla uğraşanlar için bir satranç oyunu veya Go her zaman en çekici konulardır. Basit kurallı yeni piyasaya çıkan bir oyun, o oyunu aynı anda öğrenen iki insanın karşılaşması için ideal bir ortam sağlar. Fazla geçmişi olmayan oyunlarda açılış kalıpları, belirli stratejiler ve kestirme zaferler henüz bilinmediğinden önemli faktör zekadır. Oysa, Go veya satranç oynamak, önce yüzyıllar boyu geliştirilen teknikleri öğrenmeyi ve stratejileri çalışmayı gerektirir. Ancak, o aşama geride bırakıldığında, kişilerin farklı yetenekleri oyunda belirleyici bir faktör haline gelecektir. Günümüzde oldukça iyi satranç programları yazılmasına rağmen Go konusundaki çalışmalar çok başarılı değil. Bunun ana sebebi Go oyunundaki belirsizlik... satrançta belirli bir hedef olmasına rağmen Go’daki amaç alan çevrelemektir. Alan çevrelendiği ana kadar soyut bir kavramdır. Hem oyuna yeni başlayanların, hem de bilgisayarların bu tür soyutlukları anlamaları güçtür. Bununla birlikte go oyunundaki farklı oyun olasılıkları da ( ? ) 361! ‘e yakın bir sayı olup yaklaşık galaksimizdeki atomların sayısının dört katı olarak verilebilir.

Bu denli büyük bir hesap-lama derinliği günümüz bilgisayar-larını haliyle zorlamaktadır. Tabii bütün bunlar işin mekanik yanı. Herşeyin ötesinde insan bir ruh taşır ve Go oynarken ruhu Go tahtasına yansır. Biz go oyuncuları çoğu kez bir hamleye hislerimizle veya deneyimlerimizle karar veririz. Hata yaparız veya doğru oynarız ama oyunumuzda bir ruh vardır. Ustalaşan insan hatalarını azaltmış, ruhunu arındırmış insandır.

Bilgisayar ise hata yapmaz, ama sadece bildiği kadarını yapabilir. Karar vermek için bütün olasılıkları hesaplaması gerekir, en ince ayrıntıları düşünmek zorundadır. İşte en büyük hata da budur: olup bitenler hakkında genel bir fikre sahip olmadan detayları düşünmek! Detaylarda kaybolmak...

    İşte günümüz bilgisayarları ancak 100 kat hızlansalar 1 DAN oyuncu seviyesinde Go oynayabilir. Oysa çok daha yavaş çalışan insan beyni, sadece gerekli gördüğü ihtimalleri incelediğinden daha iyi bir Go oyuncusu oluyor. Gelecekte, bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler bilgisayarların doğru düzgün Go oynamalarını ve büyük ustaları yenmelerini sağlayacak. Ama birşey hiç değiş-meyecek bir bilgisayarın oynadığı oyun kuru ve kısır, bir ustanın oyunu ise sade, doğal ve ruh dolu olacak....

Alpar Kılınç (1969-1995)

Not: Bu yazıyı Alpar'ı kaybettikten sonra notları arasında bulup Taşlı Yol dergisinin 4.sayısında yayınlamıştık.

Geri - Ana Sayfa  Nisan 2003