Boş Tahta
Boşluk
William Cobb (Çeviri M.Dardeniz)
Oyuna başlarken tahtanın boş çizgilerden oluşması, gonun en çarpıcı yanlarından
biridir. Bu geçici boşluk, aynı
zamanda Budist filozofinin temel rolünü oynar. Boşluk fikrinin, bu iki farklı
yerde ortaya çıkışı, birbirini açıklamaya
yardımcı olabilir.
Bir şeyin boş olmasını söylemek, bir şeyin yokluğuna dikkat çeker. İlk olarak taşların, oyuna başlanmadan önce dizildiği bir oyunun eksikliğini görürüz; sadece çizgilerin kesişmiş olduğu boş bir tahta vardır. Sanskrit bir terim olan Sunyata (Japoncası "ku") olarak bahsedilen, Budist boşluk duygusunu ilk defa tanımlamak çok zordur. İddia edilen, her şeyin boş olduğu ve eksik olanın da kendine has bir varoluş ya da oluş biçimi, yani mutlak bir kendine yeterlik ya da tam bir bağımsızlık olduğudur. Her şey vardır ya da başka şeylere olan bağımlılığının sebebi ile vardır. Hiçbir şey tam olarak kendi kendine yeterli değildir. Ya da herhangi bir şey tamamen kalıcı ve değişmez değildir. Her şey, başka şeylerin var olmasına (varlığına) ihtiyaç duyar. Ve kendi yapısı ve karakteri, diğer şeylerle olan ilişkisinin bir işlevidir. Bu nedenle de değişimi, bu şeylerin değişimi ile olur. (Eksik olanın ne olduğu, nesnelerde boş olan, bazen "doğal tabiat" [Sankiritçe svabhava] olarak adlandırılır.) Bu görüşün sonucunda, her şey içeriksel ve değişken olduğundan Budistler, nesneler üzerine yetersiz ifadeler kullanmazlar.
Go oyununun bize gösterdiği, somut boşluk örneği, budistlerin herşeyin boşluğu kavramı ile anlatmak istedikleri fikri anlamamıza yardım edecek ve budist bakış açısı ile baktığımızda çok daha derin bir kavram, tahtanın oyun başında boş olmasına ek olarak go oyununda da görülecektir..
Goda, taşların anlam ve değerlerini, diğer taşlarla olan ilişkileri kesin olarak belirler ve sürekli olarak değişim içindedir. Hiçbir taşın “doğal” bir önemi yoktur; en basit gerçek, bir noktayı işgal ediyor olmasıdır. Taşın önemi ya da önemsizliğini, iyi ya da kötülüğü, güçlü ya da zayıf olması, çevrelediği taşlara ve tahtadaki pozisyonuna bağlıdır ve her zaman bu durum değişebilir. Taşların, birliktesel ve içeriksel yapısından kaynaklanan önemliliği, gonun en etkileyici taraflarından biridir. Oyun gelişirken, şaşırtıcı değişimlere gebedir. Hatta, sağlam bir şekilde yaşayan bir grup, rakibi kendi açıklığını doldurarak öldürebilir[1], bir grubun ne kadar önemli ve yararlı olduğu meselesi ise açıkça değişimlere bağlı olduğudur. Oyuncunun bir grubunu yaşatmaya çalışması, oyunu kaybetmesine yol açabilir. Bu durumda, biri herhangi bir oyunun iyi ya da kötü olduğunu, kesin bir şekilde söyleyemez. Duruma göre değişir ve bu tamamen sunyata ile anlatılmak istenendir.
Bu nedenledir ki, go oyuncuları Budistlerin her şey boş sözü ile anlatmak istediği şeyi anlamaya hazırdır ve bu durum nesnelerin öneminin ve anlamının olmaması anlamına gelmez. Budistlerin geleneksel görüşü, kötümserliğin büyük bir yanlış anlama olduğudur. Bunun yerine, kastettikleri nesnelerin önemi genel durumlarına, çevresindekilere bağlıdır ve değişmeye açıktır. Hiçbir şey kesin anlamda iyi ya da kötü olarak adlandırılamaz. Pratik bir anlatımla, tüm go oyuncularının bildiği gibi, oyundaki durumunuz kötüye gittiğinde çok çabuk pes etmemeniz gerektiğidir. Neler olduğunu önceden kestiremeyebilirsiniz. Sıklıkla oyun arkadaşınız oyunun gidişini sizin çıkarınıza çevirebilir. Benzer bir şekilde, iyi durumda olduğunuzda, gevşememeli ve kazandığınızı düşünmemeniz gerekir. Bu da dramatik bir şekilde değişebilir. Sonuç, her durum karşısında sakince durmayı bilmektir- Dikkatli bir sakinlik (the attentive calmness), Budist rahibinin karakteridir.
Bir oyunun sonunda bile, bu şekil boşluk hala go oyununun özelliğidir. Kaybeden veya kazanan doğal olarak iyi ya da kötü değildir. Bir kazanç oyundaki ciddi bir hatayı görmenizi gizleyebildiği halde, bir kayıp çok eğitici olabilir ve sonucunda oyununuzu gelişmesine yardım edebilir. Ve söylememiz gerekir, oyunda güçlü olmak daha iyi olmak anlamına gelmez, oyunun tiryakisi olmakla ve diğer sorumlulukları göz ardı ederek de güçlü olunabilir! En son çıkarım ise, bir kişinin kendi kendine oynaması ayrıcalığıdır. Biri çıkıp “ iyi ve kötüyü yapmayı” ve basitçe oynamayı, genel olarak hayata Budist’çe bir yaklaşımla sevebilir. Oyuna başlamadan önce birinin beklemesi ve boş tahtayı düşünmesi çok yararlı bir hazırlanma olabilir.
The Empty Board #1
American Go Journal XXVIII, 4 (Fall 1994), 34-35
Copyright © 1994-2003 William Cobb. Tüm Hakları Saklıdır.
M.Dardeniz Ocak, 2005